Geçen yıl kasım ayında Juvenil Miyelomonositik Lösemi (JMML) teşhisi  konulan Öykü Arin'e, iki ay önce annesi Eylem Şen Yazıcı'dan ilik nakledildi.  İlik uyum sağlamayınca Öykü'ye, babası Çağdaş Yazıcı'dan yarı uyumlu kök hücre  nakli yapıldı.   Naklin yapıldığı özel hastanenin Pediatrik Hematoloji Bölümü Başkanı  Prof. Dr. Akif Yeşilipek, Öykü Arin'e ilk olarak yarı yarıya uyumlu olan  annesinden nakil yaptıklarını anımsattı. Yeşilipek, bunun başarısız olması  üzerine baba Çağdaş Yazıcı'dan 22 gün önce nakil yapıldığını aktardı.    Naklin 13'üncü gününde kemik iliğinin çalıştığını gördüklerini anlatan  Yeşilipek, "Yüzde 100'e yakın babanın iliğinin çalıştığını tespit ettik. Öykü'nün  şu anda genel durumu gayet iyi. Hatta dün ilk kez onu kısa süreli izinli olarak  dışarı çıkarttık." diye konuştu.   Yeşilipek, bu tür nakillerde sonraki süreçte de karşılaşabilecekleri  olumsuzlukların olabileceğini belirterek, Öykü'yü bir süre daha yakından  izledikten sonra evine göndereceklerini kaydetti. Öykü'nün birkaç ay içerisinde  normal aktivitelerine kavuşacağını dile getiren Prof. Dr. Yeşilipek, "Topluma  karışması 6 ay ila bir yıllık süreç gerektiriyor. Bir yılın sonunda aşılarını  tekrar sıfırdan yapacağız. Ondan sonra okul dahil topluluklara girebilir. Normal  hayatını sürdürebilir." dedi.    "2,5 ay içerisinde 150 bin donöre ulaştık"   Anne Eylem Şen Yazıcı ise kızının 76 gün boyunca hastanede kaldığını,  dün ilk defa dışarı çıkma şansı bulduğunu vurguladı.   Hastane sürecinde dünyayı ona getirmek için ellerinden geleni  yaptıklarını anlatan Yazıcı şöyle konuştu:   "JMML milyonda bir görülen bir hastalık. O yüzden hekimlerimiz küçük  olasılık dediği zaman benim tüylerim diken diken oluyor. Benim çocuğum milyonda  bir görülen hastalıkla mücadele etti. Başta, bu hastalıkla mücadele etmenin çok  büyük zorlukları vardı. Öykü'nün tek tedavi yolu ilik nakliydi. Bir kardeşi  olmadığı için aile içinde birini bulmak mümkün olmadı. Bu nedenle ikinci olasılık  olan akraba dışı ilik nakli gündemimize geldi. Yapılan araştırmada uygun donörün  olmadığı ortaya çıktı. Türkiye'de TÜRKKÖK yeni kurulmuş durumda ve sisteme  kayıtlı 300 bin donör var. Bu sayıyı yükseltmek hem Öykü Arin hem de nakil  bekleyen binlerce çocuk için çok önemli. Bir kampanya başlattık. 'Öykü'ye umut  ol' kampanyası sadece Öykü Arin için değil tüm çocuklar için yaptık. Kızılay  Genel Başkanı'nın verdiği bilgiye göre 2,5 ay içerisinde 150 bin donöre ulaştık.  Bütün bu süreçte Türkiye'nin bütün şehirlerinde en az bir kere kampanya yaptık.  Binlerce insan kampanya örgütledi ve belki de milyonlarca insanı harekete  geçirdi."     "Bin 700 hasta ilk nakli bekliyor"   Yazıcı, Türkiye'deki donör sayısının artması için Sağlık Bakanlığı ile  birçok kez görüştüklerini, sanatçı Haluk Levent'in konserler verdiğini  belirterek, şu anda bin 700 hastanın ilik nakli beklediğine işaret etti.    Kampanya sırasında birçok kişiyle tanıştığını dile getiren Yazıcı,  "İnsanlar, başka birinin iliğiyle hayata tutunmayı umutla bekliyorlar. Hem Öykü  Arin hem de bekleyen bin 700 hasta için donör olmak çok önemli. Alınan  numunelerin de bir an önce çalışılması çok kıymetli." ifadelerini kullandı.    Nakilden sonraki aşamalardan ilkinin, iliğin tutma aşaması olduğunu  belirten Yazıcı, "Şu aşamada ilik tuttu diyebiliyoruz. Nakilden sonraki ilk 6 ay  ila bir yıl çok önemli. Hastalığın yeniden tekrar etme ihtimali küçük bir  olasılık da olsa hem Öykü Arin için hem de bugün ilik bekleyen bin 700 hasta için  kampanyamızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu herkesin başına gelebilecek bir  hastalık." dedi.   "Devamını da getirecek"    Anne Yazıcı, şöyle devam etti:   "Tanı konulduğu andan itibaren, 'Bunun üstesinden gelecek bir kız. Çok  mücadeleci bir kız ve çok neşeli' dedim ve öyle oldu. Çok direndi, çok mücadele  etti. Devamını da getireceğini düşünüyorum. Gerisini de getireceğini düşünüyorum.  Bizi de hiç üzmedi. 76 gündür hastanede bir odada ve kitaplardan kendisine bir  dünya yarattı. Hayalleriyle resimleriyle bir dünya yarattı. Onunla gurur  duyuyorum. Bu hastalığın üstesinden gelecek ve daha yapacak çok güzel şeyleri  var."   Kızının dışarıya çıktığı gün kuşlar ve karıncalarla ilgilendiğini  söyleyen Yazıcı, krem sürmekten nefret etmesine karşın vücudunun her yerine güneş  kremi sürdüğünü ifade etti.