• “Çocuğum çok fazla abur cubur tüketiyor, kontrol edemiyorum” “Çocuğuma yedirdiğim yiyecekler ne kadar sağlıklı emin değilim” “Çocuğuma yemek yedirmek tam bir işkence!” “Çocuğum bir türlü doymuyor, çok kaygılıyım…”

    Bu ve benzeri cümleleri gün içinde çoğu anne baba kurabiliyor. Hepimiz çocuğumuzun doğru şekilde beslenmesini, sağlıklı fiziksel gelişimini çok önemsiyoruz ama bazen zorlanabiliyoruz. Temel birtakım ilkeler bize yol gösterici olabilir. Bunlar neler mi?

  • Eve alınan yiyeceklerin kontrolü yetişkinlere aittir. Yani siz eve hangi gıdaları sokarsanız çocuğunuz o gıdaları tüketir. Evde devamlı abur cubur bulundurursanız ve çocuğunuza sunarsanız, çocuğunuz otomatik olarak tüketmeye alışır. Eve market alışverişi yaparken hem yiyecek hem de içeceklerin etiketlerini okumayı, kalori ve içeriklerini kontrol etmeyi alışkanlık haline getirmeliyiz.

  • Çocukların yaşı büyüdükçe, gerek arkadaş çevreleri gerekse televizyondaki mutluluğu yemek yemekle birleştiren reklamlar sayesinde abur cubur türü yiyecekleri daha fazla tüketmek isteyebilirler. Bu tip durumlarda tamamen yasak koymak yerine dikkatli bir şekilde sınır koymak daha etkili olabilir.

  • Çocuğumuzun yaşı, kilosu gibi gelişimsel özellikleri ve günlük aktivite seviyesine göre nasıl bir beslenme modeli ve porsiyon miktarı belirleyeceğimiz konusunda beslenme uzmanlarından destek alabiliriz.

  • Yiyecek tercihleri küçük yaşta gelişir. Çocuğumuza değişik tatlarda, çeşitli yiyecekler sunup tadına bakması için teşvik edebiliriz. Bu noktada çocuğumuzu zorlamamak önemlidir. Alışması için birden fazla kez denememiz ya da farklı şekillerde sunmamız gerekebilir. Evde çiğ kuruyemiş, meyve, havuç, salatalık gibi sağlıklı atıştırmalıklar bulundurup çocuğumuzu tüketmesi için teşvik edebiliriz. Günlük su tüketimine özellikle dikkat etmeliyiz.

  • Yemek hazırlarken çocuğumuzdan destek isteyebiliriz. Bu esnada, çocuklarımızla yiyeceklerin içeriği hakkında konuşabiliriz ve besin tercihleri konusunda bilgi alabiliriz. Çocuklar hazırlamaya yardım ettikleri yiyecekleri yemeye veya denemeye daha istekli olabilirler. Buna ek olarak, bir ekip olarak çalışarak bir işi başarmak çocukların özgüven duygularını da artırabilir.

  • “Tabağını bitirmezsen arkandan melekler ağlar” cümlesini duyarak büyüdük. Bu neyi getiriyor, doymuş olsan da tabağını bitirmek için yemeye devam et. Oysaki yapmamız gereken, çocuğumuz doydum dediği noktada yemeyi bırakmasına izin vermek. Bu şekilde, kendi vücutlarını dinlemeyi ve tokluk açlık hissini kontrol edebilmelerini destekleyebiliriz. Çocuğumuzun yavaş ve bolca çiğneyerek yemek yemesini teşvik etmek de önemlidir.

  • Yiyecek ve içecekleri bir ödül olarak sunmamalıyız. “Tabağındaki sebzeyi bitirirsen dondurma yiyebilirsin” ya da “Bugün çok usluydun, çikolatayı hak ettin” gibi cümleleri maalesef zaman zaman kullanabiliyoruz. Çocuklar, bu mesajlar aracılığıyla ödül olarak sunulan gıdaların diğer gıdalardan daha iyi veya daha değerli olduğunu varsayabilir. Ya da belirli gıdaları tüketmekle iyi hissetmek / başarmak arasında sağlıksız bir duygusal bağ kurabilirler.

  • Masada yemek yeme alışkanlığı kazanmalı ve kazandırmalıyız. Ayakta, televizyon karşısında, cep telefonu elde, oyun oynarken yemek yemek, doyma hissini algılamayı zorlaştıracağından aşırı tüketime sebep olabilir.

  • Çocuklarımızın ev dışında da dengeli beslendiğinden emin olmalıyız. Bunun için, okuldaki öğle yemeği içeriklerini takip edebilir, beraber dışarıda yemek yediğimiz durumlarda yemek seçimleri konusunda yönlendirme yapabiliriz.

  • Son olarak, her konuda olduğu gibi doğru rol model olmalıyız. Çocuğumuza yeme derken biz tüketirsek, söylediklerimizin inandırıcılığı kalmaz…

    Deniz Bayel'i Instagram'dan takip etmek için tıklayın.