Son filminizin üzerinden 2 yıl geçti, şimdi “Aykut Enişte” ile yeniden beyazperdedesiniz...

Cem Gelinoğlu: “Aykut Enişte” de çok özendiğim bir iş oldu. Aslında önce başka bir proje yazmıştım ama o içime sinmedi. Sonra Giray Altınok'la oturduk, eli yüzü düzgün, eğlenceli bir komedi yazmayı başardık. Süreci prodüksiyon aşamasına getirmek 2 yılı buldu. Bundan sonra daha kısa aralıklarla seyirci karşısında olacağız inşallah.

“Aykut Enişte” ismi fikri nereden çıktı?

- Benim sosyal medya dönemimde de “Kan donduran enişte şakaları” diye videolarım vardı. Eniştelerin komik olamaması, şaka yapmayı bir türlü beceremeseler de aile tarafından seviliyor olmaları üzerine bir karakter ortaya çıkarmıştım. Hikaye az çok belliydi yani. Giray da bu projeye muhteşem şeyler kattı. Çok güzel bir ekip olduk.

Oyuncu kadrosunu oluştururken nelere dikkat ettiniz? Cast süreci zorladı mı sizi?

- Cast sürecinde yönetmenimiz Onur Bilgetay'ın büyük emeği var. Ben Ege'nin (Kökenli) videosunu Onur sayesinde izledim. Tanımıyordum, hayran kaldım. Hem güzel hem de çok komik. Melis'i (Babadağ) filmlerinden biliyordum ama kendisiyle hiç çalışmamıştık. Bu iki özel kadınla çalışmak benim için harika oldu, çok şanslıyım.

Sizin sinemada bir gişeniz var, seyirci sizi seviyor...

- Sağ olsunlar, ben de o sevginin karşılığını işimi gücüme odaklanarak, temiz işler yaparak vermeye çalışıyorum.

Gişe beklentiniz nedir peki? Önceki filmlerinizden fazla mı izlenir “Aykut Enişte” sizce?

- İstikrarlı bir grafiğimizin olması gerekiyor. Adım adım üstüne koyarak gidiyoruz. Aslında ilk filmimde biraz daha fazla olur diye düşünmüştüm ama sonra anladım ki ben kendimi geliştiriyorum, izlendikçe yeni seyirci kazanıyorum. Yeni filmle ilgili de büyük beklentilere asla girmiyorum. İyi bir iş yaptık, gönlümüzden de karşılığını almak geçiyor.

“Aykut Enişte” filminde kötü diye niteleyebileceğimiz bir karakter yok. Seyircinin sevmeyeceği bir karakter yaratmaktan özellikle mi kaçındınız?

Cem Gelinoğlu: İşe yarasın diye bir düşman ya da kahraman yaratalım demedik. Ahlaki bir yargılamamız yok. Küçük hesaplar yapan, küçük çıkarları olan insanlar var hikayede ama onlara da kötü diyemeyiz.

Filmlerinizde genellikle mahalle karakterlerini canlandırıyorsunuz. Bunun büyüdüğünüz yerle bir ilgisi var mı?

- Bu soru için teşekkür ederim. Ben Düzce'de, bir mahallede büyüdüm ve oradan 25 yaşındayken ayrıldım, İstanbul'a geldim.

Yazdığım karakterlerde de haliyle mahalle kültürünün etkisi var. Bir de şu var; ben seyircimin yorumlarına çok önem veririm. Beş filmim var, sadece ikisinde düğün konusu geçiyor.

Ama sosyal medyada “Bu adamın da her filmde bir düğünü oluyor” şeklinde yorumlar okudum.

Ben buradan mesajı aldım, artık içinde düğün geçen bir şey yazmam.

Kendimi tekrar etmeyi sevmem çünkü, hep yeni bir şey yaratmak isterim.

Gelecek yeni filmlerde mahalle karakterleri olmayacak o zaman...

- Sinemada kıymetli olan şey, iyi senaryodur. Bu defa ters köşe yapacağım. Bu filmde insanlar hikayeyi sevecek. İyi hikaye yakalarsam yine mahalle ile alakalı bir film yaparım.

Nerede iyi hikaye varsa onu yaparım. Bir travestiyi de oynarım, başka bir şey de yaparım. Dediğim gibi benim için önemli olan hikaye. Giray'la birlikte gelecek vaat ettiğimizi düşünüyorum. “Bunlar da Türk sinemasını mahvetti” demesinler, “Bu çocuklar güzel şeyler yapıyor” desinler istiyorum.

“Aykut Enişte”yi neden izlemeliyiz?

- Bazı insanlara hep önyargıyla yaklaşırız. Bunun doğru olmadığını gösteren bir iş yaptık. Bu bir sevgi filmi, bu bir aile bağı filmi. O yüzden insanların gönlüne dokunacağını düşünüyorum.

MELİS BABADAĞ

Senaryoyu okurken bağıra bağıra güldüm

◊ Melis Hanım, siz “Aykut Enişte” filminde sigortacı Gülşah'ı canlandırıyorsunuz. Bu projeyi kabul etmenizdeki en büyük etken neydi?

Melis Babadağ: Oyunculuğa 3 yıl kadar ara vermiştim. Sonra bu senaryo geldi. Okurken, daha yarısında böyle bağıra bağıra, kaba kaba gülerken buldum kendimi. “Ya lütfen bu sahneler çekilirken orada olayım” dedim ve görüşmeyi kabul ettim. Görüştükten sonra da projeye dahil oldum.



◊ Bize Aykut Enişte'yi tarif etmenizi istesek, neler söylersiniz onunla ilgili?


- Cem, yurdum mahalle delikanlısı. Aykut Enişte de mahalle esnafı. Cem, esnafı çok iyi bildiği için karakteri iyi yazıp yorumladı.



◊ Çekimlere dair unutamadığınız bir anınız var mı?


- 7 haftalık süreç benim için büyük bir anı oldu. Hep gülümseyerek hatırlayacağım, “Şükürler olsun ki oradaydım” diyebileceğim bir projeydi.



◊ Sizce seyirci bu filme neden gelmeli?


- Aykut Enişte profilindeki karakterlerin hep belli şekilde davranmalarını bekleriz. Cem ve Giray ise yazdıkları senaryoda çok ters köşe yapmışlar. Seyirciyi hem güldürecek hem de etkileyecek bir film “Aykut Enişte”.

EGE KÖKENLİ

Seyirci bana sinir olacak

◊ Ege Hanım size de soralım, seyirci bu filmi neden izlemeli?

Ege Kökenli: Bu filmi izlemeliler, çünkü bizim insanımızın sıcak yönlerini anlatıyor. İki ailenin çatışmasında arada kalan Aykut, insanların hem içini ısıtacak hem de çok güldürecek.

◊ Projede sizi en çok etkileyen ne oldu?

- Uzun süre dram dizilerinde oynadım, o yüzden komedi işi olması benim için önemliydi.

Bir de ben Kırklareli'nde doğup büyüdüm, filmdeki o esnaf hallerini iyi bilirim. Bunlar çok hoşuma gitti.

◊ Aykut'un nişanlısı Nurhan rolündesiniz. Seyirci sevecek mi bu karakteri?

- Bana biraz sinir olacaklarını düşünüyorum. “Aa ne gıcık kız!” diyecekler. (Gülüyor)

MEKİN SEZER

Eniştesi öl dese ölür!

Siz filme nasıl dahil oldunuz?

Mekin Sezer: Yönetmenimizle daha önce bir film çalışmam olmuştu, oradan aklında kalmışım. Kayınbiraderi canlandırdım ben. Enişte hasretiyle yanıp tutuşan bir karakter bu. Benim ablam yok, olsaydı kocasına karşı küçük kıskançlıklarım olurdu diye düşünüyorum bazen ama burada oynadığım karakterde inanılmaz bir enişte sevgisi var. Öl dese ölür yani.

Seyirci bu filmi neden izlemeli?

Mekin Sezer: Stresli bir yaşamda en azından bir parça tebessüm etmek ya da ailelerine olan sevgilerini pekiştirmek isteyenler 2 saatlerini ayırıp bu filmi mutlaka izlemeli. Sinemadan çıktıklarında pişman olmayacaklar.