Hemen bölgeye koşan Uluslararası Doktorlar Birliği Başkanı Dr. Yurtseven, toplu ölümlerin yaşanabileceğine dikkati çekerek, herkesi uyardı: Yarın çok geç olacak.
 
Son altmış yılın en şiddetli kuraklığı ve iç savaştan kaçarak yüzlerce kilometrelik "Ölüm Yolu"nu aileleri ile birlikte yaya yürüyen Somalili göçmenleri kamplarda bekleyen önemli sorunlardan birisini de sağlık oluşturuyor.
 
Yollarda hayatlarını kaybedenler zaten istatistiklere girmiyor. Aileler zaten beşten fazla çocuğa sahipler. Çocukların yarıya yakını bebek. Yollarda oldukça zor şartlardan geçiyorlar, vahşi hayvanlar ve insan vahşilerine bazıları av oluyorlar. Tecavüz hadiseleri sıradan olaylar. Kenya'daki göçmen kamplarına ulaştıklarında belki nispeten güvenliğe kavuşsalar da bu sefer sığınak, su, yiyecek, tuvalet ve sağlık problemleri ile karşı karşıya kalıyorlar ve sıkıntıları azalmadan devam ediyor. Uzun ve nefes tüketici yollardan zaten bedensel olarak yorgun göçmenlerin iyi beslenmeleri ve sağlıklı yaşamaları gerekiyor ama bu sefer de kendilerini sağlıksız kamp şartları ve imkânsızlar içerisinde buluyorlar.
 
BİN KİŞİYE BİR YATAK
 
Kamplarda sağlık imkânları kıt. Üç büyük kampta Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği izni altında hastane açmış olan Batılı Sivil Toplum Kuruluşları var. Beş yüz bin kişiye hitap eden yatak sayısı beş yüze ulaşmıyor. Yani bin kişiye bir yatak. Hâlbuki özellikle kamplara yeni gelenlerin istisnasız hepsinin bir şekilde bir sağlık sorunu var. Kamp şartlarından en fazla etkilenenlerin başında ise beş yaş altı çocuklar geliyor. Somalili aileler çok çocuklu. Beşten az çocuk sahibi aile bulmak neredeyse imkânsız. Bu sayı iki haneli rakamlara kolaylıkla çıkıyor. Kamplardaki nüfusun yüzde seksenini çocuklar oluşturuyor ve dolayısıyla çocuklara hitap eden oldukça fazla sayıda sağlık hizmetinin olması gerekiyor. Çünkü en fazla sağlıksız besleneler bu yaş grubu.
 
Dadaab'taki üç büyük göçmen kampında yaşayan beş yüz binden fazla göçmene hitap eden üç hastane var. Beşyüzü bile bulmayan yatak kapasitesi tam olarak göçmenlere ve özellikle de yetersiz beslenme içerisindeki yüzbinlerce çocuğa yeterli değil. Kaldı ki tedavi sonrasında aynı şartlara geri dönen çocukların yeniden hastalanacakları aşikar.
 
GÖNÜLLÜ DOKTORLAR HEMEN KOŞTU
 
Kamplara özellikle Ramazan ayı başından itibaren Türkiye'den gönüllü doktorlar da bir şeyler yapabilmek amacıyla gelmeye başladı. Bunların başında Uluslararası Doktorlar Birliği var. Kamplarda kurdukları çadırlarda ellerinden geldiğince ayakta tedavi yapıyorlar ve ağızdan ilaç veriyorlar. Yeryüzü Doktorları da iki heyet yolladı ve sağlık hizmetleri ve imkân oluşturulursa cerrahi hizmeti vermek için altyapı oluşturmaya çalışıyorlar.
 
10 kişilik bir ekiple Dadaab'ta bulunan Uluslararası Doktorlar Birliği Başkanı Dr. Mevlüt Yurtseven'in arazideki şartları bir doktor gözüyle gördükten sonra yaptığı açıklamalar insanın tüylerini diken diken ediyor. Dr. Yurtseven kamplardaki beslenme bozuklukları, enfeksiyon ve temel gıda maddesi eksikliklerine dikkat çekiyor ve şartların beş yaş altı çocukları öldüreceğini ifade ediyor. Sahada yaptıkları sağlık taramasında hastaneye gitmesi gerekenlerin ölüme terk etmek manasına geldiğini söylüyor. Hastaneye gitmesi gerekenlerin yavaş yavaş öleceğini öne sürüyor. Ya da zaten ölecek diye birçok çocuk hastaneye bile götürülmüyor.
 
YAŞAYAN ÖLÜLER KURTARILSIN
 
Uluslararası Doktorlar Birliği Başkanı Dr. Yurtseven'in Türkiye'ye de genel bir çağrısı var. "Burada insanlar ölürken toplanan yardımlar acilen kamplara ulaştırılmalı, yoksa yarın çok geç olacak" mesajını iletiyor bizim aracılığımızla. Dadaab'taki kamplardan birinin adı "Bolo Bahti" yani "Yaşayan Ölüler" kampı. Müslüman dünya başta insanlık bu insanlık dramına kalıcı çözüm bulamazsa "Yaşayan Ölüler" bir müddet sonra artık yaşamayacak.
 
Bir nesilden umut yok
 
Dr. Mevlüt Yurtseven, acil tedavi merkezleri oluşturulup gereğince tıbbi müdahale yapılmazsa toplu ölümlerin sürpriz olmayacağı, çocukların büyük ihtimalle yüzde 10-15inin öleceği ve sağlık sorunlarının katlanarak büyüyeceği uyarısında bulunuyor. "Somalili göçmenlerden bir nesil ölecek, kalanlar kalacak ve Kenya - Somali sınırındaki güvenli bölgelere gönderilecek" diyor.
 
Banadir'in durumu içler acısı
 
Başkent Mogadişu'nun en büyük hastanesi Banadir'de ise doktorlar yetersiz imkanlarla hizmet vermeye çalışıyor. Çocukların el terazilerinde tartıldığı, çok eski röntgen cihazlarının kullanıldığı, ameliyathanelerde bile hasta filmlerinin pencere camlarına takıldığı hastanede, en büyük sorun ise hijyenin sağlanamaması. Hastaların yerlerde yattığı hastanede, ağır bir koku ve etrafı saran sinekler dikkati çekiyor. Bu hastanede Türk doktorların çalışacağı bölümler, Kimse Yok Mu Derneği tarafından revize edilecek.
 
yenişafak