Hukuk bir ülkenin birlikte yaşaması için asgari müştereklik bakımından birincil öneme sahiptir.

Hukuk kuralları yoksa amiyane tabirle "Orman kanunları" geçerli olur.

Böyle bir durum hiç hoş olmadığı gibi güven verici de olmaz.

Vatandaşlar sürekli tedirginlik içinde olur.

Malum, son günlerin en çok konuşulan konularının başında 6-8 Ekim Kobani olayları ve altıyıl sonra yapılan gözaltılar ve yeniden gerçekleşen tutuklamalar geliyor.

Son zamanların sert çıkışlarıyla tanınan İçişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu Anayasa Mahkemesi Başkanına yaptığı çıkıştan sonra Kobani gözaltıları içinde konuştu.

Söylediği özetle şu: 'Efendim bize diyorlar ki, altıyıl sonra böyle bir gözaltı ve davayla ilgili soruşturma mı olur?

Elbette olur niye olmasın.

Ve tabi ki olacak.

Şimdi biz, üzerinden asırlar geçti diye, Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının katledildiği Kerbelayı konuşmayacak mıyız?" diye örnekleme de yaptı.

Bu örnekleme  yanlış olmuştur.

Zira, Kerbela veya tarihte yaşanmış herhangi bir olay üzerinde doğruluğu ve yanlışlığını konuşmak başka, bugün o olayı yargılamak için mahkeme kurmak başka şeydir.

Birincisinde olayın faillerini cezalandırmak için mahkeme kurulur, ikincisinde olayın faillerini maşeri vicdanda yargılar, ders çıkarır ve ibret için gelecek nesillere aktarırız.

Hatta bunlarla ilgili akademik çalışmalar yapar, okullarda ders olarak da verebiliriz.

Hatta vermeliyiz.

Ancak mahkeme kurmak ve yargılamak yanlış olur.

Mahkeme kurmak ve tarihin bir döneminde insanlık için işlenen bir suçu ve suçluyu incelemekle yargılamayı birbirine karıştırırsak tarihte yaşanan bir çok olay için mahkeme kurmamız icap eder ki, bu tamamen absürt olur.

Zira tarihte yaşanmış birçok olayın ne faili hayattadır ne de mağduru.

Oysa, tarihte yaşanmış her olay ancak vicdanda alacağı karşılık bakımından yargılanabilir.

Bu bakımdan, bize göre İçişleri Bakanı sayın Soylu teknik hata yapmaktadır.

Tabi ben bir hukukçu değilim.

Tıpkı sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gibi.

Bildiğimiz kadarıyla 6-8 Ekim Kobani olaylarının mahkemesi sürüyor.

Dosya açık, yeni deliller ışığında tutuklamalar olabilir.

Bu anlaşılabilir bir şeydir.

Ancak, operasyon şeklinde yapılan gözaltılar toplumda tartışmalara sebep olmakta, yapılanların arkasında siyasi hesaplar aranmaktadır.

Bu da yargının meşruiyetini gölgelemektedir.

Bir devlet için hukuk içinde kalmak önemli ve gereklidir.

Bunu yapmayan veya yapamayan devlete insanımızın güveni ve güvenin ötesinde toplumsal vicdanın yargıya bakışında zedelenme olur.

Bir yönetimin düşebileceği en zor durum toplumda adalet duygusunu koruyamamaktır.

Böyle bir zedelenmeyi, hukuk devletine inanan hiç bir yönetici ve yurttaş istemez, istememelidir.

Yargı ve adalet önemlidir.

Adalet inancının vatandaşlarda kuvvetli olması, yönetimlerin meşruiyet kaynağıdır ve bu kaynak asla kurutulmamalıdır.

Sonra yeniden tesis etmekte zorlanırız.

Yöneticilerin aptığı her iş, hem hukuka hem maşeri vicdana uygun olmalıdır.

****               ****            ****

Hatay da başlayan orman yangının ardından, hafta sonu Osmaniye, Trabzon illerimizde de yangınlar çıktı.

Bu yangını selamlayan ve Terör örgütü PKK'nın yan kuruluşu olduğu konuşulan Ateşin Çocukları örgütü sahiplendi.

Sosyal medya hesabından destek mesajı açıklayan dört kişiden ikisi gözaltına alındı.

Yurt dışı kaynaklı olan hesaplar da devletimiz tarafından takibe alınmış durumda.

Suçlular mutlaka yargı önüne çıkarılmalıdır.

İnşallah yangınlar konusunda güvenlik birimleri ön alacak şekilde çalışır ve başarılı olurlar.

Başta Hatay, Osmaniye, Trabzon olmak üzere milletimize geçmiş olsun.