Avrupa Birliği Parlamento Başkanları Olağanüstü Konferansına katılmak için İsveç'in Başkenti Stockholm'de bulunan Şahin, Süryani bir televizyon kanalının sorularını yanıtladı.

TBMM Başkanı Şahin, ''Türkiye'de, Hükümetin başlattığı demokratik açılım sürecini tıkamak için sorunlar çıkarılıyor. Bu sorunları kimler, neden çıkarıyor?'' sorusu üzerine, her ülkede statükodan yararlanan, bu statükonun rantını yiyen çevreler olduğunu söyledi. Bu kişilerin düzenin değişmesini istemediklerini, demokratik standartların yükseltilmesini arzu etmediklerini ifade eden Şahin, bunun sadece Türkiye'ye özgü bir şey de olmadığını kaydetti.

Şahin, şöyle konuştu:

''Batıda demokrasi gelişmişse, Fransa'da, Almanya'da İtalya'da belirli bir noktaya gelinmişse bedeller ödenerek gelinmiştir. Demokrasi, bedel ödenerek elde edilebilir. Türkiye de bu sancıları şu anda yaşamaktadır. Ancak işbaşında bulunan Hükümet, güçlü bir hükümettir. Bu zamana kadar demokratik standartları yükseltme açısından önemli adımlar attı, bundan sonra da atmaya devam edecektir. Bütün engellemelere rağmen bunu devam ettireceğine inanıyorum. TBMM de Türkiye'de her alandaki standartların yükseltilmesine hep katkı yapmıştır, bundan sonra da yapmaya devam edecektir.

Suları yokuş yukarı akıtmak mümkün değildir, sular kendi mecrasında akacaktır. Dünyanın gittiği istikamet, daha fazla demokrasi ve özgürlük istikametidir. Türkiye de buraya doğru gidecektir, kimse geriye götüremez.''

Mehmet Ali Şahin, son zamanlar da Alevi ve Roman çalıştaylarının devam ettiği anımsatılarak, Süryaniler için de böyle bir şey düşünülüp düşünülmediğinin sorulması üzerine, Hükümetin, toplumun her kesiminde sorun yaşayan gruplarla görüşerek, onların sorunlarını çözmek istediğini söyledi.

İsveç'te yaşayan Süryani temsilcileri ile yaptığı görüşmede, kendisine ilettiği sorunları Hükümetin bildiğini belirten Şahin, Diyarbakır'da yaşanan bir sorun konusunda Diyarbakır Valisi ile görüştüğünü ve sorunla ilgili tedbirleri almasını istediğini, Süryanilerin huzurunun temin edilmesi konusunda ricada bulunduğunu bildirdi.

-''TÜRKİYE'DE YAŞAYAN HERKES BİRİNCİ SINIF VATANDAŞ''-

TBMM Başkanı Şahin, kendisi, Hükümet ve diğer yetkililerin, hangi dinden, ırktan olursa olsun, Türkiye'de yaşayan herkesi birinci sınıf vatandaş sayarak, her haktan yararlanması için gereken çabayı gösterdiğini söyledi. Bir sorun varsa derhal müdahale edildiğini dile getiren Şahin, ileride Türkiye'nin bu sorunlarını geride bırakmış bir ülke haline geleceğini bildirdi.

Hükümetin, Mardin'deki Mor Gabriel Manastırı ile ilgili tutumunun nasıl olduğu sorulan Şahin, Manastırın bulunduğu bölgede kadastro tapulama çalışmaları başladığını belirtti.

Daha önce oradan kadastro çalışmaları geçmediği için, tapularla ilgili bir açıklık olmadığını ifade eden Şahin, itiraz üzerine açılmış davaların bir kısmının Manastır lehine sonuçlandığını ifada etti. Mehmet Ali Şahin, bu tür sorunları bir an önce çözmek için Başbakanlık bünyesinde, bir müsteşarın başkanlığında komisyon kurulduğunu belirterek, ''Bütün bu sorunları bir şekilde çözerek, orada yaşayan Süryani vatandaşlarımızın mahkeme kapılarında bulunmasından duyduğu rahatsızlıkla bu sorunları Ankara'dan çözmeye gayret ediyor'' diye konuştu.

-''ÇAN ÇALMAK İBADETLERİNİN GEREĞİYSE...''-

Şahin, ''Türkiye'de yaşayan Süryanilerin ya da diğer Hristiyanların kiliselerinin, Avrupa'daki camilerimizle aynı tutulması doğru mu? Yani orada yasaklanıyorsa bizde de yasaklanmalı düşüncesi var. Bu konuya biraz açıklık getirebilir misiniz?'' sorusuna ise şu yanıtı verdi:

''Ben onu son derece yanlış bulurum. Türkiye'de yaşayan Hristiyanlar, din ve ibadet özgürlüğüne sahiptir. Onların din ve ibadet özgürlüğünü sağlamak, onların kiliselerinin açık kalmasını temin etmek, eğer çan çalmak ibadetlerinin gereğiyse, bunu yaptırmak, Türkiye Cumhuriyetinin görevidir. Türkiye, laik bir devlettir. Laik devlet demek, her dinden insana eşit yakınlıkta ve uzaklıkta bulunmak demektir.

Eğer bir kişi başka bir dine inanıyor, biri de gelip ''sen buna neden inanıyorsun, inanmayacaksın'' diyorsa, orada din özgürlüğü yoktur. Laik devletin görevi ona o baskıyı ortadan kaldırmaktır. Dolayısıyla Türkiye'de yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımızın hangi dinden olursa olsun, dinlerini yaşamakla ilgili bir sorunla karşılaştıkları takdirde onu ortadan kaldırmak gerekir. 'Filan yerde minare yasağı varmış, biz de çan yasağı getirelim.' Bu, son derece yanlış bir uygulamadır. Biz şanlı bir medeniyete sahip bir ülke olarak, başkalarının yanlışlıklarını yeni yanlışlıklar yaparak ortadan kaldıramayız. 'Siz böyle yaptınız ama işin doğrusu budur' diye özgürlük alanını daha da geliştirmemiz lazım.''

-''TOPRAKLAR, KÖYLER, ONLARIN ÖZLEMİDİR''-

TBMM Başkanı Şahin'e, Süryanilerin Türkiye'ye dönmesi konusundaki görüşleri de soruldu. Yurt dışında yaşayan Süryanilerin en azından zamanlarının bir kısmını Türkiye'de geçirmelerini arzu ettiğini söyleyen Şahin, şunları kaydetti:

''Geçmişte yaşadıkları topraklar, köyler onların özlemidir. Ben de köyde dünyaya geldim ve doğduğum toprakları özlüyorum. Süryani vatandaşlarımız da dünyaya geldikleri toprakları, oradaki dağları, tepeleri, taşları, ağaçları özleyeceklerdir. Geri dönmeleri, yerleşmeleri ile ilgili sorunlar yaşanıyorsa, bunları da çözmek devletimizin görevidir. Yurt dışında yaşayan Süryani vatandaşlarımız bizim bir parçamızdır, onları ayrı gayrı görmüyoruz. Arzu ederiz ki Türkiye'de bulunsunlar.''

Şahin, Türkiye'de kalan Süryanileri korumak için pozitif ayrımcılık yapılıp yapılamayacağının sorulması üzerine de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla, Başbakanlık bünyesinde bir komisyon kurulmasının başlı başına pozitif ayrımcılık olduğunu söyledi.

Mehmet Ali Şahin, ''Başkanı olduğum Meclis onların (Süryaniler) da Meclisidir, devlet onların da devletidir, bu topraklar, vatan onların da vatanıdır. Türkiye'ye gelsinler, yerleşsinler, orada barış ve kardeşlik içerisinde birlikte yaşayalım, yaşamaya devam edelim'' diyerek sözlerini tamamladı./milliyet