Gündelik hayatın çok platformluluğu sosyal medyada yok. Facebook/Twitter ortamında dikişsiz tek bir persona inşa ediliyor. Kişinin tüm tanışlarına, sevgililerine, akrabalarına, iş arkadaşlarına, kankalarına aynı dille seslendiği ve onların da benzer dikişsiz ve tutarlı personalarıyla diyaloğa girdiği bir agora doğuyor bundan. Bu durumu değerlendirirken sanal görünümün fiili gerçeğin simülasyonu olduğu iddiasının gevşekliğinden çabuk kurtarması gerekiyor insanın kendini, çünkü sanal görünüm daha çok parçalanmış gerçekliğin (hayatın çoklu platformlarında bölünmüş ve çelişen davranışları bir dizi uzlaşma içinde örgütlemeye çalışan bireyin) idealleştirilmiş (bebeğin anne bedeninin tüm yüzeyinde gördüğüne benzer) tek bir ‘kendilik’ inşa etmesine yarıyor.
Dolayısıyla hiçbir Facebook sayfası ‘dışarıda’, sokakta, gerçek dünyada varolan birini teşhir etmiyor, ama o kişinin inşa ettiği sınırsızca gözlenmekten gocunmayan, ideal bir ben yaratımına denk geliyor. İşte bu ideal benler evreninin kendi star sisteminin Türkiye sahnesindeki en özgün ve ‘başarılı’ figürü olarak karşımıza çıkan Hilal Cebeci Twitter Personası (HCTP), dış gerçekliğin baskısıyla (bir tür Twitter skandalı diyebileceğimiz temmuz ayında gerçekleşeceği söylenen evlilik haberi) düşüşe girdi. Henüz hayattayken, Hilal Cebeci evlendiği anda muhtemelen büyüsünü yitirecek bu personanın nasıl bir işlev gördüğüne bakalım.

Yalnız ama aklı sekste
HCTP öncelikle daima neşeli, pozitif, ekip çalışmasına açık, seyahat engeli olmayan, gezmeyi seven biri. İş alanlarında aranan bütün kişilik özelliklerine sahip. (Burak Delier’in projelerinden fırlamış gibi) Siyaseten doğruluk seviyesinde doğrucu, insan hakları yanlısı. Sürekli seks düşünüyor ama sürekli seks halinde değil. Hatta mesela uzun zamandır seks yapmadığını ilan ediyor. Altı aydır sevişmediğini söylerken takipçilerinin ona göre bir üstünlük hissetmesini de sağlayan bir star. Son altı ayda sevişmiş herkesin geçebileceği bir rakip. Ama daha ötesi bakire ikonuyla paslaşma elbet. HCTP her fırsatta yalnız olduğunu söylüyor. Öte yandan aklı da hep sekste ve sıklıkla da biz takipçilerinin seks hayatında.
Gecenin bir yarısı ‘Sevişen var mı?’ diye sorabiliyor sözgelimi. Twitter kamusal büyük bir mekân. Herkesin herkesi (potansiyel olarak, kulak kabarttıysa) duyabileceği bir yer. Bir uçtan öbür uca. Buraya girip de ‘Sevişen var mı?’ diye sormak Sirkeci Garı’na girip ‘Sevişen var mı?’ diye bağırmak gibi bir yanıyla. Sevişirken bir yandan da ‘tweet’ giren birileri olabilir mi? Gelgelelim, Twitter öyle bir mekân ki, daha bunu söylediğimiz anda, böyle birini hayal etmeye başlıyoruz.

Kendinin fotoğrafçısı
HCTP neredeyse bir motto olarak hep çok seviyor, heyecan dolu ve de çok mutlu, öncelikle her zaman neşeli. Bir fotoğrafta zafer işareti yapıyor. Adam Philips’in ‘Houdini’s Box, The Art of Escape’ kitabında altını çizdiği bir nokta vardı: Pornografik fotoğrafların alımlanmasında fotoğrafı çeken erkeklerin hayal edilmesi ve bu hayalle baş etme gibi bir öğe zorunluluğu yer alıyor.
HCTP kendi erotik/pornografik fotoğrafını kendisi çeken kadınlar janrının bir zirvesi. Project ISM olarak da geçen ishotmyself.com’ı hatırlatan bu dil klişe pornografideki aracıları kaldırmakla övünüyor.
Project ISM, en temel farklarını kadınların kendi imajları üzerindeki kontrolleri olarak koyuyor. Kendi kendinin fotoğrafını çeken kadın janrında aracılar yok. John Berger’ın meşhur klasiği ‘Görme Biçimleri’nde işaret ettiği kendi görünüşünü seyreden kadını seyretme esprisi tavan yapıyor çünkü bu janr içinde fotoğrafa bakan kişi kadının kendini gördüğü açıdan kadını görmektedir. Yani HCTP’nin her bir takipçisi Tintoretto’nun Susannah’yla Kentin Büyükleri’ndeki aynadan bakar gibidir. Erkek, hem kadını hem de kadının aynaya bakışını görebildiği üstün konumu yitirir, kontrol kadına geçer, erkek aynanın içine girer.
HCTP’nin 1 milyon takipçisi var. Bunların ne kadarı erkektir elbette bilmiyoruz ama büyük bir kısmının erkek olduğunu varsayabiliriz. İşte bu erkekleri feminen bir hazza ortak eder. Kadının kendini seyredişini erkek kendi tanrısal perspektifinden seyretmemektedir. Kadın kendini aynada/kamerada nasıl görüyorsa erkek de o görüntüyü görmektedir. HCTP’nin sunduğu tek bir bakış vardır o da HCTP’nin HCTP’ye bakışı. Özetle, bir kadının kendi kendisinin nasıl göründüğüne bakmasının içine girmek dışında girilebilecek bir yer yoktur.
Maskeli fotoğrafına özellikle dikkat etmek gerekiyor -tam da espriyi anlatan esas fotoğraf bu. HCTP bir kitap olsaydı kapağında bu yarı çıplak maskeli fotoğrafı yayımlanırdı. Çünkü bu fotoğraf kimseyi dikizlemediğimizi ama bir ürüne baktığımızı bize anlatan kareyi oynuyor.

HCTP kendini güzel değil, neşeli göstermeye çalışır
Baştan çıkarmaya çalışan seksi kadın yüz ifadesiyle bakmaz HCTP bu fotoğraflarda. Ne seksapelin ciddiyeti içindedir ne de uzaktan yakından bir ‘femme fatale’ havasındadır. Daha da ötesi: Güzel olduğunu göstermeye çalışıyor gibi bile değildir. Zaten öyle bir niyet olsa güzel göstermenin üstadı profesyonel ekiplerle, profesyonel fotoğrafçılarla çalışırdı. Hayır HCTP kendini güzel göstermeye çalışmaz bu fotoğraflarda, ancak neşeli göstermeye çalışır, keyifli, eğlenen biri olarak sunar kendini.
Yaratılan Twitter personası bütün bu fotoğraf paylaşma işinden müthiş derecede haz almaktadır. Gelgelelim bu karanlık bir haz değildir. Yumuşak, sempatik bir hazdır. Haz aldığı temel şey kendi görünüşünü seyredişini tam da aynı açıdan bizlere aynı anda seyrettirmenin müthiş eğlenceli bir şey olduğu fikridir. Bizimle aslında kimse kendi vücudunu paylaşmaz. Temelde paylaştığı şey kadının kendi görünüşünü seyretmesinin dışarıdan izlenen bir şey olmaktan çıkıp her birlikte yapılan bir şeye dönüşmesinin eğlenceliliğidir! Persona, ‘bir maskeden, yani canlandırılacak kişiden ve onu temsil edip görünür kılan bir bedenden’ oluşuyorsa eğer HCTP’nin yüklediği fotoğraflar da bu bedenin bizzat kendi süzgecinden inşasıdır. Bu anlamda, HCTP fotoğraflarına bakmakta çok dişil bir yan bulunur.

‘Sömürülse bile hazza talip’
HCTP’nin Twitter’daki takipçi sayısının 1 milyonda olduğunu söyledik. Öte yandan dünya güzeli Şilili öğrenci hareketi lideri Camila Vallejo’nun takipçi sayısı da yarım milyona yaklaşıyor. Vallejo’nun etki alanını büyük ölçüde güzelliğine borçlu olduğu bir sır değil. Hatta öğrenci eylemlerinin başarısının arkasında dahi Vallejo’nun basında yarattığı auranın ve kilitleyici güzelliğinin rolü olduğu söylenebiliyor. Ama Vallejo politik bir pozisyonu da olan güzel Latin olarak fotoğraflanıyor. Güzelliğinden alamadığımız bakışımızı yansıtarak politik bir davayı görmemizi sağlamaya çalışıyor. Güzelliğini araçsallaştırıyor. Soyunan PETA eylemcileri gibi biraz. Sonunda politik davaya ulaşan bakış da bizim bakışımız olarak kalıyor.
Peki, diyelim Vallejo yarım milyon takipçiyi cazibesine borçlu, ya HCTP? Ondaki ana iddia güzellik iddiası olmadığı gibi paylaştığı fotoğraflar kendisinden daha önemli bir yere bizi taşıma işlevine indirgenmiş de değil. Resimler sadece kendi bakışından bahsediyor, kendi üzerine ‘neşeyle’ katlanıyor. Vallejo-PETA vakalarında güzelliğe bakmaktan alacağımız haz tamamen bize bırakılmış durumda: Yapılan ‘ahlaksız anlaşma’ bir miktar güzellik alıp karşılığında bir miktar da siyasi mesaj almayı kabul etmemize dayanıyor. HCTP ise preker çalışanın ruh halini yansıtıyor: Sömürülse bile hazza talip. Süreci ben yönetiyorum diline bağımlı. Hazzın yeri benim güzelliğimse bunu benim bakış açımdan ve birlikte alacağız. O yüzden HCTP ciddi (veya seksi) pozlarda hiç değil -hep bir haz alma anını sahneliyor.

Şefkat bekler
Neşeli HCTP sürekli kahkaha atar tweet’lerinde. Takipçilerini attığı her adımdan haberdar ediyormuş gibi yapar. Takipçileriyle ‘ilgilenir’. Onlara şefkat gösterir, onlardan şefkat bekler. Seyrettiği filmleri anlatır. Gece geç saatlerde ayaktadır. Uykuya dalacağı zaman, duşa gireceği zaman haber verir. Eve geldiğinde mastürbasyon yapacağını ima eder, konulu porno sevdiğini söyler, bizi hep gıdıklar ama yalnız olduğuna bile bile kanmamız için gerekli trükleri ihmal etmeyerek.
HCTP’nin rahatlıkla ve sürekli ‘amenko’ diye küfretmesi de dişilleştirmenin bir parçası. Kankayı dişilleştirerek panpiş’leştirdiği gibi ‘malum’ küfürleri de ‘amk’ gibi ‘eril’ kısaltmalardan alıp kendi kısaltmasına, amenko’ya oturtuyor. O ‘sözcüğün’ gündelik dilde sıklıkla ilk harfi düşürülerek söylendiğinden ‘mk’ kısaltması daha uygun gibiyse de daha ender tercih edilmektedir, bu da bize bu kısaltmaların temelde konuşma için değil, yazışmalar için olduğunu bir kez daha hatırlatır.
Chat kısaltmasıdır bunlar esasta. Fakat HCTP kısaltmayı tekrar uzatıyor ve onu kısaltmanın uzatılmasından oluşan, dişilleştirilmiş bir forma büründürüyor. Yerli yersiz her cümleyi her yerinden pekiştirebilen bir ifadedir bu, ‘fucking’ veya ‘bloody’ gibi. Gündelik hayatta bunu bu şekilde kullanamayan orta sınıflar da böylece üst ve alt sınıflarla küfürbazlıkta internet sayesinde ve kısaltmalar aracılığıyla buluşmuş oluyorlar. Ve orta sınıfın geniş katılımıyla küfür artık erkek ağzındaki tekelini de yitiriyor ve kadın erkek herkesin pekiştiricisine dönüşüyor. HCTP’nin buna yaptığı yatırım sınıfsız büyük bir kitleye, bütün Türkiye’ye hitap etmesiyle anlaşılabilir. Sınıfsız bir ‘amk’ toplumu çıkıyor ortaya.