Yalan en tehlikeli zehirlerden.

Hele günümüzde olduğu gibi,

Algı oluşturmak için planlı yapılıyorsa,

Toplumu çatışma ortamına getirip,

Kaosa neden olabiliyor.

Ne yazık ki;

Hitler döneminde olduğu gibi,

Ülkemizde, muhalif çevreler yalanı siyaset haline getirip,

Kendi etki alanındaki çevreleri de,

Yalanla yaşatır hale soktular.

İş öyle bir hale geldi ki,

Yalansız yapamayan bir zümre türedi.

Tıpkı, sigara tiryakileri gibi.

Netice de;

TÜRKİYE DEZENFERMASYON VE YALAN HABERDE,

DÜNYADA BİRİNCİ SIRAYA YÜKSELMİŞ.

Uzun yıllardır, bizdeki muhalif çevrelerin tek başarısı,

Bu birincilik ödülü.

Yalanı kurumsallaştırdılar.

Hitler; gibi siyasetlerinin tek amacı haline getirdiler.

Sanki gayrinizami harp halindeler.

Gerçekler saatler sonra, ortaya çıksa da,

Belge ve resmi kayıtlarla çürütülse de,

Umurlarında değil,

Kulakları gerçeklere tamamen kapalı.

Her konuda yalan söylüyorlar,

Milli, yerli mesele fark etmiyor,

Yangın, sel, felaket,

Hiç ayrım yapmıyorlar.

Yalanların üstüne atlayan,

Sosyal medyada servis eden,

Yayılmasını sağlayan,

Kitleleri, her zaman görevleri başında.

İlk etapta, bu kadar yalanla,

Mücadele etmek için,

YALANLA MÜCADELEDE BAKANLIĞI,

Kurulması akla geliyor.

Ancak başarılı olunabilir mi?

Emin değilim.

Dünya birincisi olmak,

Aslında bizim muhaliflerin başarısı değil.

Bu işi planlayan çok başarılı ajansları var.

Bizimkiler rollerini iyi oynuyor.

Yalan söylemekte birer oskarlık sanatçılar.

Tek meziyetleri yalan söylemek olan ve başka hiçbir iş yapmayan bu çevrelere karşı;

Yol, köprü, İHA, SİHA, yerli füze, uydu, araba, uçak…

Bir köşe yazısı olacak kadar çok,

Saymakla bitmeyen, hizmetler yapan,

İktidar,

Yaptıklarının, yüzde biri kadar,

Gündemde olamıyor,

Acaba ajans mı değiştirse?

Demokrasilerde, bu tür yalancıların ve yalanların,

Panzehri, caydırıcılıktır.

Bunun içinde; dünyada ki örneklerinde olduğu gibi,

Yasal düzenlemeler artık zorunluluk haline gelmiştir.

Yalanların son bulduğu,

Bu konuda, dünya 1.liğini kaybettiğimiz,

Günler görmek ümidiyle...