Doğa ve tarih açısından zenginliklerle dolu, mitolojik efsanelere konu olan Bafa Gölü, son yılların en dertli sulak alanlarından birisiydi. Son yıllarda susuzluk ve kirliliğin getirdiği sorunlarla boğuşan ve ağır hasta durumundaki Bafa Gölü"nün beslenmesinde en önemli kaynak, yağmur suları ve Büyük Menderes Nehri oluşturuyor. Yaz aylarında tarımsal sulamalar nedeniyle göle su transferi yapılamaması nedeniyle ekolojisi bozulan göl, çevresindeki yerleşim birimindeki yöre insanlarını da olumsuz etkiliyor. Aydın ve çevresinde etkili olan yağışların ardından Büyük Menderes Nehri"ndeki su seviyesinin yükselmesi Bafa Gölünü de olumlu yönde etkiledi.
Bafa Gölü"ne çevresel müdahalelerin etkileri ve çözümleri konusunda uzman olan Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) üyesi ve Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fakültesinden Yrd. Doç. Dr. Erol Kesci, “Bölgede kuraklık ve taşkın sonuçlarının, dünden bugüne insanların neden olduğu felaket olarak adlandırılıyor. Felaketi yaratan neden; doğal sulak alanların kıyı işgalleri,su yataklarının değiştirilmesi,regülatörlerle sularının sirkülasyonun engellenmesi ve göl suyun tutulması vb. insan etkinlikleriyle suyunun iyi yönetilmemesidir. Ege bölgesi son yılların en yoğun yağışlarını almaktadır. Bu yağışların göle yansıması çok olumludur. Yağışlar göllerin beslenimi için iyi bir kazançtır,bunu değerlendirerek gölde su sirkülasyonunu sürekli olarak sağlamakla hiç bir masraf gerek duymadan gölün temizlenmesi sağlanabilir. Bunun yolu da gölün doğal yapısındaki kanallara,akışlara geri dönmektir.Yani doğal denge , doğal yapıdır ve gölün olan alanları göle geri vermektir.Bu gün için su basan bir çok alan, yıllar öncesi göle ait olan kıyı alanlarıdır.Oralar daha önce sulak alandı ve gölündü, nehrindi. Bunu orada yaşayanlar bilmektedir. Sularımızın kullanım amaç ve öncelikleri belirlenmeden,çok amaçlı ve politik bakışla kullanılmalıdır. Doğal yapılarına,kanallarına,dere ve çaylarına müdahale edilmeyen sulak alanlar sel ve su taşkınlarını önlerler.Yoksa su baskınları,bu tür yağışlarda, gelişen teknolojiye rağmen devam edecektir . Bir coğrafyada iklimi belirleyen faktörler, o bölgedeki göller, dereler ve akarsulardır. Önemli olan onların bu devamlılığı sağlamaktır.Doğal sulara bilinçsiz müdahaleler yapıldığında, sular korunmadan kullanıldığında, iklimsel değişimler de kaçınılmazdır. Ancak yağışların bir garantisi de yoktur. O nedenle göldeki su sirkülasyonunun devamlılığı için, su kullanım hesapları ileriye yönelik olarak yapılmalıdır. Sularımız iyi yönetilirse bolluk ve bereket getirir, iyi yönetilmez ise açlık ve felaket getirir.Doğal göller, baraj olarak görülmemeli ve yönetilmemelidir” diye konuştu. -iha