Özdemir, Ernst&Young'ın private equity (özel sermaye) fonlarına ilişkin Avrupa ağırlıklı yapmış olduğu rapora değinerek, bu fonların belli şirketlere azınlık veya çoğunluk hissedar olarak yatırım yaptıklarını, söz konusu raporun da bu fonların aldıkları ile sattıkları zaman (çıkış işlemi) içinde yatırım yaptıkları şirkette yarattıkları değeri ele aldığını söyledi.
Raporun, 2010 yılında çıkış işlemi gerçekleşmiş olan şirketlerin satın alındıkları tarihteki şirket değeri en az 150 milyon avro olan verileri kapsadığını anlatan Özdemir, rapora göre çıkış işlemlerinde 2010 yılında ciddi bir artış olduğunun görüldüğünü, Türkiye dahil Avrupa'da 57 çıkış işleminin gerçekleştiğini, 2008 ve 2009'da bu rakamın yaklaşık 30 civarında seyrettiğini ifade etti.
Özel sermaye fonlarıyla ilgili ne kadar değer yarattığının genelde merak edilen bir konu olduğuna değinen Özdemir, raporun, halka açık işlem gören benzer şirketlerle karşılaştırıldığında şirket değeri olarak 3 katı kadar bir değer yaratıldığını ortaya koyduğunu vurguladı.
Geçtiğimiz yılın çıkış işlemlerinde değeri yaratan en önemli özelliğin şirketin operasyonel karlılığında yaratılan ve artırılan unsur olduğunun altını çizen Özdemir, operasyonel karlılıktaki artışın da gelir ve hasılat artışındaki büyümeden geldiğini, organik büyümenin şirketlerin yöneticileri için büyük önem taşıdığını söyledi. Özdemir, özel sermaye şirketinin yatırım yapacağı şirkette büyüme potansiyeli istediğini, dolayısıyla büyüme potansiyeli olan sektörlerin çok cazip geldiğini, bunlarda perakende, sağlık, bilişim gibi sektörlerin ön plana çıktığını kaydetti.
 
EV ÖDEVLERİNİ İYİ YAPIYORLAR
Türkiye'nin özel sermaye fonlarının gözdesi bir ülke konumunda olduğunu, ülkedeki büyüme potansiyelinin iştah kabarttığını dile getiren Özdemir, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Türkiye, iştah kabartmaya ve özel sermaye fonlarının gözdesi olmaya devam edecek. Şu anda Türkiye ile ilgilenen en az 40 özel sermaye fonu şirketi var. Bunların bir kısmı sadece Türkiye'ye spesifik bir araya getirilmiş fon, bir kısmı Türkiye'nin de içinde yer aldığı bölgesel fon olma özelliği taşıyor. Bazı global fonlar da Türkiye ile çok yakından ilgileniyorlar. Sadece Türkiye'ye ilişkin spesifik olarak bir araya getirilmiş fonların toplam büyüklükleri yaklaşık 2-2,5 milyar dolar. Bu rakamı, bölgesel fonları eklediğimiz zaman 1 milyar dolar daha yukarı çekebiliriz. Orta Avrupa veya İrlanda kökenli, ancak Türkiye'ye yatırım arayışında olan fonlar da var. Bunlar da 300-400 milyon dolar civarında. Bütün bunların dışında global fonlar var. Bunların Türkiye'ye ilgilerini ve potansiyel yatırımlarını düşünürsek bahsettiğim rakam 3 katına çıkabilir. Özel sermaye fonu, aynı zamanda finansman temini ile yatırım yapmaktır. Temin edilebilecek kredi finansmanını da ilave ettiğimiz zaman toplam büyüklük çok daha önemli bir yere gelmiş oluyor. Dolayısıyla en az 3,5 milyar dolarlık özel sermaye fonu Türkiye'ye yatırım yapmak için bekliyor. Eskiden kapıdaydılar. Şimdi kapıyı aralayıp içeri girdiler. Türkiye piyasasında harıl harıl şirket geziyorlar, danışman geziyorlar. Yatırım arayışlarını, fırsatlarını değerlendiriyorlar. Dünyadaki kriz ortamına rağmen iştahları devam ediyor. Ev ödevlerini çok iyi yapıyorlar. Türkiye'de artık bu sektörün bilinirliği çok oluştu.''
 
''SATIN ALMA FIRSATI''
Demet Özdemir, özel sermaye fonlarının 2010 yılında Türkiye'de 700 milyon dolar civarında 24 işlem gerçekleştirdiğini, 2011'in ilk yarısında ise 25 adet fon işlemi yapıldığını bildirdi. (AA)
Dünya piyasalarında son zamanlarda yaşanan dalgalanmalara da işaret eden Özdemir, ''Son günlerde piyasalarda yaşanan krizin ve krizin etkilerinin Türkiye'ye ve özel sermaye fonu yatırımlarına hiçbir şekilde olumsuz bir etki yaratmayacağını düşünüyoruz. TL, son aylarda değer yitirdi. İMKB'de belli düşüşler var. Belirsizlikler yaşanıyor. Bunlar gerçek... Fakat şöyle bir gerçek daha var; bunlar uzun vadeli potansiyeli olan şirketlere yatırım yapıyorlar. Satın aldıklarıyla satış işlemi arasında yaklaşık 4-5 yıl geçer'' şeklinde konuştu.
Türk şirketlerinin ve TL'de son aylarda meydana gelen değer kaybının özel sermaye fonlarının karşısına satın alma fırsatı olarak da çıkabileceğine dikkati çeken Özdemir, ''Neden? Çünkü Türk şirketleri kısa vadeli karlılıkta belki bazı sorunlar yaşayacaklar. Şirket değerleri bir derece aşağı inebilir. Şirket değerlerinin nispeten düşmesi satın almalarda fonlar için bir fırsata dönüşebilir'' dedi.
 
-''Tekstil perakende yılı olacak gibi görünüyor''-
 
Bu yılın kalan 3 ayında hastanecilik, ilaç, eğitim ve perakende sektörlerinde bazı işlemlerin sonuçlanabileceğini, yılın genelinde toplam 1,5 milyar dolar civarında bir hacme ulaşılabileceğini anlatan Özdemir, 2012'de 2011'den daha kötü bir yıl beklemediklerini, dolayısıyla 2 milyar dolara yaklaşan bir işlem hacmine ulaşılmasını öngördüklerini söyledi.
Şu anda gıda ve tekstil perakende şirketleriyle ilgili görüşmelerin sürdüğünü, bunların arasında A-101, Koton, YKM bulunduğunu, Kiler'in konuşulduğunu ifade eden Özdemir, işlemin nasıl sonuçlanacağına bağlı olarak rakamların da değişebileceğini belirtti.
Demet Özdemir, ''Önümüzdeki dönem tekstil perakende yılı olacak gibi görünüyor. Ama sonuçlanmadan yine de belli olmaz. Üzerinde çalışmaya devam ediyorlar'' dedi.
2011 yılında Türkiye'den önemli miktarda özel sermaye fonu çıkışı beklediklerinin altını çizen Özdemir, ''Bu sene neleri bekliyoruz? Abraaj özel sermaye fonunun Acıbadem'den çıkmasını bekliyoruz. Bir süredir üzerinde çalışılıyor. Medical Park'ta Carlyle yatırım fonunun hissedarlığı var. Bunu bekliyoruz. Abraaj'ın öncelikli olacağını düşünüyoruz. Medical'deki işlemi 2012'nin ilk yarısında da görebiliriz'' diye konuştu.