Meclis'te bir basın toplantısı düzenleyerek partisinin terörle mücadele konusundaki önerilerini sıralayan Vural, "Gaziantep'de liderler nasıl aynı safta durduysa, söylemlerin ve tavırların da birleşmesi gerektiğini düşünüyoruz." dedi. "30 yıldır terörle mücadele ediyoruz, bitmiyor." söyleminden de vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Vural, hükümeti eleştirdi.

Açıklamasının başında saldırıları yapanların amaçlarına hiçbir zaman ulaşamayacağını vurgulayan Oktay Vural, "Milletimize bu acıları yaşatanlara bu acıları yaşatanlara destek verenlere bu acılardan siyasi çözüm üretenlere sesleniyorum: Sizler milet vicdanında mahkum oldunuz." ifadelerini kullandı.

Terörle mücadeleye katkı sağlayabilecek süreçte MHP olarak milli duruşu desteklediklerini belirten Vural, "Bu süreçlerle ilgili sorumluluk sahibi olanları hukuki ve siyasi bakımdan elbette gelecek dönemlerde hesap vereceği günler açıktır; ama şu veya bu sebeple bu safhaya gelindi. Türkiye üzerinde hesabı olanların, hesap hayalleri görenlerin bu hayalleri gerçekleştirmek için saldırıları hızlandığı bu günlerde siyasi partiler olarak hep birlikte milli bir duruş sergilemek gerekiyor." diye konuştu.

Bir muhalefet partisi olarak sorunun çözümüne yönelik bir öncelik alınması gerektiğini düşündüklerini aktaran Oktay Vural, AK Parti'nin sorumluluğun gereğini yapmaktan başka işi bulunmadığını savundu. Vural, MHP olarak da AK Parti'nin bu konuda atacağı adımları destekleyeceklerini ifade ettiklerini hatırlattı.

"AK PARTİ'NİN TERÖRLE MÜCADELEDE BAŞARILI OLMASI EKSENLİ BİR POLİTİKA İZLİYORUZ"

Vural, "Anlayışımız ve beklentimiz, AK Parti'nin terör karşısında, acziyet karşısında erimesi; bundan siyasal bir sonuç çıkartılması değildir. Biz önce Türkiye diyoruz. Önceliğimizin Türkiye olduğundan böyle bir mücadelede AK Parti'nin başarısız olması değil başarılı olması eksenli bir politika takip ediyoruz. Bugün önceliği Türkiye olan bir politikayla, özellikle meclisteki 3 büyük siyasi parti bu anlayış çerçevesinde bir söylem birliği oluşturmalıdır, bir milli duruş oluşturmalıdır." şeklinde konuştu.

Terör örgütü PKK'ya siyasi, hukuki ve uluslararası meşruiyet kazandıracak süreçlerle ilgili iktidar ve muhalefet partilerine sorumluluk düştüğüne dikkat çeken Oktay Vural, AK Parti ve CHP'ye şu çağrıda bulundu: "Bir söylem birliği olmalıdır, terörle mücadele konusunda söylem birliğine girilmelidir. Bu safhada tüm partiler sorunun terör sorunu olduğunu, demokrasimizin terör tarafından teslim alınamayacağını vurgulamalıdır. Eline silah alanlara siyasi meşruiyet kazandıracak nitelendirmelerden kaçınmalı, bu konuda partiler söylem birliği yapmalıdır."

Sorunun bir terör sorunu olduğunun altını çizen Vural, "Ekonomik ve siyasi meşruiyet kazandırma gayretlerinden vazgeçilmelidir. Terörün siyasi meşruiyeti yoktur." ifadelerini kullandı.

"TERÖR 30 YILDIR BİTMEDİ SÖYLEMİNDEN VAZGEÇİNİZ"

Oktay Vural, partisinin ikinci önerisini ise şöyle dile getirdi: "AK Parti ve CHP'ye çağrımız; 'terörle 30 yıldır mücadele ediyoruz bitmedi' söyleminden vazgeçiniz. Terör 2002'de bitmiştir. '30 yıldır çözülemeyen' diyerek milletimizi umutsuzluğa sevk etmemelidir. 2002 yılında kazanılmış bir terörle mücadele vardır. Türkiye terörle mücadelesini kazanmıştır, kazanacak gücü vardır. Bu tür söylemlerden partiler uzaklaşmalıdır."

Bir diğer önerilerinin ise partilerin terör sorununu Kürt sorunu ile ilişkilendirmekten vazgeçmeleri olarak açıklayan Oktay Vural, "Böyle bir ilişkilendirme terör örgütüne halk desteği sağlamak demektir, terör örgütüne can suyu vermek demektir." diye ekledi.

MHP milletvekili "PKK'nın Kürt kökenli vatandaşlarla ilişkilendirilmesi kesinlikle reddedilmelidir, bu söylem terk edilmelidir. PKK bölücü bir terör örgütüdür ve Kürtlerin temsilcisi değildir. Bu bütün siyasi partiler tarafından yüzlerine vurulmadır. PKK'nın etnik kimlik üzerinden ayrıştırmayı, bölünmeyi hedeflediği göz önüne alarak bu isimlendirmelerden vazgeçilmelidir." şeklinde konuştu.

Vural, "Madem terör örgütünün amacı milli kimliği ayrıştırmaktır, gelin hep beraber milli kimliğe sahip çıkalım. Madem hedefi etnik kimliklere göre güç paylaşımıdır, egemenliğin bölünmeyeceğine dair bir söylem oluşturalım." diye konuştu.

"MÜZAKERECİLER GERİ ÇEKİLMELİ"

Bu süreç içerisinde terör örgütüne amaçlarıyla ilgili meşruiyet kazandıracak süreçlerden de uzak durulması gerektiğini belirten Oktay Vural, "Müzakereci görüş sahibi sözcüler geri plana çekilmelidir." dedi. Vural, basın toplantısının sonunda ise hangi isimleri kastettiğini sorulması üzerine ise Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın ismini anarken, AK Parti sözcüsü Hüseyin Çelik'in "Üç beş Mehmet öldü diye.." şeklindeki açıklamasını hatırlattı.

Bir diğer öneri olarak hükümetin elindeki tüm hukuki araçların gözden geçirmesi ve kullanılması gerektiğini ifade eden Oktay Vural, anayasa tarafından Milli Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu'na verilmiş görevler olduğunu, sınır ötesi operasyon için Meclis'in verdiği yetkiler bulunduğunu belirtti. "Bölge PKK'nın olağanüstü haline terk edilmemelidir." diyen Vural, burada hukuki gücü kullanacak tek meşru gücün de emniyet güçleri olduğunu ifade etti.

Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: "Terör örgütünün silah ve mühimmatını yerleşim merkezlerinde sakladığı ve halkı kalkan olarak kullanmak istediği gayet açıktır. Bu imkan daraltılmalıdır. Kararlı bir şekilde bu silahlardan arındıracak etkili tedbirler kullanılmalıdır."

"SALDIRILARI ESED'LE İLİŞKİLENDİRMEK PKK'NIN EYLEMLERİNİ AKLAMAKTIR"

PKK'nın son saldırılarının Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'le ilişkilendirilmesini de eleştiren Oktay Vural, "PKK'nın son saldırılarını Esed'le ilişkilendirerek bir sonuç çıkarmak isteyenler bilmelidirler ki bu PKK'nın eylemlerini aklamaktır." dedi.

"İRAN'LA GÖRÜŞMELERE BAŞLANMALI, PROAKTİF MÜCADELE BENİMSENMELİ"

Oktay Vural, ayrıca İran'la terörle mücadele konusunda görüşmelere devam edilmesi çağrısında bulundu.

Oktay'ın bir diğer önerisi ise terörle mücadelede önleyici, proaktif bir mücadele yapılması oldu. Vural, "Saldıracaklar, öleceğiz, operasyon yapacağız. Yok öyle! Devlet görecek, engelleyecek. Devlet budur. Proaktif mücadele taktik olarak benimsenmelidir. Ayrıca terör örgütünün yöneticileri etkisiz hale getirilmeli, yönetici kadrosu tasfiye edilmelidir." ifadelerini kullandı.