Babajim Stüdyosu'nun düzenlediği '1. Be The Band' yarışmasında ikinciliği elde eden Vera, 'Karanlık Dokunmasın' isimli ilk albümüyle karşınızda...

‘Bahar şenliği’ müdavimlerinin yakından takip ettiği pop-rock grubu Vera’nın albümü çıktı. Vokalde Arel Koray Nalbant, klavyede Onur Gülen, davulda Canberk Karademir, basgitarda Dünyacan Yılmaz ve gitarda Mustafa Şarbak’tan oluşan ekibin üyeleriyle bir araya geldik, hikâyelerini birinci ağızdan dinledik.

Nasıl bir araya geldiniz?

Mustafa Şarbak: Vera, 2004 yılında Denizli’de bir lise grubu olarak doğdu. Zaman geçtikçe yeni katılımlar oldu, Dünyacan ile Canberk geldi aramıza. En sonunda İstanbul ’a geçiş aşaması yaşadık ve Onur’un katılımıyla da kadromuz tamamlandı.

Arel Koray Nalbant: Aslında hepimizin arasında acayip bir organik bağ var. Çocukluk arkadaşıyız, ailelerimiz de tanışıyor. Lise grubu kuralım fikri yerleştikten sonra kendi bestelerimizi kaydetmeye başladık. Kurulduktan sekiz ay sonra, o çocukluk heyecanıyla ilk demo’muzu kaydettik. Çok geçmeden de ikincisini piyasaya çıkardık.

Hayatımıza İstanbul ’da devam etmeye başlayınca iş biraz ciddiye bindi. Okula gidiyorduk ama aklımız hep müzikteydi. Bir arada bir şeyler ortaya çıkarmaktan keyif alıyorduk.

Kariyerinizde dönüm noktanız ne oldu?

Dünyacan Yılmaz: En büyük dönüm noktası Babajim’ın geçen sene düzenlediği ‘Be The Bands’ yarışması oldu. Yarışmaya katılan 240’dan fazla yakın grubu eledik. Mülakatların ardından finallere çıktık, finalde de ikinci olduk.

Arel Koray Nalbant: Bizim aslında yarışmalara inancımız pek kalmamıştı, daha önce başka tecrübelerimiz de olmuştu çünkü. ‘Be The Bands’ ise her aşamasıyla profesyonel bir prodüksiyondu. İkinci olmamıza rağmen ekiple beraber çalışınca bugüne kadar geldik.

Kimi dinleyen Vera’yı çok sever?

Arel Koray Nalbant: Kendi müziğimizi yaparken ‘şunu dinleyen bizi sevsin’ diye yapmıyoruz ama objektif olarak baktığımızda yurtdışında bizim müziğimize yakın örnekler The Killers olabilir. Maroon 5’ın yer yer rock şarkıları ön plana çıkabilir. Türkiye ’den Mor ve Ötesi’ne benzetenler de var. Kısaca alternatif rock dinleyicilerine hitap ediyoruz, ne çok sert ne de çok yumuşak.

Piyasaya yeni çıkan gruplar cover’lara daha sık ağırlık veriyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Dünyacan Yılmaz: Albüm de cover yok, onu da konserlerde yapıyoruz. Seyirci için değil, keyif aldığımız için çalıyoruz. Ama cover yapanlara karşı herhangi bir garezimiz yok.

Canberk Karademir: Kendi bestelerimiz var, en başında kurulduğumuzdan beri onları çalıyoruz.
Arel Koray Nalbant: Genelde tam tersi olur. İnsanlar beste yaparken zorlanır. Biz cover yaparken daha çok zorlanıyoruz.

Albümünüze gelelim. Sanırım en çok dinlenen şarkınız Kürk Mantolu Madonna …

Arel Koray Nalbant: 2007’de, Sabahattin Ali’nin yazdığı ‘Kürk Mantolu Madonna ’ romanını okumuştum. O kitap fazlaca etkilemişti beni ve hemen söz yazıverdim. Hikâyede geçen romantizmin ve melankolinin Türk filmi havası taşıması çokça etkiledi beni. Tam bir Yeşilçam hikâyesi yani.

Dünyacan Yılmaz: Bugüne kadar şarkının melodisinde ve sözlerinde değişiklikler olmadı ama ritm anlamında birazcık oynamalar oldu. En son haline oturması biraz zaman aldı.
Arel Koray Nalbant: Şarkıyı böylesine bir kitaba yazmışız, hakkını vermek de uzun sürsün bir zahmet.

2004’te kurulan Vera, albüm çıkarmak için neden sekiz yıl bekledi?

Dünyacan Yılmaz: Bu grup kurulduğunda albüm ‘elbet bir zaman çıkacak’ diye bekliyorduk. Ama insanlarda o mükemmel anı bekleme duygusu vardır ya, biz onun için hiç acele etmedik. Çünkü o mükemmel zaman gelecekti.

Arel Koray Nalbant: Bu albümü tam kendimizi hazır hissettiğimiz zaman diliminde yaptık. Okul bitiyordu, üniversite koşuşturmasının son demlerini yaşıyorduk. Hala öğrenciyken ilk albümümüzü yayımlamalıyız düşüncesi kafamızda dolanıyorduk ki, bu anlattıklarımız bir bir gerçekleşti.

İstanbul müzik hayatınızı nasıl etkiledi?

Arel Koray Nalbant: Vera İstanbul ’dan fazlaca etkilenmiş bir grup, biz bu kentte Vera olduk. Albümdeki şarkılarımızın çoğu da bu kentte yaşadıklarımızı anlatıyor. Mustafa, İstanbul ’dan vazgeçip Denizli’ye dönmek, bir dağ evinde kedileriyle yaşamak istediğini söylerdi hep. Ama direndik, yolumuza devam ettik. Sonunda buranın bağımlısı haline geldik.

Bu albümü dinleyen kişin aklına ne kazınır, ne kazınmasını istersiniz?

Arel Koray Nalbant: Her şeyden önce iyi ve kaliteli müzik yaptığımızı hissetmelerini isteriz. Onun dışında bu albümde herkesin kendine bir pay bulabileceği bir şey olmasını düşlüyoruz. Üniversite öğrencilerinin sıkıntıları, mutlulukları kısaca günlük hayatta yaşadıkları bizim anlattıklarımızla çok benzeşiyor. Dinleyicimizler de zaten onlardan oluşuyor.

Canberk Karademir: Mesela ‘İnan Bana’ tam manasıyla bir aşk şarkısı. İşte bu parçada o bahsettiğimiz sıkıntılara yenilmemiz söz konusu.

Nâzım’dan esinlendik

Onur Gülen: Grubun adı Nâzım Hikmet ’in eşi Vera Tulyakova’dan geliyor. Kendisinden ona ithafen yazdığı iki şiir var: ‘Saman Sarısı’ ve Vera’ya. Bu iki şiir aklımızdaydı hep, isim belirlerken de Nâzım Hikmet ’in varlığından esinlenerek böyle bir karar aldık.