Vali Yavuz Selim Köşger’in 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günündeki açıklamasından birinci amaç kanımca sadece Marmara’dan Hatay’a kadar olan iller içinde gelirde Aydın’ın sonuncu olması değildi.

Aydın’da varlığını sürdüren statükonun devamından yana çevrelerin hoşuna gitmeyecek o konuşmada önemli konulara da yer verdi Vali Yavuz Selim Köşger…

Dedi ki:

“Jeotermal hiçbir ürüne en ufak bir zarar vermiyor. Aktif, pasif ölçümler sürekli yapılıyor bakanlık tarafından.

Bu gün Sayın Belediye Başkanı da açıklamış. O da yaptırıyormuş ölçüm. Yapsın, açıklasın, sonuçları göreceğiz.

Türkiye’de AB standartlarını aşan herhangi havaya gaz salınımı yoktur. En ufak bir zarar versin, biz karşısındayız.

Ben Aydın’ın incirini, çileğini, enginarını yiyorum. Hediye gönderiyorum.”

***

Jeotermal kaynaklı olduğu iddia edilen “çürük yumurta kokusu” hakkında da:

“Cafcaflı otogarın arkasında ilkel, prefabrik bir arıtma tesisi var. Jeotermalden zannettiğiniz kokunun bir kısmı oradan geliyor.

Oradan insan atığını, dışkısını çökeltip,15 günde çökeltilen iğrenç atığı katı atık bertaraf (tesislerine) götürüyorsunuz.

Buna halen çözüm bulmuyorsunuz. Şu bahane, bu bahane, kardeşim bahane yok, iş yapacaksınız.”

***

Jeotermalin kanser ölümlerini artırdığı hakkında da:

“2018 yılında kanserden ölüm oranı yüzde 16,8. Türkiye ortalaması yüzde 19,7. Aydın’da kanserden ölüm oranı Türkiye ortalamasının 3 puan daha gerisinde” dedi.

Vali Bey’in konuşmasındaki ikinci amaç da benim okumama göre açıkladığı ve tartışılmasını istediği bu konularda basının hem desteği hem de katkısıdır.

Çünkü varlık içinde yüzen Aydın’ın çöküşüne Vali Yavuz Selim Köşger’in vicdanı elvermedi.

Bırakın başkalarını yerel muhalefet Cumhur İttifakı cephesinden bu görüşleri bu güne kadar dile getirene şahit olan var mı?

O bakımdan Vali Bey’in bu sözlerini ben bir demeçten daha ileri Aydın’da egemen statükoya meydan okuma, kifayetsiz muhterislerin saltanatına son verme olarak algıladım.

Vali Yavuz Selim Köşger’in bu çıkışı bizlerde Aydın’da geçerli “böyle gelmiş, böyle gider” anlayışının sonlanacağı, bir şeylerin değişeceği ümidine yol açmıştır.

Umarız jeotermalin sağlık ve çevreye olan etkileri bu açıklamayla resmi veriler ışığında tartışmaya açılır.

Bilindiği üzere bu güne kadarki tartışmalar çevre örgütlerinin ürettiği ya da topladığı tek taraflı veriler üzerinden yapılıyordu.

Umulur ki, tartışmalar hem devletin hem de ister büyük ister ilçe olsun belediye örgütlerinin jeotermal gibi çevreyle ilgili sorumluluklarının bir düzene girmesine yol açar.

Çünkü o konuda vatandaşın aklı bir hayli karışık.

Nedeni de:

BİR: “Çürük yumurta” şeklinde kendini belli eden kükürt dioksit kokusu hakkındaki devletin resmi açıklaması Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından her keresinde  “Zindan Deresi Çöplüğü” yangınına bağlandı.

Açıklama kimseyi tatmin etmemesi yanında son derece komik de bulundu.

İKİ: Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yapılan hidrojen sülfürle ilgili ölçüm ve değerlendirmelerde pis kokunun az da olsa “prefabrik arıtma tesisinden” kaynaklı olabileceği sürekli göz ardı edildi.

ÜÇ: Belediyeler jeotermal konusunda genelde manipülatif, çelişkili bir tavır içinde oldular. 

Aydınpost’un hukukçu ve aynı zamanda sıkı çevreci yazarı Akın Yakan’a, BŞB Başkanı Özlem Çerçioğlu alınacak iki seyyar ölçüm istasyonu marifetiyle çevresel değerlerin aralıksız 7/24 saat ölçüleceğini sonuçların da kamuoyuyla paylaşılacağı sözünü vermişti.(07,03.2016)

Ardı gelmeyince Akın Yakan yazdığı bazı yazılarda Özlem Çerçioğlu’na yasal yükümlüğünü hatırlattıkları oldu.

Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak” (6360/7-i)

Ama Özlem Çerçioğlu konuyla ilgili açıklamalarında sonuç açıklamada yetkisinin olmadığını iddia etti.(29.04.2019)

Bu arada Efeler Belediye Başkanı Fatih Atay’ın da hava ölçüm cihazıyla ilgili bir söylemi oldu.

“Devletten beklentimiz hava kalitesi ölçümlerini yapmasıydı.

Ama bir türlü yapmıyorlar.

Bizim aldığımız hidrojen ölçüm cihazımız geldi.

Yakında hava ölçünlerini yapıp belediyemizin sitesinde her gün ilan edeceğiz,”dedi.(03.12.2019)

Sonrasında da Özlem Çerçioğlu’ndan “ölçüm sonuçları normal değerlerin çok üzerinde” açıklaması geldi.(14.12.2019)

Sonuç açıklamaya yetkim yok diyen Özlem Çerçioğlu yine fikir değiştirdi.

Ve jeotermal santrallere filtre takmaları için iki aylık süre tanıdığını ilan etti “şayet takmazlarsa ölçüm sonuçlarını kamuoyuna açıklayacağım” dedi.(10.01.2020)

Santrallere yönelik bir gözdağı olduğu kadar devlete de aba altından sopa gösterme şeklinde yorumlanmaya müsait bu açıklamaya Vali Yavuz Selim Köşger bir meydan okumayla yanıt verdi.

“Açıklasın, sonuçları göreceğiz. Türkiye’de AB standartlarını aşan herhangi bir gaz salınımı yoktur.

En ufak bir zarar versin biz karşısındayız.”

Bundan sonra tartışmanın devam edip etmeyeceğini ederse ne şekilde süreceğini kestirmek güç.

Ancak Aydın halkının beklentisi konunun doğru zeminde, işin uzmanları tarafından tartışılması, bilgi kirliliğinin giderilmesiyle gerçek ne ise ortaya çıkarılmasıdır.

En kötü sonuç da kişilerin seçmen gözünde eksilen kredilerini tamamlamak için konu üzerinden siyaset üretilmesidir.