Abant toplantılarındaki açıklamalarıyla dikkat çeken Bolu Valisi Akpınar, demokratikleşme konusundaki görüşlerini kişisel web sitesinde açıklıyor. Akpınar, son makalesinde “MGK kaldırılsın, Genelkurmay Savunma Bakanlığı"na bağlansın, Askeri Yargıtay kapatılsın, Anayasa Mahkemesi üyelerini Meclis seçsin” dedi.

Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar, kendi adına kurduğu web sitesinde çeşitli konulardaki kişisel düşüncelerini açıklıyor. Sitede bir Abant manzarasının altında “Jakoben bürokrasinin paşa gönlünden koptuğu kadar değil, sonuna kadar demokrasi” cümlesi yer alıyor. Akpınar"ın yazıları demokratikleşme tartışmaları üzerine yer alıyor ve sitede genellikle "liberal" olarak tanınan yazarlardan alıntı yapılıyor.

Vali Akpınar"ın "Darbecilerin Yargılanması Yeter mi?" başlıklı makalesi ise ilginç önerilerle dolu. Akpınar makalesinde şu görüşleri savundu:

BAYKAL"A CEVAP: Birkaç gündür darbecilerin yargılanmasını konuşuyoruz. Anayasanın geçici 15. maddesini kaldırarak 12 Eylül suçlularından hayatta kalanları yargılayabilecekmişiz. 12 Eylül 1980 darbesini yapanların, ondan önceki iki darbe ve 28 Şubat rezaletini icra edenlerin ve takip etmekte zorlandığımız, sayısız darbe girişimcilerinin elbette yargılanması gerekir. Peki ama sadece 15. maddeyi kaldırmakla (ki bu madde 12 Eylülcülerle ilgili, diğerlerini bağlamıyor), maksat hâsıl olur mu? Hayır, mümkün değil.

ANAYASA YANLIŞ: Anayasadan başlayarak darbeciliğe zemin hazırlayan tüm hukuki düzenlemeler gözden geçirilip değiştirilmelidir. Mülkiyede bir hocamız; “Bu anayasanın hem lafzı, hem de ruhu bozuk” diyordu. Bazıları da “Bu anayasanın ruhu darbecilikle mülevvestir (kirlenmiştir)” diyordu. Aslında anayasamızın baştan sona sivil bir anlayışla, üyesi olmaya çok yaklaştığımız Avrupa Birliği normlarını da karşılar şekilde tamamen yeniden yazılması gerekir. 15. maddeyi ele almışken, ona kardeş ve rehber olan diğer maddeleri de değiştirmemiz gerekir.

Sırayla gidelim:

- Çoğu hukukçuya göre Başlangıç maddesi metinden tamamen çıkarılmalıdır. Çünkü yuvarlak ve muğlâk ifadelerle nereye çekilirse oraya gidecek hükümler içermektedir. Genelkurmay Başkanlığı 1960 öncesinde ve gerçek demokrasilerde olduğu gibi Savunma Bakanlığı"na bağlanmalıdır.

- Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulu Kararıyla, Kuvvet Komutanları ise Müşterek Kararname ile atanmalı, diğer generallerin atanmasında Savunma Bakanı oluru yeterli olmalıdır.

- Başlı başına bir yazının konusudur, ama Jandarma teşkilatının varlığı gözden geçirilmelidir.

- Milli Güvenlik Kurulu kaldırılmalıdır. Eğer Başbakan veya hükümet, memurlarının görüşüne ihtiyaç duyuyorsa, istediği zaman bu emri yerine getirilir.

- Yargıdaki çift başlılık giderilmeli, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmalıdır. Sadece asker kişilerin askeri disiplin suçlarına bakan birinci derece Disiplin Mahkemeleri tesis edilmelidir.

- Anayasa Mahkemesi üyelerinin en az yarısı TBMM tarafından seçilmelidir. Siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin düzenleme tamamen kaldırılmalıdır. Partileri ancak halk kurar ve halk kapatır.

- Anayasa Mahkemesi"nin Yüce Divan görevi Yargıtay"a devredilmelidir.

- TSK İç Hizmet Kanununun 35. maddesi (Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır.) ya tamamen kaldırılmalı ya da bu maddenin halkın oyu ile iktidara gelmiş olan hükümeti devirmek veya tehdit etmek anlamına gelmeyeceği belirtilmelidir.

Bütün bu düzenlemeleri yaparsak ordumuz zayıflar mı?

Tam tersine günlük siyasi hayatın dışında kalır.

Bazı siyasi görüşlere yakın, bazılarına karşıymış gibi bir görüntüsü olmaz.

Milletimizin tartışmasız ortak paydası olur.

Bu ülkede yaşayan 71.5 milyon insanımızın çok çok azı müstesna, herkes ordumuzun dünyanın en modern ve en güçlü ordusu olmasını arzu eder.

"Yes, we can!" demişti...

Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar, Abant Platformu"nun son toplantısının açılışında yaptığı konuşmayla gündeme gelmişti. Akpınar, “Ülkemiz maalesef demokratik yollarla yapılan bir anayasayla değil de 1960"tan itibaren içselleştirmek zorunda kaldığımız darbelerin ardından oluşturulan antidemokratik anayasalarla yönetilmek durumunda kaldı” demişti.

Konuşmasında ABD Başkanı Barack Obama"nın seçim sloganı olan “Yes, we can”i kullanarak dikkatleri çeken Akpınar, “Askeri güç, yürütmesi ve yargısıyla paralel biçimde örgütlenmiştir ve adeta bağımsızdır. Demokratik hayatımıza tecavüz eden darbecileri yargılayamadık, bu millete reva gördükleri yargısız infazların, işkence ve kötü muamelelerin hesabını soramadık. Ülkemizde halkın iradesini bir türlü içine sindiremeyen kişi ve gruplar, içinde bulunduğumuz bu dönemde bile, hâlâ Baas rejimi ya da bir çeşit Pol Pot rejimi özlemiyle hükümeti devirmeyi, binlerce kişiyi yok etmeyi planlıyorlar” demişti.

İnceleme başlatılmıştı

Bu sözler üzerine üzerine Akpınar hakkında idari inceleme başlatılmış, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, müfettiş görevlendirmişti. Teftiş Kurulu Başkanlığı"nın talebine uygun görüş veren Atalay"ın onayı üzerine, müfettişler Akpınar"ın açıklamalarında suç unsuru olup olmadığını araştırıyor. Akpınar"ın bilgisine başvuracak olan müfettişler, hazırladıkları inceleme raporunu İçişleri Bakanlığı"na sunacak. Müfettişler, Akpınar"ın açıklamalarında suç unsuru bulunması halinde soruşturma izni isteyebilecek.