28 kare fotoğrafta genç sevgililerin mutlulukları gözlerinden okunuyor. Fotoğrafları görenler bu aşkın bir vahşetle sonuçlandığına inanamıyor.

İSTANBUL Etiler"de 3 Mart tarihinde, kesik başı bir gitar çantasının, vücudu ise bir bavulun içinde, çöp konteynerinde bulunan 18 yaşındaki Münevver Karabulut ile katil zanlısı sevgilisi Cem Garipoğlu"nun ilk ve son kez kutladıkları Sevgililer Günü fotoğraflarını HABERTÜRK ele geçirdi. Hilton Oteli"ndeki Sevgililer Günü
eğlencesinde çekilen fotoğraflarda çiftin mutluluğu gözlerinden okunuyor.
Çiftin tam 28 kareden oluşan gülümseme, hep kahkaha var. O gece alkollü olduğu
öğrenilen Cem Garipoğlu"nun bakışları ise biraz daha durgun. Sevgililer Günü için
günlerce hazırlık yapan Münevver"in üzerindeki siyah, şık bir elbise dikkat çekiyor.
Genç kız, o mutlu geceden tam 17 gün sonra, 3 Mart"ta fotoğraflarda gözünün
içine baktığı Cem Garipoğlu tarafından vahşice öldürülüp, cesedi parçalandı.

Çiftin fotoğraflarını çeken, ancak adının açıklanmasını istemeyen fotoğrafçı ise,
HABERTÜRK"e yaptığı açıklamada, “O gecenin en dikkat çekici çiftiydiler. Onları görünce çok şaşırmıştım. Çünkü salonda en genç çift onlardı. Genelde otelde o akşam orta yaşlılar vardı. Hep el ele, diz dizelerdi. O gece Münevver çok neşeliydi” dedi.


“AŞKIM SEN DE BAKSANA”

Genç kızın sürekli fotoğraf çektirmek istediğini ifade eden fotoğrafçı, “Münevver çekilen tüm fotoğrafları tek tek inceliyor, hep daha güzel fotoğraflar olsun istiyordu.
Arkadaşlarımın çektiği fotoğrafları inceledikten sonra bana "Siz de bizim
fotoğraflarımızı çeker misiniz?" diye sordu. Ben de "Tabi" diyerek fotoğraflarını çekmeye başladım. Farklı açılardan, dans ederlerken, kokteylde ve Cem"i öperken pek çok fotoğrafını çektim. Her fotoğraf çektiğimde, Cem"e dönüp, "Aşkım sen de baksana" diyordu” şeklinde konuştu.

“Dans etmekten yoruldular”

Sürpriz tanık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cem o akşam alkollüydü, fotoğraflarla pek
ilgilenmiyordu. Münevver"in fotoğrafla ilgili yaptığı tüm yorumlara karşın herşeye
"Olur" diyordu. Münevver ise o gece içki içmemişti. Onlarca fotoğraf çektik. En
sonunda Münevver, üç adet fotoğrafı beğenerek satın aldı. En çok da kahkaha
attığı o fotoğrafı beğendi.”

YALINAYAK ÇIKTI

“O gece hep dans ettiler, koridorda dolaştılar. Sık sık yanımıza geldiler. Münevver dans etmekten o kadar yorulmuştu ki otelden çıkarken ayakkabılarını dahi çıkarmıştı. İlk bakışta göze çarpan bir çiftti. Zaten Münevver çok güzel ve çok şıktı. O gece oteldeki kutlamadan erken saatte ayrıldılar. Olayı ilk duyduğumda bu kızı bir yerlerden tanıyorum dedim. Sonra onun Sevgililer Günü"nde fotoğrafını çektiğimiz kız olduğunu anladım. Çok üzüldüm.”

GÜNLÜKTE O GECE: “Tek kelimeyle muhteşem bir akşamdı”

Karabulut"un 14 Şubat Sevgililer Günü"ne nasıl hazırlandığı ve o geceyi nasıl geçirdiği de, günlüğünde detaylı bir şekilde yazılı. İşte o satırlar...

11 Şubat Çarşamba:

“1"e kadar uyumuşum, okul da yok. Bu arada kararlaştırıldı, Hilton olacak. 14 Şubat için kıyafet baktım. Süpper bir kıyafet gördüm, giydim, denedim. Siyah
mini straplez, bir tarafı siyah tüllü falan. Çok hoş, haute couture gibi duruyor. Cem"e de Cross kalem baktım.”

12 Şubat Perşembe:

“Annemle birlikte bankaya gittik. Oradan Nişantaşı"ndaki o mağazaya, o
elbiseyi almaya gittik. 36 beden, son bir tane kalmış Allah"tan hemen aldık. Sonra annemle Cross kalemlere baktık. Bir tane aldım. Üstüne Cem Garipoğlu
M&C yazacaklar. Siyah önü kapalı topuklu ayakkabı aldım.”

14 Şubat Cumartesi:

“Sabahçıydım dershanede, hemen giyinip çıktım. Bir ders erken çıktım, rehberlikti. Direkt eve geldim. Kuaföre gittim, fön çektirdim. 6.30"a kadar hazırlandım. Hava
yağmurluydu. Taksi çağırdım. Babetlerimle Starbucks"a gittim. Orada buluştuk. Yarım saat bekletmiştim. Cem de, Arda, Ahmetlerle falan oturuyormuş. Topuklularımı takside giydim. HiltonSA"ya gittik. Yanlış gitmişiz, halbuki Hilton İstanbul"daymış bizim rezervasyon. Neyse Hilton"a gittik. Kokteyl vardı. Yaş ortalaması genelde 40"tı. Bizim dışımızdakilerin yüzde 85"i evliydi zaten. Eski
sinema sanatçıları falan vardı. Resim çektirdik. Cem de çok şık olmuştu. Siyah gömlek, siyah ceket, kot ve siyah ayakkabı giymişti. Daha sonra yemeğe geçtik. En öndeki, manzaralı, en güzel masa bizimdi. Canlı müzik vardı, her yer mum ve güllerle doluydu. İlerleyen saatlerde dans ettik. "Sen benim şarkılarımsın", "Söyle
buldun mu aradığın aşkı" tarzı şarkılar çaldı. Buldum:)) Cem"e dedim, "Bizim yaşımızdakiler nereye gidiyor?". "Gece Kulübü falan. Biz ciddi, ağır olduğumuz için burdayız. Bizim ilişkimiz bugün var, yarın yok değil" dedi. Annesi aradı, "Oğlum büyümüş de Hilton"a mı gidiyormuş?" dedi. 24.00"te kalktık. Nişantaşı Retro"ya
geçtik. Enver, Rutkay, Can oradaymış. Oturduk, sohbet ettik, 01.00 gibi eve döndüm. Hırka almış bana. Parfüm, krem falan da verdi. Tek kelimeyle muhteşem bir akşamdı!”

Münevver"in annesine Anneler Günü şiiri

Münevver"in derin acısına göğüs gerebildin Canının yarısı giderken bile metanetini
yitirmedin Gözlerindeki o derin sızıya rağmen ayakta durabildin "Bir gün kızımla buluşacağız" diyerek Mezarının toprağını bile tebessümle öpebildin.
Evladın hakkındaki yaralayıcı haberleri okuduğunda, "Allah"ım bu insanları hidayetine erdir" diye dua edebildin. Bu yok ediciliğe isyan etmeden Yaratan"a sığındın Sevgiyi, hoşgörüyü ve erdemliliği bize SEN öğrettin
Sen var ya Nagihan annem!
Bize verilen büyük bir lütufmuşsun sen...
Çocuklarına dürüst olmanın "erdem" olduğunu,
Teşekkür etmenin "insaniyet" olduğunu
İnsanlara "eşit" davranmayı
Hastalığının en azılı günlerinde bile herkese sevgisini vermeyi...
Dedim ya Nagihan annem,
Bize verilen en büyük lütufmuşsun sen...
Çok isterdin MÜNEVVER"i üniversiteli görmeyi,
Telli duvaklı gelin etmeyi...
Alıp götürdüler ömrünün baharını
Geceleri yok oldun, sabahları dirildin
Soran gözlerle kapıdasın hep...
Her şey geçer, herkes unutulur
AMA BİZ UNUTMAYACAĞIZ SENİ...
Mübarek ellerinden, nur dolu yanaklarından öpüyoruz...
ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN NAGİHAN ANNEM! (habertürk)