Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selim Şeker ve Onkolog Yard. Doç. Dr. Yavuz Dizdar, baz istasyonu ve cep telefonlarının insan sağlığı üzerine etkisiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Şeker, baz istasyonlarının insan sağlığına olumsuz etkilerinin olduğunu belirterek, "Bu çeşitli araştırmalarla ispat edilmiştir. En son ABD yapılan bir araştırmada insan sağlığına zararlı olduğu kesinleşmiştir. Maalesef yalnız insanlar üzerinde değil 21. yüzyılın en büyük sorunu elektromanyetik radyasyonun çevreye verdiği zararlar. Binlerce kuş ortadan kalkmıştır. Kuşlara, ağaçlara zarar vermekte. Elektromanyetik radyasyon insanlara ve doğaya büyük bir zarar vermektedir" dedi.

"SAĞA SOLA, HER TARAFA BAZ İSTASYONU KURULMASI MAKUL MANTIKLI BİR YAKLAŞIM DEĞİL"

Prof. Dr. Şeker, kanserin cep telefonunun kullanıldığı tarafta olma olasılığının çok yüksek olduğunu ifade ederek, "İnsan hücreleri doğduktan sonra sürekli yenileniyor. Kir dediğimiz şey vücuttan ölü hücrelerin atılmasıdır. Yenilenmeyen tek hücreler beyin hücreleridir. Cep telefonunun beyine verdiği zararlar ömür boyunca devam ediyor. Bu yüzden dikkatli kullanmak lazım. Nükleer radyasyonla karıştırıyorlar. Onun enerji seviyesi çok yüksek. Değişik bir etkileşim mekanizması ile insanlar zarar veriyor. Bu uzun vadede az güçlü bir radyasyon kaynağı. Vücudun savunma ve korunma mekanizmasını zayıflatarak kansere yakalanma veya kısırlık, alzheimer, parkinson hastalıklarına yol açabiliyor. Time Dergisi'ne, seçkin dergiler bu zaman zaman konu oluyor" diye konuştu.

5G'YE DİKKAT

Şeker, "Bu basit bir olay değil. Bu önlenemez bir hale gelmeden önce Avrupa'daki bilim adamları, Avrupa Parlamentosu'na 5G'ye geçilmemesi için teklif götürdü. 5G'nin kullandığı frekans mikrodalga fırından daha yüksek. Bu nedenle bu dalgaları gitmesi daha zor oluyor. Cep telefonunda normalde biz ses naklediyoruz. Ama sesin yanında bilgi, televizyon, görüntü nakledildiği zaman her biri için ayrı bir anten gerekiyor. Dolayısıyla yayılan radyasyon artacak. 5G'de her 10-12 binada bir baz istasyonu kurulması gerekir. Yani her yer baz istasyonu olacak. Çünkü o dalgalar çok az gidebiliyor. 2G'nin dalgası 20 kilometre gidebiliyorsa, 5G, 10-12 binadan sonra düşecek. Bir kilometre bile değil menzili. Bu kadar yoğun bir şey doğal dengeye uymuyor. İnsan da biyoektromanyetik bir cihazdır. İnsanın haberleşmesi tamamen biyoelektromanyetik sinyallerle oluyor. Tam etkisi anlaşılmadan 5G'ye hayır diyelim. Bu elektromanyetik kirlilik biyoritmi etkiliyor" ifadelerini kullandı.

"SAĞA SOLA, HER TARAFA BAZ İSTASYONU KURULMASI MAKUL MANTIKLI BİR YAKLAŞIM DEĞİL"

Yard. Doç. Dr. Yavuz Dizdar ise baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik dalgalara dikkat çekerek, "Beyinde bir iyi huylu beyin tümörünün iki katına katladı sonucu çıktı" dedi.

Dizdar, "Fakat o sonuç milyonda birden milyonda ikiye çıkıyor. Rakamsal olarak büyük bir değer içermiyor. Sağa sola, her tarafa baz istasyonu kurulması makul mantıklı bir yaklaşım değil. Firmalar biraz kolaycılığa kaçıyorlar. Buldukları hazır direğe baz istasyonu kurmak istiyorlar. Halbuki Avrupa'nın bu konuda normları var, yüksekte bir yere kurmak zorundasınız. Mevcut olanın, çok yakınında yaşayanların yaşam haklarını göz ardı edecek şekilde yaygınlaştırılması doğru yaklaşım değil. Son on yıl içerisinde bu konuda her halde kaldırılması için verilmiş olan en az beş tane mütalaa vardır. Vatandaş 'ben bunun evimin yatak odasının karşısında istemiyorum' dediği zaman aslında yapacağınız çok fazla bir şey yoktur. Ama beri yandan tüketicilerde cep telefonu kullanıcıları da şunu bilsinler; baz istasyonu sayısı azalırsa eğer, o zaman ellerindeki makinenin kullanım kapasitesi düşecektir. Kullanım kapasitesi düşen makine sinyali şiddetlendirmek zorunda kalıyor. Siz baz istasyonunu azalttığınızda bu sefer cep telefonu daha çok enerji yaymaya başlıyor. Bu daha da tehlikeli" ifadelerini kullandı.