Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nin kaldırılmasının çok riskli bir karar olacağını belirten uzmanlar uyardı: Bu mahkemelerinin gerekliliği üzerindeki tartışmalar, hukuk değil siyaset merkezli sürdürülüyor. Ülkede terör ve organize suçlar sona mı erdi ki, bu mahkemeler gereksiz görülmeye başlandı?

Ergenekon ve Balyoz davası gibi Türkiye’deki derin yapıları deşifre eden Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nin kaldırılmasına ilişkin yasal çalışma yapılmasına uzmanlardan tepki geldi.

Türkiye’deki terör ve organize suçların artması nedeniyle kurulan özel yetkili mahkemelerin bir ihtiyaç olduğunu belirten uzmanlar, “Türkiye’de terör ve organize suçlar sonamı erdi ki bu mahkemeler gereksiz görülmeye başlandı?” sorusunu gündeme getirdi.

Avrupa’da da çeşitli örneklerinin bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar, Türkiye’de bir günde, bazen bir haftada yaşanan terör olaylarının Avrupa ülkelerinde 10 senede meydana gelmediğini vurguladı. Buna rağmen Avrupa ülkelerinde Türkiye’deki özel yetkili mahkemelere benzer mahkemelerin olduğunu kaydeden uzmanlar, Fransa, Almanya, İrlanda, İspanya ve İngiltere gibi ülkelerde terör ve organize suç yargılamalarının diğer suçların yargılandığı mahkemelerden farklı mahkemelerde yapıldığına işaret etti.

AVRUPA’NIN DA İHTİYACI

Türkiye’deki silahlı terör örgütlerinin eleman sayısının bazı Avrupa ülkelerinin ordusundan daha fazla olduğuna vurgu yapan uzmanlar, PKK, Hizbullah ve El Kaide gibi örgütlerin ellerindeki silahların da bu ordulardan daha çok olduğunu da kaydetti.

Avrupa ülkelerinin bile özel yetkili mahkemelere ihtiyaç duyduklarını belirten uzmanlar “Biz niye ihtiyaç duymayalım?” sorusunu yönetti.

Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının polis ve jandarmadaki terör ve narkotikle mücadele birimlerindeki yapılanmayı da altüst edeceğine de belirten uzmanlar, çözümün bu mahkemeleri kapatmak değil, belki bu mahkemelerin iş yükünü düşünerek yargılamaların daha hızlı görülmesi için yeni mahkemelerin kurulması gerektiğini dile getirdi.

Özel yetkili mahkemelerin kapatılmasını en çok terör örgütleri, organize suç örgütleri ve örgütlü uyuşturucu kaçakçılarının istediğine dikkat çeken uzmanlar, “Bu mahkemeler kapatılırsa en çok onlar sevinir” tespitinde bulundu.

Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin gerekliliği üzerine yapılan tartışmaların, genelde teknik hukuk düzeyinde değil siyasi görüşler seviyesinde yapıldığına dikkat çeken uzmanlar, bunun da en büyük sebebinin, son zamanlarda kamuoyunda çok sık gündeme gelen ve Türkiye tarihinde daha önce örneği görülmeyen Ergenekon ve Balyoz davaları gibi her kesimden insanların sanık olarak yargılandığı davaların özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde görülmesi olduğunu kaydetti.

Bu davalarda, medyada yıllarca gazetecilik ve yazarlık yapmış kişilerin, üst rütbeli muvazzaf ve emekli askerlerin, emniyet mensuplarının, üniversite hocalarının, MİT mensuplarının, siyasi parti mensupları ile üst düzey bürokratların ciddi suçlamalar nedeniyle yargılandığını ifade eden uzmanlar, bu açıdan özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin varlığı konusunda yapılan eleştirilerin hukukilikten çok siyasi maksatlarla yapıldığını belirtti.

Konuyla ilgili bir diğer olumsuzluğun ise Türkiye’deki terör ve organize örgütlerin durumu olduğunu belirten uzmanlar, belki de dünyada en çok tür terör örgütünün bir arada bulunduğu tek ülkenin Türkiye olduğunu dile getiriyor.

GÜVENLİK ETKİLENMEZ Mİ?

PKK, Hizbullah, El Kaide, DHKP-C ve TİKKO gibi örgütlerin elindeki silahların çoğu Avrupa ülkesinin ordusunda bile bulunmadığına dikkat çekiyor.

Türkiye’nin mafyalaşmış adi suç örgütleri açısından da çok zengin olduğunu vurgulayan uzmanlar, özellikle büyük kentlerde adli süreçlerin yavaş işlemesi ve yeterince etkin olmaması nedeniyle organize suç örgütlerinin sayısının oldukça fazla olduğunu kaydederek, “Bunların faaliyetlerinin arttırarak devam ettirmesi ülkenin iç barışına ve fertlerin devlete olan güvenini sekteye uğratacağı aşikardır” değerlendirmesini yapıyor.

ÖRGÜTLERİN İŞİNE YARAR

Türkiye’de terör ve organize suçlara karşı 1970’li yıllarda kurulan DGM’ler ile başlayan ve özel yetkili mahkemeler ile devam eden hukuksal bir birikim bulunduğunu kaydeden uzmanlar, bu birikimin sadece hakim ve savcılarda olmayıp polis ve jandarmada da oluştuğunu belirtiyor.

Bu birimlerin yasal mevzuata göre kurulduğunu kaydederek, özel mücadele ve imkanlar kullandıklarına dikkat çeken uzmanlar, “Bu nedenle, CMK’nın 250’nci maddesi ile görevli mahkemelerin kaldırılması halinde, terör ve suç örgütleriyle mücadele eden kolluktaki bu birimlerin de kaldırılması ve tüm mevzuattaki farklılıkların giderilmesi gerekecektir.

Böyle bir değişiklik ise ülkemizin terör ve organize suçlarla mücadeledeki hukuksal birikiminin tamamını bir anda yok etmek anlamına gelecektir. Bu da en çok örgütlerin menfaatine yarayacaktır.” tespitinde bulunuyor.

HAKİM VE SAVCI GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK ZOR

Şu anda özel yetkilimahkemelerde çalışan hakimve savcıların ayrı mekanlarda çalıştığı, lojmanlarında ekstra güvenlik önlemi olduğu gibi bir çoğunun da yakın korumasının bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar, bu suçların yargılamasının diğer mahkemelerde görülmesi halinde bu davalara bakan mahkemelerdeki hakimve savcıların güvenliğinin sağlanması sorununun gündeme geleceğini vurguluyor.

ÜYELERİN YETERLİLİĞİ

Bir başka güvenlik sorununun ise dosyalara ilişkin olduğunu belirten uzmanlar, adliyelerdeki iş yoğunluğu nedeniyle zaten pek de güvende olmayan, çoğunlukla mübaşir ve hizmetlinin kontrolünde bulunan dosyaların, terör ya da örgüt dosyası olduğunda “güvenliğinin nasıl sağlanacağı” sorusunun gündeme geleceğine dikkat çekiyor.

Özel yetkili mahkemeler dışındaki ağır ceza mahkemelerinin üye yapısına da değinen uzmanlar, üyelerden birininmesleğe yeni başlamış bir hakimden, diğer üyenin ise çeşitli nedenlerle disiplin cezası almış vemüstakil mahkemede çalıştırılması uygun görülmeyen hakimlerden oluştuğuna işaret etti.

Çoğunlukla iş yükünün mahkeme başkanlarının omuzlarında kaldığını vurgulayan uzmanlar, bu kadar önemli davaların bu yapıdaki mahkemelere emanet edilmesinin sakıncalı olacağını kaydetti.

Şu anda sadece İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Malatya, Diyarbakır, Erzurum ve Van’ da bulunan özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırıldığında bu suçlara suçun işlendiği yerlerdeki mahkemelerde bakılacağını ifade eden uzmanlar, bu konuda Hakkari örneğini veriyor.

Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nde büyük bir PKK davasının görülebileceğini belirten uzmanlar, “Bu tür yerlerdeki mahkeme başkanları genellikle henüz meslekte 10 yılını bile doldurmamış ve ilk kez reis olan kişilerden oluşuyor. Mahkeme üyeleri de yukarıda belirtilen niteliklere sahip olacaktır.” diyerek uygulamanın sakıncalarına dikkat çekiyor.

Bölgesel yapılanma çok önemli

Özel yetkili mahkemelerin her ilde değil de belli yerlerde bulunduğuna işaret eden uzmanlar, bu durumun genellikle faaliyetlerini geniş bir coğrafyaya yayan örgütlerin eylemlerini belli bir yerde yargılama açısından avantaj oluşturduğunu kaydediyor. Böylece aynı anda bir çok ilde faaliyet gösteren örgütlerin faaliyetlerinin boyutlarının daha net görülmesine imkan sağlanıyor.

YARGILAMA YERİ

Uzmanlar aksi halde bumahkemelerin bulunmaması halinde suç nerede işlenirse yargılamanın orada yapılmasının gündeme geleceğine işaret ederek, örgütün eylemlerinin tamamına vakıf olmasının engelleneceğine dikkat çekiyor.

AVRUPA'NIN ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERİ

İhtisas mahkemesi olarak kurulan özel yetkili ağır cezamahkemelerinin yalnız Türkiye’de değil birçok Avrupa ülkesinin ceza hukukunda da yer aldığını ifade eden uzmanlar, özellikle terör ve örgütlü suçların giderek artması, bu suçlarla ilgili mahkemelerini zorunlu kıldığına işaret ediyor.

Fransa’da devlet güvenlikmahkemelerinin kaldırıldığını belirten uzmanlar, bunun yerine devletin güvenliğine ilişkin suçları yargılamakla görevli mahkemelerin yeniden oluşturulduğuna dikkat çekiyor.

Terör, baskı veya tehdit vasıtası kılınarak mevcut düzeni bozmak amacıyla ferdi veya toplu işlenen suçları soruşturma yetkisinin Paris Savcısı’na verildiğini belirten uzmanlar, yargılamanın da Paris Ceza Mahkemesi’nde yapıldığını kaydederek, terör eylemlerinde yargılamanınmerkezileşmeye ve uzmanlaşmaya gidildiği bilgisini veriyor.

VATANSEVERLER YASASI

Alman hukukunda da terör örgütleri açısından özel düzenlemeye gidildiğini ifade eden uzmanlar, Alman Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin ilk derece mahkemesi olarak terör suçlarına bakmakla görevlendirildiğine değiniyor.

Aynı suçlara yönelik İspanya’da Audencia National’a, İrlanda’da DGM’ye, İngiltere’de Crown Cort’a yetki verildiğini belirten uzmanlar, ABD’de ise 2001 yılında çıkan Vatanseverler Yasası’ndan sonra DGMkurma temayülüne girildiğine işaret ediyor.

AİHM NASIL DEĞERLENDİRİYOR?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi açısından özel yetkili mahkemeleri değerlendiren uzmanlar, AİHM’in bir mahkemenin bağımsız ve tarafsızlığını, özel koşulları içinde değerlendirdiği bilgisini veriyor. Bu yapılırken hakimlerin atama şekillerine, teminatlarına, dışarıya karşı bağımsız ve tarafsız bir görüntü verip vermedikleri gibi kriterleri mercek altına aldığına dikkat çekiliyor.

DGM’lerle ilgili birçok karara imza atan AİHM’in bu davalarda DGM’leri otomatik olarak yani sırf terör suçlarına bakmakla görevlendirilen mahkemeler olarak kurulmuş olmasını yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına aykırı görmediğine işaret eden uzmanlar, “AİHM, bu mahkemelerde sadece askeri bir hakim bulunmasını sanıklarda haklı bir korku oluşturacağı gerekçesiyle adil yargılanma hakkına aykırı bulmuştur.

Hatta bir davada, yasa değişikliği ile askeri hakimlerin yerine sivil mahkemelerin atandığı bir olayda adil yargılanma hakkının ihlal edilmediği sonucuna varmıştır” bilgisini veriyor.

ÇOCUĞA VAR TERÖRİSTE YOK

Demokratik ülkelerdeki mahkemelerde ihtisaslaşmanın yaygın olduğunu kaydeden uzmanlar, bu bağlamda organize suçlarla ve terör suçlarına bakmakla görevli ihtisas mahkemeleri bulunduğunu belirtiyor.

Hukuk sisteminde birçok alanda ihtisaslaşmaya gidildiğine değinen uzmanlar, özel hukuk alanında aile, tüketici, fikri ve sınai haklar mahkemeleri; ceza hukukunda ise çocuk, basın, kaçakçılık gibi suçlara belli mahkemelerin baktığına işaret ediyor.

Terör ve organize suç örgütü yargılamalarının çok basit bir yargılama şekli olmadığını belirten uzmanlar ihtisas mahkemeleri olan CMK’nın 250’nci maddesi ile kurulmuş özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının doğru olmayacağına dikkat çekiyor.

Bu mahkemelerde yargılama yapılan davaların çok sanıklı ve yargılamaları diğer dava türlerine göre uzun süren, karmaşık ve yasalarda öngörülen cezaları da çok ağır olan dava türleri olduğunu kaydeden uzmanlar, ihtisas mahkemesi mahiyetindeki bu mahkemelerde bile yargılaması yıllar süren davaların diğer mahkemelerde görülmeye başlanması halinde yargı sürecinin çok daha fazla uzamasının kaçınılmaz olduğuna vurgu yapıyor.

BUGÜN GAZETESİ