Yaklaşık 2 yıldır tedavi gören ve dün hayatını kaybeden Boran için Erenköy Galippaşa Camisi'nde tören düzenlendi.
Boran'ın naaşı, burada öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından, bir süre omuzlar üstünde taşındı. Boran'ın cenazesi, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.
SEVENLERİ YANINDAYDI
Cenaze namazına, Orhan Boran'ın eşi Güler Boran, oğlu Burak Boran, kızı Arzu Boran'ın yanı sıra Erkan Yolaç, Sezen Cumhur Önal, Halit Kıvanç, Saba Tümer, Erol Evgin, Lale Belkıs, Behzat Uygur, CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ile sevenleri katıldı.
Sunucu Erkan Yolaç, basın mensuplarının soruları üzerine, Orhan Boran'ın büyük bir usta olduğunu belirterek, ''Ben bu işe başladığım zaman, 55 sene önce, '100 sene geçse bir Orhan Boran gelmez' demiştim. Şu anda da aynı şeyi tekrar ediyorum. Gene 100 sene içerisinde bir Orhan Boran gelmez. Dünya çapında bir sanatçıyı kaybettik, hepimizin başı sağ olsun'' dedi.

Sunucu Halit Kıvanç da ''Orhan Boran Türkiye'de isim yapacağı sırada Londra'ya gitti. BBC'de program yaptı ve o kadar iyi bir izlenim bıraktı ki o döndükten sonra BBC'den bana teklif geldi, ben de gittim. İngiltere'ye gittiğim zaman bana Orhan'ın esprilerini İngilizler İngilizce anlatırlardı'' diye konuştu.
NE YAZIK Kİ HİÇBİR SANATÇIMIZA SAHİP ÇIKAMADIK
Manken, oyuncu ve şarkıcı Lale Belkıs, Orhan Boran'ın büyük bir duayen olduğunu, kendisinin ilk defilesini de Orhan Boran'ın sunduğunu ifade etti. Belkıs, ''Ne yazık ki hiçbir sanatçımıza sahip çıkamadığımız gibi Orhan Bey'e de sahip çıkamadık'' dedi.
Sunucu Saba Tümer de bir programda Orhan Boran'ın hastalığını bütün Türkiye'ye duyurduklarını belirterek, ''Çok zor bir süreç geçiriyormuş ve hiçbirimizin haberi yokmuş. Tekrardan hatırlandı ve sevenleriyle bir araya geldi. Umarım son günlerini iyi geçirmiştir'' diye konuştu.
Oyuncu ve sunucu Behzat Uygur ise ''Çok değerli ağabeyimiz, ustamız Orhan Boran'ı kaybettik. Aslında sadece Orhan Boran'ı kaybetmedik, bir dönemi de kaybediyoruz. Dileğimiz o ki yeni Orhan Boranlar çok zor olmasına rağmen inşallah yetişir'' şeklinde konuştu.
HAYATI BAŞARILARLA DOLU
Sivas Kongresi'nde Mustafa Kemal'e hitaben yaptığı Manda'ya karşı oluş konuşmasıyla meşhur olan askeri doktor Hikmet Boran'ın oğlu olan Orhan Boran, 1928 yılında İstanbul'da doğdu.

Boran, Edremit Cumhuriyet İlkokulu'nu bitirdikten sonra 1938 yılında yatılı olarak Galatasaray Lisesi'ne girdi. İlk sahne deneyimini Galatasaray Lisesi'nde okurken, İstanbul Şehir Tiyatroları'nda rejisör olan ve okul temsillerini sahneye koyan Necdet Mahfi Ayral tarafından Moliere'in bir oyununda oynamak üzere seçildiğinde yaşadı.
Galatasaray Lisesi'nden 1946 yılında mezun olan Boran, Türkoloji Fakültesi'ne yazıldı. Aynı yıl, Necdet Mahfi Ayral, kendisini Muhsin Ertuğrul ile tanıştırdı. Boran, İstanbul Şehir Tiyatroları'nda işe başladı ve Vasfi Rıza Zobu'nun talebi üzerine, birlikte oyunlar sergilediler.
En çok radyoya ilgi duyan Boran, İstanbul Radyoevi'nin açılmasından itibaren okuduğu Türkoloji Fakültesini 3. sınıftan terk ederek, Ekrem Reşit Rey'in asistanı olarak girdiği memuriyet hayatında, temsil yayınları rejisörlüğü yaptı.
Boran, 1956 yılında BBC'nin açtığı sınavı birincilikle kazanarak Londra'ya gitti.
Dünya Gazetesi'nin Londra muhabirliğini üstlenen Boran, 17 Şubat 1959'da merhum başbakan Adnan Menderes'in de içinde bulunduğu uçağın, Gatwick Havaalanı civarında inişi sırasında düştüğünü dünyaya ilk duyuran muhabir oldu.

İNSAN GİBİ BU HALİMLE ÖLEYİM DEMİŞTİ

Boran, 2002 yılında yakalandığı kolon kanseri sebebiyle iki defa ameliyat geçirdi. ''Hayatımın son yıllarını saçlarım dökülmüş olarak geçirmek istemiyorum. Öleceksem insan gibi bu halimle öleyim. Şu dünyayı sefil halde terk etmek istemiyorum. Hayranlarım beni hep bu halimle hatırlayacak, saçları dökülmüş olarak değil!'' diyerek kemoterapi tedavisini reddetti.
Boran, Beşiktaş Kültür Merkezi'nin (BKM), 10 Haziran 2005'de ''Orhan Boran Show'' adıyla Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu'nda organize ettiği jübilede, 59 yıl emek verdiği meslek hayatına ve 25 yıl uzak kaldığı sahneye veda etmek üzere son kez sahne aldı.
Türkiye'de 1960'lı yıllardan itibaren, gece kulüplerinde ''Ayaküstü Gırgırı'' adıyla ilk stand-up geleneğini başlatan Boran, televizyonun henüz olmadığı radyolu günlerde, mükemmel Türkçesi ile kibar esprileri, unutulmaz pürüzsüz sesi, nezaketi ve beyefendiliğiyle tanındı.