Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ve Milliyet Gazetesi işbirliğiyle ‘Ekonomi ve İnovasyon Zirvesi’ düzenlendi. Zirvede, ekonomi ve güncel gelişmelerin yanı sıra, teknoloji ve inovasyon konuları ele alındı. Farklı başlıkların ele alındığu zirvede konuşmacılar, “Üretim ve güven Türkiye’yi uçurur” mesajını verdi.
Zirvede, ATSO Başkanı Davut Çetin, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mete Belovacıklı, Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Şükrü Andaç, Milliyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Menderes Özel ve Milliyet Gazetesi yazarları Ali Ağaoğlu ile Zeynep Aktaş konuşmacı olarak yer aldı.

Ticarete yasak olmaz

ATSO Başkanı Davut Çetin, ekonominin borsa ve dolardan ibaret olmadığını ifade etti. Dünya ekonomisinin dikkatle izlenmesi gereken bir belirsizlik döneminde olduğuna dikkat çeken Çetin, “Ekonomik ve sosyal adaletsizlik küresel ekonomiyi tehdit ediyor. Ticaret yasakları, yabancı karşıtlığı tarihte çözüm olmamıştır, bugün de olmayacaktır” dedi.




Özel sektör olarak işsizliği, ekonomik ve sosyal sorunları görmezden gelemeyeceklerini belirten Çetin, ahlaklı, insani ve ekolojik dengeyi dikkate alan bir sistem geliştirmek gerektiğini açıkladı. Çetin, “Enerji ve lojistik maliyetlerini düşürecek piyasa düzenlemeleri hızla hayata geçmelidir” diye konuştu.




Antalya 4.0 ekonomiyi büyütecek


ATSO Başkanı Davut Çetin, 16 milyon turist hedefine yaklaştıklarını söyledi. Türkiye ekonomisindeki cari açığın düşürülmesinde Antalya’nın ciddi katkı sağladığını kaydeden Çetin, “Serbest bölgemizde yat sektörünün dışında son dönemlerde yazılım sektörü de gelişiyor. Her sektörde markalaşma ve dijitalleşmede daha yüksek katma değere çıkmalıyız “dedi.

Konaklama vergisinin kabul edilebilir düzeye çekilmesi veya ertelenmesi gerektiğini belirten Çetin şöyle devam etti: “Turizmde arıtma tesisleri, atık toplama ve işleme gibi alanlara da yatırım ihtiyacı var. Eğer konaklama vergisi olacaksa bu verginin yerel yönetimlere aktarılmasını ya da altyapı için kullanılmasını talep ediyoruz. Turizm, tarım, ticareti birlikte ele alan bütüncül destinasyon yönetimi modeline geçmeliyiz.”

Enflasyonla mücadele

Antalya’da turizm ve ticareti beslemek amacıyla kültür-sanat alanlarında yatırımlara öncelik verdiklerini ifade eden Çetin, “Antalya son yıllarda bu alanda önemli ilerleme kaydetti. İnovasyon ve dijitalleşme alanında da farkındalık yaratmak için Antalya 4.0 projesini başlattık. Üyelerimize e-ticaret, danışmanlık hizmetlerimizden sonra bu yıl dijital dönüşüm danışmanlığına da başlıyoruz” diye konuştu.

Antalya’da turizmden sonra gelen sektörün seracılık olduğunu belirten Çetin, “Halde fiyatlar 1.5-2 lira civarında. Üreticiye bir tanzim satış yapmalıyız. Maliyetleri düşürmezsek enflasyonla mücadelede kalıcı bir iyileşme sağlayamayız. Çin’den gelen tren Marmaray’dan geçiyor, 12 günde Avrupa’ya ürün teslim ediyor. Biz hala kara yoluyla rekabet etmeye çalışıyoruz. Antalya olarak da demir yoluna ağırlık vermeliyiz” diye konuştu. Çetin, “Antalya’da 500’ü beş yıldızlı olmak üzere toplam 1300 otel bulunuyor. 300 milyon da geceleme yapılıyor” dedi. Çetin, ATSO’da 46 bin üye olduğunu ve 38 bininin faal bulunduğunu da kaydetti.

Gençler teknolojik üretimde ısrarcı olmalı

Zirvede ‘Güncel Politikada Son Gelişmeler’ konulu bir konuşma yapan Mete Belovacıklı, aslında hikayenin tam da 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla başladığını belirtti. Belovacıklı, o dönemin ardından bütün dünyada neoliberalizm akımının giderek sürece damgasını vurduğunu söyledi. Bütün dünyanın altüst olduğu, değer yargılarının birbirine girdiği, tartışmaların farklı boyutlara çıktığı bir dönemin başlamış olduğunu ifade eden Belovacıklı şöyle konuştu:

Dünya içe kapandı

“Bu süreçte sanki emekten sermayeye, teknolojiden insanlara, herkesin her yerde rahatça dolaşabileceği, sonsuz liberal bir sistemin var olacağının vaaz edildiğinin bir döneme girildiğini görüyoruz. Oysa hayat öyle anlatılanlar gibi gelişmedi. Özellikle üretim, gelişim ve birey açısından çok da tersine giderek biriken, yekpareleşen, giderek kendi içine kapanan, liberallikten ziyade tutuculaşan bir hal görüyoruz.”




“Dün Suriye’de olanların yarın başka bir yerde olmayacağının garantisi yok” diyen Belovacıklı, “Ülkelerdeki gelişmelerde ekonomik siyasal etkilerin yanı sıra geniş psikolojik etkenler de sorumlu. Dünya bundan 30 yıl önce söylendiği gibi artık çok kutuplu değil çok çıkarlı bir dünya” diye konuştu.
Belovacıklı, “Genç kuşakların kendilerine ait bir dünyayı yaratabilmelerinin yolu bireysellik üzerinden teknolojiyi kullanarak üretim yapabilmek ve o konuda ısrarcı olabilmek ile bu ısrarcılığı kendileriyle besleyebilmekten geçiyor” ifadelerini kullandı.

9.2 ton buğday mı, bir iPhone 11 mi?

Zirvenin moderatörü Şükrü Andaç, katma değerin önemine değinerek, “Yıllardır bildiğimiz işleri yapıyoruz. Buğday, soğan, limon üretiyor ve bunları satıp dolar-euro getirmeye çalışıyoruz. Ama gelin görün ki, bir iPhone 11’in Türkiye’de başlangıç fiyatı olan 10 bin 999 TL’ye erişebilmek için 9.2 ton buğday satmak gerekiyor. Sadece bu örnek bile net bir ifadeyle katma değerin önemini gösteriyor. Türkiye’de İSO 500’deki büyük şirketler 10 yıl önce 300 milyar dolar değer üretiyordu, bugün 180 milyar dolar. ABD’li bir şirket Amazon 10 yıl önce 23 milyar dolar iken, bugün 233 milyar dolar” dedi.




Andaç, “Bilinen geleneksel yollardan ziyade Ar-Ge, inovasyon, katma değer için neler yapılması gerektiğini, kuluçka merkezlerinden tutun da inovasyon merkezleri için Antalya’da büyük çaba harcandığını görüyoruz. Umarız bu örnekler sadece Antalya için değil tüm Türkiye için geçerli olur” diye konuştu.

ABD’de 3 ayda bir temettü veriliyor


Yazar Ali Ağaoğlu, küreselleşme ile emek, sermaye, mal ve hizmetin dünyada serbestçe dolaşacağı, genel refahı yukarıya çekeceği ve gelirin herkese yayılacağı vaatlerini hatırlatarak, dünyadaki AVM’lerde işletmelerin yüzde 70’inin uluslararası markalardan oluştuğunu kaydetti. Dünyada 13 trilyon dolar negatif faizli para olduğunu kaydeden Ağaoğlu, “Apple’ın kasasında Türkiye’nin üç katı para var. ABD’de sermaye piyasalarının güçlü olmasının nedeni her üç ayda temettü vermesi ve dünyanın en büyük bono piyasasına sahip olmasıdır” dedi.

Blockchain’in etkisi artacak




Ağaoğlu, ABD’nin kayaç petrolüyle 2020 itibariyle dünyanın en büyük petrol üreticisi ve ihracatçısı olacağını söyledi. Blockchain’in ciddi değişikliklere yol açacağını ifade eden Ağaoğlu, “Merkezi otorite ve sistemlerin değiştiği, herkesin ortak karar verdiği, verilerin bozulamadığı ya da değiştirilemediği bir yapıya doğru gidiyoruz” dedi.

3.500 ton altın yastık altında

Zeynep Aktaş, 31 Aralık 2018 ile 4 Kasım 2019 verileri baz alındığında en fazla değer kazananın altın olduğunu ve yüzde 26’lık değer artışı yaşadığını söyledi. Aktaş, borsada yüzde 10, dolarda yüzde 7, euro’da ise yüzde 5’lik değer artışı olduğunu söyledi. Aktaş, Türkiye’de son 16 yılda 252.2 ton altın üretildiğini, 2 bin 424 ton altın ithal edildiğine dikkat çekti. Aktaş, “Türkiye’de yastık altında 3 bin 500 ton altın olduğu tahmin ediliyor. Yaklaşık 145 milyar dolar, Türkiye’nin GSYH’nin yüzde 18’i” dedi.


Güvenli limana sığınma ihtiyacı

Türk yatırımcısının güven ve istikrar istediğini belirten Aktaş, “Son 10 yılda güvenli limana sığınma ihtiyacı altın ve dolara yatırımın tercih edilmesine neden oldu. Altının 10 yıllık dönemde yüzde 348 getirisi var. Dolar 2018’deki yüzde 30’luk getirisiyle ön plana çıkmaya başladı. Doların değerlenmesi altını da yukarıya çekti” dedi.

İSO 500 şirketlerinde satışlar artarken kârların bu artışı yakalayamadığını söyleyen Aktaş, “Bunun nedeni de dövizdeki artış nedeniyle finansman giderlerinin artması” diye konuştu.




‘Merkez’ beklenti anketine göre, doların 2019 sonunda 6.05, 2020’de 6.35, 2021’de 6.41 olması beklendiğini kaydeden Aktaş, “2020’de faiz ilk yarıda düşük çift haneli devam edecek. Dolarda eğilim yukarı, ivmesi düşük olacak. Şirketlerin finansman giderleri azalacak. Kârlılık artacak, borsaya olumlu yansıyacak. Dengelenme süreci kademeli iyileşmeye dönüşecek” dedi.

Yeni hikayelere ihtiyaç var

Teknoloji, inovasyon ve start-up dünyasıyla ilgili bir sunum gerçekleştiren Menderes Özel, Türkiye’nin Yemeksepeti ve Gittigidiyor gibi yeni hikayeler duymaya ihtiyacı olduğunu söyledi. İsrail’in kendini start-up yani girişim ulusu olarak ifade ettiğini söyleyen Özel, “İsrail dünyanın en büyük teknoloji üretici ve ihracatçılarından biri. Aslında bir start-up tarlası. Yalnızca Tel Aviv’de 1200 yüksek teknoloji şirketi var. Silikon Vadisi’nden sonra dünyanın iki numaralı teknoloji ekosistemini barındırıyor. İsrail yeni bir girişimci vizesi de çıkarmaya hazırlanıyordu, projeleri devlet desteğiyle İsrail’de geliştirmek amacıyla” dedi.




Her fikri olanın bir yıl içinde milyarder olmak için yola çıkmasının da yanlış olduğunu söyleyen Özel, Türkiye’de şans bulamayan girişimlerin Silikon Vadisi’ne gittiğini kaydetti.