Yeni sezonda seyircilere perdelerini açan Devlet Tiyatroları'nda ''Sersem Kocanın Kurnaz Karısı'', 4 Ekim'de Başkent izleyicisiyle buluşuyor.

Oyunun yönetmeni ve oyuncusu Semih Sergen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Haldun Taner'in tüm oyunlarının çok önemli olduğunu, ancak yazarın özellikle ''Sersem Kocanın Kurnaz Karısı'', ''Keşanlı Ali Destanı'', ''Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım'' gibi oyunlarının Türk tiyatrosunun klasikleri arasında yer aldığını belirtti.

İlk defa yıllar önce Tekin Akmansoy tarafından sahneye konan oyunu daha sonra farklı zamanlarda ve yerlerde tekrar oynadıklarını söyleyen Sergen, kötüyü göstererek iyiye telkin edebilen tiyatronun bir ürünü olan ''Sersem Kocanın Kurnaz Karısı''nın, bu yönüyle, zaman zaman darda kalan herkes tarafından birçok kez sahnelendiğini ifade etti.

Haldun Taner'in oyunu Ankara'da izlediği zaman ''Ben bu oyun İstanbul'da iyi oynandı sanıyordum. Meğerse burada da çok farklıymış. Çok beğendim'' şeklinde konuştuğunu dile getiren Sergen, '''Sersem Kocanın Kurnaz Karısı' tutulmaya layık, verdiğimiz emeğe değer bir oyun'' dedi.

Yaşamının büyük bölümünün Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı İstanbul Büyükdere'de geçtiğini anlatan Sergen, onların İstanbul ağzını vurgularıyla çok iyi bildiğini, Ermeni kökenli arkadaşlarının da kendisini bu konuda çok başarılı bulduğunu bildirdi.

-''Türk Tiyatrosunda Ermeni Tiyatrocular'' sergisi-

Oyunun ilk kez 4 Ekim'de seyirciyle buluşacağını ifade eden Sergen, aynı zamanda çeşitli belgeler ve fotoğrafların yer aldığı ''Türk Tiyatrosunda Ermeni Tiyatrocular'' adlı bir sergiyi de temsilin verileceği tiyatroda açacaklarını ve böylece bir anlamda Ermeni tiyatroculara olan saygılarını göstereceklerini dile getirdi.

Kendisinin oyunda hem oyuncu hem de yönetmen olarak görev olacağına dikkati çeken Sergen, ''Bir insana beddua edilecekse 'Allah seni bir oyunda hem başrol oyuncusu yapsın, hem de yönetmen' denebilir. Yani hem seyirci tarafında olup oyunu izleyeceksiniz, hem de yöneteceksiniz. Ama Allah'tan çok iyi bir kadromuz var'' dedi.

Sergen, zaman zaman yaşanan sefalet zaman zaman da devlet işlerinde yaşanan sıkıntıların ortaya konduğu oyuna ilişkin şu bilgiyi verdi:

''Fransız yazar Moliere'in ünlü eseri 'George Dandin' oyununu çalışan Tomas Fasülyeciyan tiyatro grubu çektikleri sıkıntılar yüzünden İstanbul'dan Bursa'da valilik yapmakta olan Ahmet Vefik Paşa'nın yanına sığınırlar.

Ahmet Vefik Paşanın tiyatroya düşkünlüğünden dolayı azledilişi var. Onların kendi aralarındaki çatışmaları, umutları, umutsuzlukları, sefaletleri, bir yerde parasızlıktan rehin kalmaları, Ahmet Vefik Paşa'nın bunlara Bursa'da Osmanlı tiyatrosunu yaptırması gibi çok tatlı konuların işlendiği komedi, ama çok da hüzünlü yanları olan bir oyun. Aktörlüğün hayatını da ilgilendiren konularda ses getiriyor.

Biliyorsunuz Türkler Ermenilerin yanında öğreniyorlar tiyatro işini. Gerçi Ermeni oyuncuların Türkçe aksanları kötü tabii. Oyunda o da tartışılıyor.''

-Devlet Tiyatrosunda geçirilen bir ömür-

Tiyatronun yalnız sanatsal değil, kültürel yanının da olduğuna işaret eden sanatçı, ''Tiyatro elbette sanattır, hatta sanatların piridir ama kendi kültürünle birleştirdiğin sürece. Zaten kendi dilini, atasözlerini, deyimlerini, deyişlerini, söyleyiş biçimlerini bilmeyen birinin iyi tiyatro yazması mümkün değil'' diye konuştu.

Devlet Tiyatrosu içinde 62'nci senesini geride bıraktığını ve bu süre içerisinde yönetmenlik, oyunculuk, yöneticilik de dahil olmak üzere pek çok alanda çalıştığını belirten Sergen, ''Tiyatroda sizin Allah'tan başka yardımcınız yoktur. Başladığınız vakit 'bir daha çekelim' deme şansınız yoktur. Ne varsa, seyircinin önünde, bu işi yapmak zorundasınız'' dedi.

-''Ankara seyircisi Türkiye'nin en iyi seyircisidir''-

İstanbul'u çok sevdiğini her fırsatta dile getirmesine rağmen Ankara'da olmasını değerlendiren Semih Sergen, ''İsteseydim İstanbul'un oyuncusu olamaz mıydım? Olurdum. O halde neden buradayım? Çünkü Ankara seyircisi Türkiye'nin en iyi seyircisidir. Bugün yaşlanmışlardır, ama iyi bir şey duydukları zaman hemen en ön sırada görürsünüz onları'' dedi.

Tiyatro dışında şiir çalışmalarına da devam ettiğini ifade eden Sergen, tiyatronun aslının da şiir olduğunu savundu.

Sergen, bir sanatçı arkadaşıyla beraber Tennessee Williams oyunu yazmaya çalıştıklarını da sözlerine ekledi.