Her görüşten insanla oturur rahatlıkla konuşur ve dostluk kurardı. Olgun ve demokrat bir kişiliğe sahipti. Sıcak, samimi, dürüst insandı. Yaşanmış onca üzüntüye rağmen kimseye kırgınlığı, dargınlığı yoktu. Herkesi severdi 

 

Eski Başbakanlarımızdan Adnan Menderes’in en küçük oğlu Aydın Menderes’i 23 Aralık 2011 tarihinde kaybetmiştik. Babasının vasiyetine rağmen siyasete atılmış ve uzun yıllar Demokratik Parti, Adalet Partisi, Refah Partisi, DYP ve Demokrat Parti’de siyaset yapmıştı. Üç dönem de Konya ve İstanbul’dan milletvekili seçilmişti. 1993 yılında da Büyük Değişim Partisi’ni kurarak genel başkanlığını üstlendi. 1996 yılında geçirdiği bir trafik kazasında yaralanmış ve ölümüne kadar felçli şekilde yaşamak zorunda kalmıştı. Menderes ailesinin trajik yaşamı onu da bulmuştu. Babası 1961 yılında idam edilmiş (küçük yaşta baba ve annesini kaybetmiş, babaannesi tarafından büyütülmüş, Cihan Harbinde askerlik vazifesi için yola düştüğü sırada zehirli sıtmadan son anda, 1959 yılında da uçak kazasından kurtulmuştu.), ağabeyi Yüksel (42)1972 yılında intihar etmiş, Mutlu (41) ise 1978 yılında trafik kazasında hayatını kaybetmişti.  

Siyasi yasaklıyken konuştum  

13 yaşındayken Mutlu Menderes’in ölüm haberini radyodan duymuştum. Kadere bakın ki 7 yıl sonra Aydın Menderes ile tanışacak ve onunla siyasi yasaklı iken -Eylül 1985 tarihinde- babasının ölüm yıldönümünde mülakat yapacaktım. Ben de onun gibi Aydınlıydım. Hem de aynı ilçeden. Adnan Menderes büyük toprak sahibi bir babanın oğluydu. Geniş arazilere sahipti. Çakırbeyli Köyü’nde de çiftlik evleri vardı. Aydın Bey’le bu evde mülakat yapmıştım. Sıcak bir sonbahar günüydü ve Aydın merkezden yeni gelmişti. Durumu arz ettim. “İzin verirseniz namazımı kılayım. Öyle başlayalım” dedi. Ne demek dedim. Toprak küp içindeki sudan abdestini aldı ve sonra içeri gitti. Ben de bir köşede bekledim. Kâhya Avni Ağabey, bu sırada bana çiftlik hakkında bilgiler verdi. Aydın Bey’in dikkatimi çeken kibarlığıydı. Çok sakin ve etkili sesiyle konuşmaya başladı. Sorularıma sabırla cevaplar verdi. Bir de çiftlik evini gezdirdi. Babasının odalarını gezdirdi, her eşyanın ve mekânın anlamlarını anlattı. Şimdi burası Müze Ev oldu…  

Evlilik sonrası baba evindeler  

İkinci görüşmemiz ise Aralık 1991yılıydı. Ümran Menderes ile yeni evlenmiş ve çiftlik evine gelmişti. O günlerde Hürriyet Aydın bürosunda yeni çalışmaya başlamıştım. Ayrıca yerel Ses gazetesini de yönetiyordum. Şefim rahmetli Yalçın Ata ile hemen çiftliğe gittik. Aydın Bey ve eşi Ümran Hanım olanca kibarlıklarıyla bizleri karşıladılar. Yine bol bol sorular sorduk ve onlar da sabırla cevaplar verdi. Fotoğraflar çektir. Poz verdirdik. Genç evliler gibi heyecanlı ve gözleri parlıyordu. Ümran Hanım’ın kibarlığı ve olgunluğu hatırımdan çıkmadı. 1995 yılında İstanbul’a gelene kadar her gelişinde Aydın Bey ile konuştum. Günün gündemine göre mülakatlar yaptım. Hiç “hayır” dediğini görmedim. Bir mülakatta sorduğum sorular hoşuna gitmiş ve “Sen iyi bir gazetecisin. Güzel sorular soruyorsun” demişti. Bu da bana ödül oldu. Ne de olsa Ankara’da tecrübeli gazetecilerle yıllarca iç içe olmuştu…  

Uzun yıllar görüşemedik. Trafik kazasını içim burkularak öğrendim. Ölümünü de… Hep aklımda ilk tanıdığım günkü Aydın Bey kaldı. 39 yaşında, uzun boylu ve yakışıklı… Tane tane etkili konuşan…  

Ve 23 Aralık 2020. Ümran Hanım’ı telefonla aradım, hemşehrim ve oğlumun adaşı Aydın Bey’in ölüm yıldönümünde acısını paylaştım. İlk defa da Ümran Hanım’ın oğlunun da isminin Aydın olduğunu öğrendim. O da oğlu Aydın’ı genç yaşta kaybetmiş. Tıpkı benim gibi… Üç Aydın, üçü de trajik sonla yaşamlarını yitirdiler. Acılarımız da ortak oldu…  

Ümran Menderes ile sizler için görüştüm. Siyaset konuşmadık. Aydın Bey’i sordum. Yine olanca kibarlığıyla cevaplar verdi.    

Aydın Bey ile nasıl tanıştınız? 

Aydın Bey’le 1979 yılında Adalet Partisi’nde tanıştım. O dönem devlet memuruydum ama siyasetle de yakından ilgileniyordum. Çocukluğumdan beri Menderesçiydim. Adalet Partisi’nde de faaldim. Çocuk Esirgeme Kurumu’nun bir davetini Barlas Küntay (1935-1999)’a vermek için Adalet Partisi Genel Merkezine gitmiştim. Asansöre binecektim. O sırada Barlas Küntay ve Aydın Bey vardı. Onlarla o şekilde tanıştım. Daha sonra Aydın Beyle görüşmemiz devam etti. Ben o zaman iki çocuğumla birlikte yaşıyordum. Oğlum Aydın Bülent’i de 17 yaşında kazada kaybetmiştim. Kendimde değildim… Evlilik düşünmüyordum. Daha sonra Aydın Bey bana evlilik teklifinde bulundu. Hep evlilik istiyordu. Ben çekiniyordum. Tekrar evliliği kendime konduramıyordum. O ise ısrar ediyordu. Aydın Bey çok kararlıydı. Meğerse ben ondan 4,5 yaş büyükmüşüm. (Gülüyor…) Evliliğimiz 1991 yılı sonbaharında gerçekleşti. Annesi Berrin Menderes ile de birkaç yıl bir arada geçti. Keşke daha önce tanısaydım. Çok büyük değerdi. Çok farklı insandı.  

Aydın Bey nasıl bir insandı?  

Çok mükemmel insandı. Bir kere çok okuyan ismi gibi aydın bir insandı. Çok bilgiliydi. Birikimliydi. Her konuda bir fikri vardı. Bilge adamdı. Başkaları da ‘Aydın Bey bilge kişi’ derdi… Bir şey aklıma takılsa, ya da unutsam hemen ona sorar yanıtını alırdım. Hatta ölümünden sonra da sanki yaşıyormuş gibi dur Aydın’a sorayım derim…  

Siyasete büyük ilgisi vardı. Seviyordu siyaseti. Siyaseti de iyi bilirdi. İyi bir hatipti, üslubu çok farklıydı. O an ağır şey söyler, o anda anlaşılmaz ama daha sonra söylediklerinin anlamı daha iyi anlaşılırdı. Ülke meseleleriyle ve hatta başka memleketlerin meseleleriyle de yakından ilgilenir, onlara çözümler üretirdi. Her görüşten insanla oturur rahatlıkla konuşur ve dostluk kurardı. Olgun ve demokrat bir kişiliğe sahipti. Sıcak, samimi, dürüst insandı. Yaşanmış onca üzüntüye rağmen kimseye kırgınlığı, dargınlığı yoktu. Herkesi severdi. Allah ülkemize bir daha öyle üzüntüler yaşatmasın. Olanları ve yaşananları olgunlukla karşılıyordu. İyi ki onunla evlenmişim derim. Soyadlarını şerefle taşıyorum. Ömrümün yettiğince de taşıyacağım.  

1996 yılında talihsiz bir kaza geçirdi. Ondan sonraki yaşamında da hep yanında oldunuz. Sizi tanıdığım için ben de bazen derim ki, iyi ki Ümran Hanım ile evlenmiş. Onun zor günlerinde hep yanında oldunuz. Gerçekten bu anlamda örnek insansınız. Sizi çok sevdiğini de bilirim… Evlendikten sonra Aydın’daki çiftliğe geldiğinizde birlikte fotoğraflarınızı çekmiştim. Yüzünüzdeki mutluluğu unutmam…  

Teşekkür ederim. (Gülerek…) O da her zaman öyle derdi. Kaza sonrası yaşamını normal karşıladı. Normalmiş gibi davrandı. Evimize gelen gidenler bilir… Öyle içine kapanıp onu dert eden insan değildi. Normal yaşamını sürdürdü. Evi ofis haline getirmiştim. Günlük işlerini elverdiği kadarıyla yaptı. Okudu, gelen misafirlerini kabul etti. Onlarla sohbetlerine devam etti. Danışmanları da gelip gitti… Günlük gazete yazılarını yazdı… Hiçbir şeyi aksatmadan yaşadı. Gidebildiğimiz yerlere de birlikte gittik. Çok olgun ve güçlü kişiliği vardı. İyi ki onunla evlenmişim. Çok iyi insandı. Ona bir kez daha rahmet diliyorum.  

Ümran Hanım çok teşekkür ederim...