Son dönemde tutuklu gazetecilerin durumuyla ilgili doğru-yanlış birçok değerlendirme yapıldığına işaret eden Mehmet Erdem, “Yargı Bağımsızlığı” hiçbir zaman göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek, “Yargının gerçekleştirdiği soruşturmaları AK Parti'yle, Hükümetle ilişkilendirmek, adil yargılamayı etkilemeye yönelik beyanlarda bulunmak, yargının yıpratılmasına yönelik açıklamalar yapmak, kapsam itibariyle çok geniş ve çok ciddi suçlamalar ihtiva eden, binlerce sayfa delilden ve yüzlerce sanıktan oluşan bu davalarda gerçeği ortaya çıkarmaya yönelik çalışan yargı mensuplarımıza büyük bir haksızlık yapılmaktadır. Gazetecilerin yazdıkları yazılar sebebiyle tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde bulunduğu iddiası sürekli olarak tekrarlanmaktadır. Medyada en çok gündeme gelen, Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın 72 gazetecinin tutuklu ve hükümlü olduğuna dair açıklamasıdır. Bu konuda Adalet Bakanlığı gerekli tespitleri yaparak açıklamada bulunmuştur. TGS'nin listesinde tutuklu ve hükümlü olduğu belirtilen 72 isimden 3'ünün cezaevlerinde kaydına rastlanmadığı, 6'sının ise tahliye edildiği açık şekilde tespit edilmiştir.
Listede yer alan isimlerin 63'ü hala cezaevindedir. Bu 63 isimden 36'sı hakkında dava açılmış ve bunların 18'iyle ilgili mahkumiyet kararları verilmiştir.27 kişi hakkında soruşturmalar devam etmektedir” diye konuştu.
Cezaevlerindeki 63 kişiden 18'nin basın kartının olduğu buna karşılık 45’inin ise basın kartı olmadığını kaydeden Erdem, şunları söyledi: “Hakkında dava açılan veya mahkumiyet kararı verilen 36 kişiden 4'ü basın yoluyla işlenen suçlar arasında sayılabilecek olan terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan dolayı cezaevindedir. Diğer 32 tutuklu ve hükümlünün cezaevinde bulunmalarının gazetecilik faaliyeti ile ilgisi yoktur. Haklarında soruşturmalar devam eden 27 kişiyle ilgili olarak ise, soruşturmaların gizli yürütülmesi nedeniyle bu kişilerin hangi suç ve eylemlerden dolayı tutuklandıkları ancak iddianame hazırlandığında açık bir şekilde görülebilecektir. Soruşturması devam eden 27 ismin tamamının silahlı terör örgütü üyeliği gibi gazetecilik faaliyeti ile ilgisi olmayan suçlardan dolayı cezaevinde bulundukları görülmektedir. Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü 63 gazeteciden 59'u basın yoluyla işledikleri iddia olunan suçlardan yani yazdıkları yazılardan ve gazetecilik faaliyetlerinden dolayı değil, basınla ilgisi olmayan suçlardan dolayı tutuklanmış veya mahkum olmuşlardır. Özellikle bu suçların tiplerine baktığımızda tüyler ürpertici suçlarla karşılaşıyoruz.Bunlar: Adam öldürmek,banka soygunu,yağma,gasp, tehdit,resmi belgede sahtecilik,sahte kimlikle dolaşmak,izinsiz tehlikeli madde bulundurmak, anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs, PKK silahlı terör örgütüne üye olmak, eylem sırasında tabanca ve sahte polis kimliği kullanmak gibi ve yine ‘Selam, selam İmralı'ya, bin selam’ diye slogan atmak, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etmek,amacı dışında kullanmak, hileyle çalmak silahlı terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak ve para toplamak. Bu suçların gazetecilikle ilgisinin olmadığı aşikardır ki; bu tutuklama ve mahkumiyet kararları ile basın özgürlüğünün ihlali de söz konusu olamaz”
“Hükümeti eleştirmek veya yıpratmak maksadıyla yazılanlar elbette suç olamaz” diyen Erdem, açıklamasını şöyle tamamladı: “Ancak; darbeye zemin hazırlamak maksadıyla yazılanlar ve çizilenler düşünce özgürlüğü kapsamında olamaz. Millet iradesini ve kararını ortadan kaldırmaya, darbe yaparak hükümeti devirmeye kim teşebbüs ederse suç işlemiş olur.
Bu suçları işleyenleri tamamen masum gazetecilik faaliyeti yapıyormuş gibi göstermek gerçek gazetecilere yapılan büyük bir saygısızlıktır. Aydın Gazeteciler Cemiyeti'nin ödül töreni esnasında CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan yaptığı konuşmasında tutuklu ve hükümlü gazetecilere sahip çıkmıştı. Yine; Şırnak Uludere'deki taziye çadırına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıcdaroğlu, Hasip Kaplan ile kolkola girmişti BDP ve CHP'nin birlikteliği derinleşiyor”