3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü vesilesiyle Kılıç, yaptığı açıklamada Türkiye’de hiçbir Avrupa ülkesinde olduğu kadar gazetecilerin tutuklu olmadığını ve bunun da basın özgürlüğünün işlemediğinin bir işareti olduğunu ifade etti.

Türk-Alman Parlamenter Dostluk Grubu üyesi olarak Türkiye’de basın özgürlüğü’ konusunda başta Türkiye’nin Almanya Büyükelçiliği olmak üzere Türkiye’de tutuklu gazetecilerin ziyaret edilmesi gibi konuları önümüzdeki günlerde ‘ana konu’ olarak ele alınmasını önereceğini bildirdi. Kılıç ayrıca, henüz suçları kesinleşmemiş gazetecilerin bunca yıldır tutuklu kalmalarının da demokrasinin bir ayıbı olduğunu söyledi.

Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) Hamburg Eyalet Milletvekili Ali Rıza Şimşek de, basının toplumun ve demokrasinin bir aynası olduğunu ifade ederek, Başbakan Erdoğan’ın her üç ayda bir gazetecilerin genel yayın yönetmenleri ile bir araya gelmesini basın özgürlüğü açısından ‘zedeleyici’ bulduğunu söyledi. Şimşek, “Ağızlar bantlanarak ya da kalemler kırılarak basın özgürlüğü sağlanamaz. Böyle bir toplumda demokrasiden de bahsedilemez. Basına hiçbir şekilde kilit vurulamaz. Eğer Türkiye gerçekten Avrupa Birliği’ne üye olmak istiyorsa, demokrasinin tüm şartlarını da sağlam bir şekilde yerine getirmesi gerekiyor. Bu koşullardan biri de basın özgürlüğü ilkesi” dedi.

Alman ‘Hamburger Abendblatt’ gazetesi Baş Yazarlarından Thomas Frankenfeld ise, basın özgürlüğünün demokrasinin yapı taşı olduğunu belirterek, kısıtlanmış bir basın özgürlüğü anlayışının demokrasiye zarar verdiğini söyledi. Frankenfeld, “Basın Özgürlüğü ile ancak halkların gerçek istekleri dile getirilebilinir. Basın özgürlüğü rüşvet vs.’ye karşı bir toplumda en güçlü muhafızdır, bunu engellemeye çalışmak otokrasi anlayışını inşa etmeye çalışmak demektir. Eğer bir devlet basınını tahakküm altına almak ve onu kontrol altında tutmak istiyorsa, halkının da özgürlüğünü kısıtlıyor demektir” şeklinde konuştu.