Koru, "Ülkemizin en zengin ailelerinden oluşan TÜSİAD camiası, son yıllarda yaşanan değişim ve dönüşüm hamlesinin toplumda yankı bulduğunu, iktidarlar değişse bile bu gidişin etkilenmeyeceğini, yeniliklere karşı durmanın kendilerine de zarar verdiğini, hükümetin arayışlarına destek çıkmanın yerinde olduğunu nihayet kabul etti" diyor.

İŞTE O YAZI:

Dengeler yeniden oluşurken TÜSİAD

Türkiye'de hemen her alanda 'devrim' niteliğinde değişim ve dönüşümler yaşanıyor. Teker teker saymayayım, çoğu gözümüzün önünde cereyan ettiği için, hepsini sizler de görüyorsunuz. Daha önceleri tanık olunsa "Olmaz öyle şey" hayretini doğuracak pek çok gelişme, doğallığı içerisinde yaşanıyor.

Bu gelişmeler içerisinde sizce en önemlisi hangisi?

Sizi bilmem, ama benim 'en önemli' skalamda, Ümit Boyner'in başkanlığında yeni bir yönetime kavuşan TÜSİAD'ın kendini farklı bir yere konuşlandırma ihtiyacı duyması ilk sırayı işgal ediyor: Özgürlüklerden yana tavır aldı TÜSİAD, darbeci zihniyete karşı çıkarken darbecilerin yargılanması sürecine destek verdi, "İmam hatipler farklı bir kategoride değerlendirilsin" teklifiyle makul arayışı içerisinde olacaklarını dışa vurdu.

Hiç kuşkusuz, bunlar, TÜSİAD'tan duymaya alışmadığımız mesajlar...

Ülkemizde 'burjuva' adıyla anılmayı hak edecek özelliklere sahip insanları bünyesinde barındırıyor TÜSİAD; sadece zengin değil, iyi eğitim almış, dünyaya açık insanlar TÜSİAD'ta biraraya gelenler... Ancak bu yeni çıkışa kadar, iyi eğitimli, dünyaya açık zenginlerin sahip çıkması gereken değerlerden söylem olarak uzak duruyorlardı. Daha önce yayımladıkları 'demokratikleşme' raporlarında tavsiye ettiklerini şu yakınlarda unuttukları görüntüsü verdikleri bile oldu.

Kurucu babalarından Sakıp Sabancı'ya "Çizmeden yukarı çıkma" uyarısını yapanlarla aynı çizgide buluşabiliyordu TÜSİAD...

Artık iyice "Demokrasiye, özgürlüklere, bireysel haklara mesafeli duran bir 'burjuva sınıfı' herhalde bir tek bizde var" diye düşünürken, Ümit Boyner'in başkanlığa getirilmesi, bu görüntüyü değiştirme istidadı taşıyor.

Çıkışa kuşkuyla yaklaşanlar olduğunu, pek çok kişinin TÜSİAD'ın değişemeyeceğine inandıklarını biliyorum; yine de teşvik edilmesi gereken bir yeni gelişme bu.

TÜSİAD bildiğimiz türden bir örgütlenme değil; maceralara imkân vermeyecek kadar sıkı kuralcı bir yapısı var. Çekirdeğinde ipleri sürekli elinde tutan 'büyükler' yer alıyor ve TÜSİAD'ı kim(ler)in yöneteceğine hep o çekirdek kadro karar veriyor. Bir önceki dönemi Doğan Ailesi'nin bir ferdiyle geçirme kararını da onlar vermişti, bu dönem Ümit Boyner'e ipleri teslim edenler de onlar... Dolayısıyla, TÜSİAD adına yapılan son açıklamaları yeni başkanın kişisel tercihi olarak görmemek gerekiyor.

Umutlandırıcı bir durum bu...

Dünyanın hemen her yerinde değişim ve dönüşüm 'burjuvalar' önderliğinde gerçekleşmiştir. 'Tutucu' çevrelerin direnişlerine aldırmayarak ülkeleri çağdaş değerlerle tanıştıran, dünyaya açık ve iyi eğitimli zenginler olmuştur. Türkiye'de ise, 'burjuvazi'nin kendisi 'tutucu' saflarda yer almaktaydı.

Son on yıl boyunca TÜSİAD adına yapılan açıklamalar bu teze yeterince kanıt sunacaktır.

Çekirdek kadronun da rızasıyla TÜSİAD'ta şimdilerde yaşanan değişimi nasıl yorumlayacağız?

Sorunun bence tek bir cevabı var: Ülkemizin en zengin ailelerinden oluşan TÜSİAD camiası, son yıllarda yaşanan değişim ve dönüşüm hamlesinin toplumda yankı bulduğunu, iktidarlar değişse bile bu gidişin etkilenmeyeceğini, yeniliklere karşı durmanın kendilerine de zarar verdiğini, hükümetin arayışlarına destek çıkmanın yerinde olduğunu nihayet kabul etti.

Nihayet. En sonunda. Yıllarca direndikten ve hatta gelişmeleri engellemeye çalıştıktan sonra...

Yeni tavır elbette önemli, fakat yeterli değil. TÜSİAD değişim ve dönüşüm yolunda atılan adımları aktif olarak desteklemeli, 'tutucu fikirler' ile olduğu kadar o fikirlere yaslanarak ülkeyi geride tutmaya çabalayan 'tutucu kadrolar' ile de arasına mesafe koymalıdır.

'Katsayı' adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasında YÖK'e omuz vermek önemliydi; sonuç alana kadar desteğini sürdürmeli TÜSİAD...

Yenişafak