TÜSİAD Görüş dergisi, “Anayasa değişse de siyaset değişmeyecek” kapak sloganıyla yeniden yayın hayatına başladı. Derginin yeni sayısına bir makaleyle katkıda bulunan TÜSİAD Başkanı Boyner, “Türkiye bir genel seçimi daha yüzde 10 barajı ve “sadece genel merkezlerin iradesine bağlı bir aday belirleme yöntemi” ile geçirmemesi gerektiğini söyledi
30 Mart 2010

Yorum yaz Arkadaşına gönderSitene ekleSayfayı yazdırRSSAA+-

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner
Türkiye"nin ufkunu açıyoruz!Her vatandaş gazeteci, her konuda bir görüş... Web sitesi olan herkes SizdenSize"de buluşuyor EYLEM TÜRK

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, Türkiye"nin, bir genel seçimi daha yüzde 10 barajı ve "sadece genel merkezlerin iradesine bağlı bir aday belirleme yöntemi" ile geçirmemesi gerektiğini söyledi.
Görüş dergisinin tanıtım kokteylinde konuşan Boyner, derginin TÜSİAD gibi hiçbir kişi ve kurumla mutlak fikir birliği içinde olmayacağını söyleyerek “Veya dergi kategorik olarak farklı düşünme noktasından hareket etmeyecek. Bu sayımızın kapak konusunu bu yaklaşımla biçimlendirdik” dedi.
Boyner, “TÜSİAD olarak yıllardır bu konuyu siyasi partilerin gündemine getirmeye çalıştık. Olmuyor” diye konuştu. TÜSİAD Görüş dergisi, Seçim ve Siyasi Partiler Yasalarının değişim talebini dile getiren “Anayasa değişse de siyaset değişmeyecek” kapak sloganıyla yeniden yayın hayatına başladı.
2004 yılında yayınına ara veren TÜSİAD"ın Görüş dergisinin yeni sayısına aynı konuda bir makaleyle katkıda bulunan Boyner, makalesinde, anayasa reformunu da kapsayan demokrasi paketinin beraberinde, belki de öncesinde yapılması gereken, seçim sistemi ve siyasi partiler mevzuatında çoğulcu demokrasi anlayışına uygun bir reformun gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade etti.
Barajın düşürülmesi ve siyasi sistemin, seçmenin temsilcisine daha kolay hesap sorabileceği, siyasete daha aktif katılabileceği bir yapıya kavuşturulması gerektiğinin altını çizen Boyner şu görüşleri dile getirdi:
“Aksi takdirde bir kez daha, parçalı düzenlemelerin sistemin temel sorunlarına çare üretemediğine, siyaset kurumunun zafiyetlerinin giderilemediğine şahit olacağız. Türkiye, bir genel seçimi daha yüzde 10 barajı ve sadece genel merkezlerin iradesine bağlı bir aday belirleme yöntemi ile geçirmemeli, seçim ve siyasi partiler reformları ivedilikle gündeme getirilmeli. Bu düzenlemelerin 2011 seçimi öncesinde yapılması, temsil gücü yükselmiş yeni parlamentonun bütüncül yeni bir anayasayı daha sağlıklı bir zeminde yapmasına da imkân tanıyacaktır.”

"Seçmene iki oy hakkı"
Dergide, uygulanması gereken seçim sistemiyle ilgili bir çalışması yayınlanan Prof. Seyfettin Gürsel ise sistemi “Baraj tümüyle kaldırılsın, milletvekili sayısı 600"e çıkarılsın, 100 milletvekili Türkiye genelinde seçilsin, 500 milletvekilinin belirleneceği seçim çevreleri en fazla 5-6 milletvekili içerecek şekilde daraltılsın, seçmene iki oy hakkı verilsin” şeklinde tarif etti.
Boyner şöyle devam etti: “Liderin/siyasi düzenin bir kere kazandığı mevziyi muhafaza etme ve iktidarını güvence altına alma kaygısı, eleştirel düşünceyi bertaraf eden ve lidere bağımlı bir siyasi yapının sürdürülmesine yolaçtı.”
Demokrasinin işleyişinde önemli rol oynayan siyasal partilerin yapılanışının da demokratik açıdan sorunlu olduğunu söyleyen Boyner şunları dedi:
“Partilerin iç işleyişlerini demokratik olmaması ve lider hakimiyeti çok sesliliği ve sorgulamayı köreltir. Milletvekili adaylarının ağırlıkla merkez yoklamasıyla belirlenmesi ta en baştan parti yönetimine biat kültürünü besler. Bu durumun sakıncalarına işaret edip parti içi demokrasi talepleri dile getirildiğinde seçim barajının indirilmesine karşı gösterilen söyleme benzer şekilde, "parti disiplininin bozulmaması, yönetim zafiyetinin oluşmaması" argümanı öne çıkarılır.”





"Demokrasi sivilin her zaman askere göre üstünlüğünü gerektirir"
Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu Başkanı Gianni Buquicchio da Türkiye"deki demokrasi tartışmalarında öne çıkan bir dizi konuyu AB standartları açısından değerlendirdiği yazısında, Türkiye"yi “Avrupa demokrasisi” olarak niteledi.
Parti kapama konusunda Buquicchio, “Sadece şiddet kullanan veya şiddet kullanımını teşvik eden partilerin kapatılmasını öneriyoruz. Ayrıca, üyelerinin parti tarafından ruhsat verilmeyen bireysel davranışları için bir siyasi partinin tümden sorumlu tutulamayacağının da altını çiziyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Buquicchio, laiklik konusunda da “Ulusal alanda Anayasal bir ilke olarak benimsenmiş olan laiklik, Anayasa mahkemeleri tarafından korunacaktır, tıpkı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi"nin laikliği koruma konusunda ne kadar kararlı olduğunu gösterdiği gibi...” görüşünü dile getirdi.
Gianni Buquicchio, “Demokrasi, sivilin her zaman askeriyeye göre üstünlüğünü gerektirir” ifadesini kullanarak, yargıyı hükümet müdahalesinden bağımsız hale getirmeyi desteklediklerini, ancak Türkiye"de bu ilkeden her zaman doğru sonuçların alınıp alınmadığını da sorguladıklarının altını çizdi.
Buquicchio şöyle devam etti:
“Silahlı kuvvetler yürütme erkinin bir parçasıdır ve bu, askeri mekanizmanın topluma karşı mesuliyetinin olması demektir. Avrupa"da son dönemde toplumun farkındalık düzeyi ve demokratik talepleri oldukça arttı. Devlet kurumlarının da faaliyetlerini buna göre düzenlemesi gerekiyor. Ordu ya da orduyla ilgili alınan kararlar toplumdan gelen bu güçlü denetim talebinin dışında kalmamalı.”
Yargıyı hükümet müdahalesinden bağımsız hale getirmenin iyi bir ilke olduğunu ve bunu tamamen desteklediklerini söyleyen Buquicchio, şunları söyledi:
“Ancak Türkiye"de bu ilkeden her zaman doğru sonuçların alınıp alınmadığını da sorguluyoruz. Henüz Türkiye"deki durumla ilgili ayrıntılı bir çalışma yapmamız istenmemiş olmakla birlikte, Türkiye"deki anayasal kurallara baktığımızda gördüğümüz durum, adalet bakanı ve müsteşarının dışında bütün HSYK üyelerinin sadece ülkenin yüksek mahkemeleri tarafından aday gösterilen kişiler arasından atandığı... Diğer yargıçların ya da toplumun diğer kesimlerinin bu sürece hiçbir etkisi yok. Bu da ülkede yargının toplumdan kopuk kişilerden meydana gelmesi riskini taşıyor. Bu nedenle HSYK"nın üye dağılımını gözden geçirmenin iyi bir fikir olduğunu düşünüyoruz. Ancak kuralları "yargının hükümetin bir aracı haline gelmesi" riskini ortaya çıkacak şekilde değiştirmekten kaçınmak gerekir.”



Eczacıbaşı: 2012 yılında bir Tasarım Bienali düzenleyeceğiz
Sosyal ve kültürel konuların yanı sıra, edebiyat, sanat dünyasından izlerin de görüleceği Görüş Dergisinin ilk sayısında İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ile yapılan röportaja da yer verildi. Yeni görevi başındaki ilk söyleşisini Görüş Dergisi ile yapan Eczacıbaşı, İstanbul"un 2012"de bir Tasarım Bienali"ne kavuşacağını bildirdi.
Kokteylle tanıtıldı
Bu arada, Görüş Dergisinin yeniden yayınlanması dolayısıyla bu akşam İstanbul"da TÜSİAD Yönetim Kurulu, TÜSİAD"ın eski Yönetim Kurulu Başkanları ve TÜSİAD üyelerinin katılımıyla bir tanıtım kokteyli gerçekleştirildi.
Tanıtım toplantısında TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner derginin kapak konusu kapsamında bir konuşma gerçekleştirdi.



Gürsel: Milletvekili sayısı 600"e çıksın, 100 Türkiye milletvekili olsun
Görüş dergisinde, uygulanması gereken seçim sistemiyle ilgili bir çalışması yayımlanan Prof. Seyfettin Gürsel de ideal sistemi şöyle tarif etti: “Baraj tümüyle kaldırılsın, milletvekili sayısı 600"e çıkarılsın, 100 milletvekili Türkiye genelinde seçilsin. 500 milletvekilinin belirleneceği seçim çevreleri en fazla 5-6 milletvekili içerecek şekilde daraltılsın, seçmene iki oy hakkı verilsin.”
Görüş dergisinde, Serkan Ersöz"ün kaleme aldığı yazıda ise Siyasi Partiler Yasası"nda yapılması gereken değişikliklere değiniliyor. Yazıda, parti içi demokrasinin geliştirilmesi, siyasi partilerle ilgili yasakların ve siyasi partilerin kapatılmasını düzenleyen maddelerin yeniden yazılması, parti ve adayların seçim harcamalarının şeffaflığının ve denetiminin sağlanması üzerinde duruluyor.



Yayın hayatına 1973"te başladı
TÜSİAD Görüş dergisi, 1973 yılında Feyyaz Berker"in başkanlığı döneminde yayımlandı. Başlangıçta TÜSİAD"ın el kitabı olarak yayınlanıyordu.
1973-1991 yılları arasında el kitabı formatında aylık olarak yayımlanan dergi, o yıllarda piyasa ekonomisinin temel kavramları, Türkiye ekonomisinin konjonktürel gelişmeleri gibi konuları ele alıyordu.
Bülent Eczacıbaşı"nın başkanlık yaptığı 1992 yılında ise dergi, yeni boyu ve formatıyla iki aylık olarak yayımlanmaya başladı.
Bu dönemde de dergide işlenen konular geniş bir yepazede ele alınmaya başladı.
60"ıncı sayısının ardından derginin yayımlanmasına ara verildi.
TÜSİAD Görüş, altı yıl sonra yayın hayatına 61. sayı ile devam ediyor.
Derginin 61"inci sayısı Nisan 2010 tarihiyle birlikte yeniden yayın hayatına döndü. TÜSİAD ayrıca yılda 4 kez İngilizce olarak Private View (Özel Görüş) adlı dergi hazırlıyor.

Milliyet