Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu tarafından düzenlenen "İnşaat Sektörü, Ekonomi ve AB İlişkileri" konulu toplantıda konuşan Yalçındağ, TÜSİAD'ın, bölgesel gelişme ve bu süreçte yerel sivil toplum örgütlerinin rolüne olan inancı çerçevesinde çeşitli sanayici ve işadamı dernekleri ile bölgesel ve sektörel işbirliği amacıyla bir araya geldiğini, TÜRKONFED ve SEDEFED'e üye olduğunu kaydetti.

Yalçındağ, TÜRKONFED'in bölgesel, sektörel ve ulusal ekonomi politikalarının oluşturulmasına katkıda bulunmayı, bölgesel ve sektörel kalkınma vizyonları geliştirerek uluslararası entegrasyona ve rekabet gücünün artırılmasına yardımcı olmayı amaçladığını ifade ederek, konfederasyonun, kısa sürede önemli mesafe katettiğini vurguladı.

Türkiye ekonomisinin dinamiklerine hem bölgesel hem de sektörel olarak katkı sağlayabilme gücünün ekonomi ve kalkınma strateji ve politikalarına önemli etki edebildiğini kaydeden Yalçındağ, bu güç sayesinde bölgesel olarak yerelden merkeze yeterince aktarılamayan sorunların, tek ses olarak, çok daha yüksek sesle dile getirilmesine katkı sağlanacağını bildirdi.

Yalçındağ, global finans piyasalarındaki krize de değinerek, bu piyasalardaki daralmanın reel sektöre yansımalarının kaçınılmaz olduğunu, bu süreçte ihracatın olumsuz etkileneceğini savundu.

TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, küresel krizin gelişmesi ile ilgili olarak henüz ileriyi tam bir açıklıkla göremediklerini belirterek, gelişmekte olan ülkelerin de bir dizi, mali sistemi destekleme paketi açıklamaya başladığını, bu paketlerin özünde likidite, mali kuruluşlara sermaye ve kredi piyasasına destek önlemleri bulunduğunu hatırlattı.

Henüz alınan önlemlerin mali piyasalar üzerindeki dengeleyici ve istikrar sağlayıcı etkilerinin görülmediğini söyleyen Yalçındağ, şunları kaydetti:

"Bu krizin şüphesiz ekonomik faaliyet üzerinde de yavaşlatıcı etkisi olacaktır. Bu yavaşlamanın ne şiddette olacağı, durgunluğa dönüşüp dönüşmeyeceği ve ne kadar süreceği konusunda da bir dizi soru işareti bulunmaktadır. Ancak, önemli olan bu tehlikelerin bilincinde olmak ve gerekli önlemleri zamanında alacak iradeyi sergilemektir. Bu konuda hükümetimizin son zamanlarda yapmış olduğu ekonomik koordinasyon faaliyetlerinin faydalı bir girişim olduğunu düşünüyor ve bu sürece TÜSİAD olarak elimizden gelen katkıyı sağlamaya çalışıyoruz."

Bu hassas dönemde, kamuoyu, ekonominin aktörleri, iş dünyası temsilcilerinin, somut programlar ve stratejiler temelinde sürekli iletişim ve işbirliği anlayışında olması gerektiğini ifade eden Yalçındağ, "Bu iletişim ve işbirliği temelinde, devletin özel sektör ve onun temsilcileri olan sivil toplum kuruluşlarıyla sıkı bir diyalog ve işbirliği içinde olması, bu sancılı ve zorlu süreci daha az hasarla atlatmamızı sağlayabilecektir" dedi.

-AB UYUM SÜRECİ-

İnşaat sektörünün, Türkiye ekonomisinde hızlı büyüme sürecinin temel itici sektörlerinden olduğunu ve istihdam yaratma konusundaki performansıyla büyük önem taşıdığını kaydeden Yalçındağ, inşaat sektörü içinde yaklaşık yüzde 60;lık bir payı bulunan konut sektöründe yaşanabilecek sorunların ve alınması gereken tedbir önerilerinin bu işbirliği anlayışı içinde ele alınmasının, bunun açık bir göstergesi olduğunu söyledi.

Arzuhan Doğan Yalçındağ, AB üyelik perspektifindeki heyecanın yitirilmeden, çalışmaların güçlü bir siyasi irade gösterilerek sürdürülmesi gerektiğine de işaret ederek, şöyle konuştu:

"AB müzakere aşamasına gelmek için büyük çabalar sarfettik ve bu noktada göstereceğimiz atalet ile bu çabaların boşa gitmesine göz yumamayız. AB uyum süreci çerçevesinde gerçekleştireceğimiz mikro reformların büyük bir bölümü ülkemizin refah ve mutluluğu için gerekli temel gereksinimlerdir. Bu konuda bir an önce gerekli adımların atılması ve AB ile müzakerelerin hızlandırılacağı yönünde inandırıcı bir yol haritasının ortaya konulması gereklidir. Bu alanda göstereceğimiz kararlılık ve atacağımız adımlar, özellikle içinde bulunduğumuz dönemde de en fazla ihtiyacımız olan güven duygusunun hem içeride hem dışarıda ülkemiz için artması için de önemli bir rol oynayacaktır."

AA