ALMANYA Başbakanı Angela Merkel, Türk işgücü göçünün 50’inci yılı vesilesiyle Hürriyet’e verdiği demecinde ülkenin kalkınmasına önemli katkılarda bulunan Türklere teşekkür etti. Merkel, Hürriyet’in göçle ilgili röportajında özetle şunları söyledi:
 
* İlk gelen göçmenler zamanında Almanya Federal Cumhuriyeti’nin ekonomik alandaki başarılarına çok katkıda bulundular ve kendilerine teşekkür borçluyuz.
* Günümüzde Almanya’da çok sayıda Türk kökenli insan yaşıyor. Kendileri ülkemizin ve kültürel çeşitliliğinin bir parçasıdırlar. Birçok Türk kökenli müteşebbis burada istihdam alanı açarak gençlere meslek eğitimi veriyorlar. Bu şekilde genç göçmenler için birer örnek de oluyorlar.
 
Uyum sorunu aşılmalıdır
 
 
 
* Benim için çok açık olan bir nokta var. Genç göçmenlerin uyum konusu, üstesinden gelmemiz gereken merkezi görevlerden biridir. Bunu ne kadar iyi başarabileceğimiz, sadece bu genç insanların yaşam öykülerini değil, aynı zamanda Almanya’nın geleceğe ne kadar hazırlıklı olduğunu da belirleyecektir. 
* Uzun bir süre için uyumun kendiliğinden gerçekleşeceğine pek fazla güvenildi. Bu beklenti yerine gelmedi. Bugün şunu biliyoruz: Uyum, her iki tarafın; hem göçmenlerin, hem onları alan toplumun katkıda bulunmaları gereken bir çabadır. 
* Göçmenlerin kendilerinin etkin bir şekilde bu toplumun bir parçası olmaya, dilini öğrenmeye çaba göstermelerini, toplumumuzun hukuk düzenini özümsemelerini talep ediyoruz. 
* Uyum için çaba göstermek zorunda olmak başlangıçta bazıları için zor olmuştur. Fakat bugün, başlangıçta birer külfet olarak eleştirilen vatandaşlığa geçiş testlerinin ya da dil bilgisi belgelerinin çoktan kabul gördüğünü ve sayısız insana yepyeni fırsatlar açmış olduğunu görüyoruz.
* Genç göçmenlerin eğitim seviyesinin hiç şüphesiz iyileşmiş olmasına rağmen bu ilerlemelerle henüz yetinemeyiz. Her genç ve her aile şunu bilmelidir: Okul ve meslek diplomaları Almanya’da başarılı bir hayat sürdürebilmenin önemli birer şartıdır.
 
Ayrımcılık yasalarla yasaklanmıştır
 
* Fakat devletin bu alanda (eğitim) yapabilecekleri maalesef sınırlıdır. Sorumluluk halen ilk önce anne babalar ve ailelerdedir. Onlar okul ve eğitime önem vermelidirler; örneğin, mümkün olan en erken aşamada fevkalade bir Almanca öğrenmelerine dikkat edilmelidir. Almancaları kötü olan çocuklar çoğu kez yıllarca okulda geri kalarak bu açığı gidermek için uğraşıp dururlar. 
* Federal hükümet her türlü ayrımcılığa karşıdır. Ayrımcılık yasalarla yasaklanmış olup, bu özellikle eğitim ve meslek alanları için de geçerlidir. Ayrımcılık yasağı Genel Eşit Muamele Yasası ile halkın bilincine daha da güçlü bir şekilde yerleşmiş bulunmaktadır. Mağdurlar artık gerçekten kanıtlanabilir bir ayrımcılık söz konusu olduğunda kendilerini hukuki açıdan daha iyi savunabilirler.