Latin Amerika ülkelerinin acil ihtiyacını gözönünde bulundurarak 200 milyar dolarlık bir likidite fonu oluşturmaya karar veren IMF"nin planı dünyada heyecan yarattı. IMF"nin söz konusu fonundan sadece ekonomik sicili temiz ülkeler yararlanabilecek. IMF, fonu devreye koyarken ülkenin ekonomik sorununun olmamasına ve krizin ikincil etkisinden kaynaklı bir sıkıntı yaşayıp yaşamadığına bakacak. Son stand-by anlaşmasında mali disiplinden taviz vermeyen Türkiye sicili temiz ülkeler arasında yer alıyor

ABD"de mortgage krizi ile başlayan daha sonra dalga dalga yayılan krize gelişmiş ülkeler müthiş fonlar oluşturarak müdahale etti. ABD"nin ve Avrupa"nın kurtarma paketleri ile finans kuruluşlarının batmasına engel olundu. Bundan sonraki aşamada piyasalarda güven bunalımının önüne geçecek önlemler alınıyor. Ancak finansal krizin, reel sektöre bulaşacağı, resesyona neden olacağı, dünyanın en büyük ekonomilerini en az 1.5 yıl durgunluk içine sokacağı gerçeği, gelişmekte olan ülkeleri kara kara düşündürüyor.

Nitekim Macaristan, Polonya, Brezilya, Arjantin, Rusya ve Türkiye gibi ülkeler krizin ikinci dalgasından daha çok etkilenmeye başladı. Hızlı fon çıkışları bu ülkeleri zor durumda bıraktı. Cari açık problemi olan, ihracata dayalı büyümeye endeksli, doğrudan sermaye ihtiyacı olan ülkeler önümüzdeki dönemde çok daha büyük bir tehdit altında görünüyorlar.

Son karar Kurul"dan

İşte dev ekonomilerden bulaşan bu kötü etkileri hafifletmek için IMF devreye girdi ve gelişmekte olan ülkelere özel yeni bir likidite fonu oluşturma hazırlığı içinde olduğunu önceki gün açıkladı. VATAN"ın dünkü manşetinde de vurgulandığı gibi söz konusu fon, ülkelerin IMF nezdindeki kotalarının 5 katına kadar kullandırılacak. IMF"nin henüz şekillenme aşamasındaki planına göre söz konusu fonun büyüklüğü yaklaşık 200 milyar dolar civarında olacak.

200 milyar dolarlık bir fondan da tüm gelişmekte olan ülkelerin kotalarının 5 katına kadar yararlanma şansı bulunmuyor. IMF bu konuda titiz ve seçici davranacağını, sadece ekonomik sicili temiz ülkelere bu fondan yararlanma imkanı sunacağının mesajını da dün verdi.

IMF"den bir yetkili söz konusu fonu sadece ekonomik sicili iyi olan ülkelere kullandıracaklarını belirtti. Söz konusu fonla ilgili görüşmeler halen devam ediyor. Fon"la ilgili son kararı IMF İcra Direktörleri Kurulu verecek. Fonun bu hafta içinde şekillenmesi bekleniyor. Zira Arjantin ve Brezilya acil olarak fonla ilgili olumlu haberi bekliyor. Zaten IMF yetkilileri söz konusu fonla ilgili talebin de bu iki Latin Amerika ülkesinden geldiğine dikkat çekiyorlar.

Kimler yararlanabilecek?

Edinilen bilgiye göre, IMF, Türkiye, Brezilya ve Güney Kore gibi “iyi ekonomik sicile” sahip ülkelere kısa vadeli, döviz cinsinden özel bir kredi imkanı sunacak. IMF"nin bu yeni finansman imkanının kullandırılmasında, üye ülkenin borçlanma sorununun olmaması bir ön şart olarak kabul ediliyor. Türkiye, Brezilya ve Güney Kore gibi ülkelerin borçlanma sorununun olmadığı belirtiliyor. Diğer bir koşul olarak ise üye ülkenin iç yapısal bir ekonomik sorununun olmaması ve ekonomik sorunların, küresel dalgalanmanın ikincil etkisinden kaynaklanması gerekiyor.

IMF yetkilileri, Türkiye, Brezilya ve Güney Kore gibi ülkelerin, fon ile son dönemde acil anlaşma sıkıntısına giren Macaristan ve diğer ülkelere göre, daha farklı ve iyi konumda olduklarına dikkat çekiyor. IMF"nin daha sonraki aşamada, diğer gelişmekte olan ülkelere göre nispeten daha iyi durumda bulunan ülkelere de bu imkanı sunabileceği belirtiliyor. IMF"nin Arjantin için de farklı bir uygulamaya gidebileceği, Arjantin"in de bu üç ülkeye göre sicilinin biraz daha problemli olduğu konuşuluyor.

Fon, yeni özel kredi imkanı ile uluslararası bankaların, kredilerini dondurmaları nedeniyle ortaya çıkan sorunların aşılmasını ve bu bankalar yeniden kredi sağlayana kadar, bazı üye ülkelerin likidite sorunu çekmemesini hedefliyor. IMF"nin hazırladığı diğer bir imkan çerçevesinde ise üye ülkelere kotaları nispetinde hızlı bir kredi kullanma imkanı sağlanacak. Fonun elinde 200 milyar dolarlık bir ilave kredi kaynağı bulunuyor. IMF"nin, üye ülkelere sağladığı krediler, “ikincil etki” sağlayarak, iç ve dış borçlanma imkanlarının da artmasına katkıda bulunuyor.