Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin değiştiğini ve her geçen gün iyiye doğru gittiğini ifade ederek, ''Bugünün Türkiyesi dünden çok daha iyi, inşallah yarının Türkiyesi bugünden de daha iyi olacak." dedi.

Bağış "Avrupa Birliği bizim için bir şablon, bir süreç. O süreçte Türkiye daha çağdaşlaşıyor, daha demokratikleşiyor, daha şeffaflaşıyor, daha saygın bir ülke haline geliyor'' dedi.

Bağış, Endüstri Meslek Lisesi konferans salonunda yapılan ''Şanlıurfa Genişletilmiş Avrupa Birliğine Uyum, Danışma ve Yönlendirme Kurulu'' toplantısında, kentteki yöneticiler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.

Buradaki konuşmasında tarihi bir kentte böyle bir toplantıya katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Bağış, artık 81 ilin tamamında ''Avrupa Birliğine Uyum, Danışma ve Yönlendirme Kurulu'' ofisleri oluşturduklarını, bu sayede, AB'ye uyum konusunda Anadolu'nun her tarafında çalışmalar yürüttüklerini ifade etti.

AB'ye sadece bir kaç kentin veya kurumun değil, tüm Türkiye'nin üye olacağına işaret eden Bağış, şöyle devam etti:

''Türkiye Avrupa Birliği'ne üye olduğu zaman, sadece hükümet bir kulübün üyesi olmayacak. Sadece Ankara, Avrupa Birliği üyesi olmayacak, Türkiye'nin bütün sektörleri, iktidarı, muhalefeti, STK'sı, akademik çevresi, doğusu-batısı, genci-yaşlısı, askeri-sivili her bir bireyi Avrupa Birliği standartlarında bir yaşam sürecek ve her birinin yaşantılarında önemli değişiklikler olacak. Bu kadar önemli bir projeyi hiç bir kurumun, hiç bir bakanlığın, hiçbir kamu kuruluşunun tek başına üstlenmesi ve şekillendirmesi doğru olmaz, onun için bizim herkesin görüşlerine, herkesin katkılarına açık olmamız gerekir diye düşündük.''

AB müzakerelerinde sadece siyasi konuların tartışılmadığını da aktaran Bağış, ''Kimi gün yediğimiz içtiğimiz gıdaların hijyen standartlarını, kimi gün maliyemizin uyguladığı vergilendirme politikalarını, kimi gün teneffüs ettiğimiz havadaki maddelerin oranlarını'' dedi.

-''TÜRKİYE HER GEÇEN GÜN İYİYE DOĞRU GİDİYOR''

Müzakerelerde ele alınan konularla ilgili örnekler veren ve gelinen noktaya değinen Bakan Bağış, şunları kaydetti:

''Şöyle bir geriye dönüp baktığımız zaman Türkiye'nin AB sürecinde çok değiştiğini görüyoruz. Hatırlarsınız bir zamanlar bu ülkede Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı, idam cezası vardı, bu ülkede insanların etnik kökenlerini dile getirmeye korktuğu günler vardı. Çok değil 50 yıl evvel bu ülkede başbakanların, bazı bakanların darbelerde falan idam edildiği günleri yaşamıştık. 10 yıl evvel bu ülkenin saygın bir Belediye Başkanı ders kitaplarındaki bir şiiri okuduğu için hapis cezası almıştı. Ama Türkiye o günkü Türkiye değil. Türkiye değişiyor her geçen gün iyiye doğru gidiyoruz. Bugünün Türkiyesi dünden çok daha iyi, inşallah yarının Türkiyesi bugünden de daha iyi olacak. AB bizim için bir şablon, bir süreç. O süreçte Türkiye daha çağdaşlaşıyor, daha demokratikleşiyor daha şeffaflaşıyor, daha saygın bir ülke haline geliyor. Kendi vatandaşının değerleriyle barışık bir ülke haline geliyor, kendi içindeki farklılıkları zenginlik olarak görmeye başlıyor. Ama bunları işte o zenginliklerimizle, ülkenin bu kadar dinamik olmasını sağlayan bütün o potansiyeliyle birlikte tartışmak, birlikte değerlendirmek ve doğru kararları alıp tek yumruk, tek söz halinde AB müzakerelerini yürütmemiz gerekiyor.''

-''BİR YANDAN DEĞERLERİ KORURKEN....''

Vatandaşların bu süreçte bilgilendikçe, Türkiye'nin AB sürecinde neler kazandığını öğrendikçe, Türkiye'nin AB'ye olan ilgisinin artacağına inandığını dile getiren Bağış, ''Bu çerçevede siz Urfalılar, ne demek istediğimizi çok iyi anlarsınız. Urfa bir bağımsızlık mücadelesi vermiştir 11 Nisan 1920 günü, Türk bayrağını Urfa kalesine çektiğiniz zaman kıyamete kadar hep dalgalansın dualarıyla, temennileriyle bunu yaptık. Tabi ki biz Avrupa Birliği sürecinde kendi kültürümüzü, kendi değerlerimizi, kendi birliğimizi koruyacağız ama Avrupa Birliği sürecinde bir yandan o değerlerimizi korurken bir yandan o şanlı bayrağımızın dalgalanmasını sağlarken öte yandan da o bayrağımızın dalgalandığı topraklardaki insanların daha müreffeh yaşaması, daha zengin yaşaması, daha sağlıklı yaşamasını da hep birlikte gerçekleştireceğiz'' diye konuştu.

AB'nin aslında bir barış politikası olduğunu da ifade eden Egemen Bağış, ''Avrupa Birliği asırlarca birbirleriyle savaşmış Avrupalı bazı milletlerin bir daha savaşmamak üzere kurdukları bir birliktir'' dedi.

Tarihte bir birleriyle problemleri olan kimi Avrupa ülkelerinin bugün birlikte yaşadığını anlatan Bakan Bağış, böyle bir birlikte Türkiye'ye itiraz etmenin bir mantığının olamayacağını dile getirdi.

-''URFA'SIZ BİR AVRUPA BİRLİĞİ ÇOK YAVAN KALIR''

''Eğer bu barış projesi kıtasal bir proje olmaktan, küresel bir proje olmaya ilerleyecekse, o zaman Türkiye'nin katkısı lazımdır'' diyen Bakan Bağış, ''Çünkü Türkiye, batının en doğulu, doğunun en batılı ülkesidir. İşte Urfa, bütün farklı inançların medeniyetlerin özü olan Hz. İbrahim'in doğduğu yerdir. Urfa'yı dışarda bırakacak bir AB'nin gelecek perspektifi olamaz. Urfasız, Hataysız, Mardinsiz, İstanbulsuz bir Avrupa Birliği çok yavan kalır, çok yalnız kalır, çok fakir kalır. Ama bunu görmek istemeyen dar görüşlü çevreler var'' şeklinde konuştu.

AB'yi eski, 1930'lu yıllardaki zihniyetlere sokmak isteyen ''çarpık fikirli'' siyasi akımların olduğunu ifade eden Bağış, ''Avrupa Birliği üyesi bazı ülkelerdeki ekonomik krizin oluşturduğu boşluktan yararlanarak, onlar bugün bazı ülkelerdeki yüzde 15'lere kadar güçlerini çıkartabilmişlerdir. Ama bunlar kalıcı değildir. Bunların hepsi geçici süreçlerdir. Avrupa Birliği insanlık tarihinin en kapsamlı barış projesi olmaya devam edecek ve bu süreçte Türkiye olarak biz kendi hazırlıklarımızı yaparsak, o birliğin içerisindeki çok önemli yerimizi mutlaka alacağız'' diye konuştu.

-AB ''TÜRKİYE'NİN DİYETİSYENİ''

AB sürecini farklı bir analizle anlatmaya çalıştığını ifade eden Bağış, ''Avrupa Birliğini Türkiye'nin diyetisyeni olarak algılıyorum, Urfa'da diyetisyenden bahsetmek ne kadar doğru bilmiyorum ama aslında hepimiz Urfa'da, Antep'te, Siirt'te, İstanbul'da da, Edirne'de de sağlıklı bir yaşam için artık yediğimize içtiğimize dikkat etmemiz gerektiğini biliriz'' dedi.

İnsanların kendi başına kaldığında yapması gerekenleri yapmak konusunda biraz ihmalkar davranabileceğine değinen Bağış, ama sağlık sorunları yaşamaya başladığında doktora-diyetisyene başvurduğunu, bunu uyguladığında da sağlığına kavuşabildiğini anlatarak, ''Diyetisyenin kendisinin kilolu olması, ya da kalp damarlarının bazılarının tıkalı olması, reçetesinin kötü olması anlamına gelmez'' şeklinde konuştu.

27 ülkenin bugün AB'nin reçetesini uygulayarak, daha şeffaf, daha demokratik ve daha çağdaş ülkeler konumuna geldiğini dile getiren Egemen Bağış, ''Türkiye'nin şu anda uyguladığı program, ulusal program, kendisinin daha dinamik bir ülke olmasını sağlamaktadır. 10 yıl önce dünyanın 26. en büyük ekonomisiyken bugün 16. ekonomisi olması bir tesadüf değildir'' dedi.

AB'ye başvurulan yıllardan bugüne gelinen noktaları anlatan ve bunun plan, program ve azimle oluştuğunu vurgulayan Bağış, ''İşte bu plan, program ve stratejinin önemli itici güçlerinden bir tanesi de Türkiye'nin AB sürecidir'' dedi.

-''TÜRKİYE AYAKLARI ÜZERİNDE DURABİLEN BİR ÜLKE''

Türkiye'nin AB'nin kapısında yalvaracak bir ülke olmadığını, kendi ayakları üzerinde durabilen bir ülke haline geldiğini vurgulayan Bağış, şunları kaydetti:

''Ama yine de bu barış projesinin insanlığın geleceği açısından önemli olduğuna inanan bir ülkedir. Biz bu yüzden havlu atmıyoruz. Bu yüzden fişi çekmiyoruz. Rahmetli Özal, 1980'li yıllarda tam adaylık statüsünü kazanırken, o zaman uyarmış, 'uzun ince bir yola girdik, bizi bu yolda bezdirmek isteyecekler' demiş, 'bizi kızdırmak, havlu attırmak isteyecekler' demiş. Sanki bugün yaşananları o günden öngörmüş. Ama bezmemeliyiz, havlu atmamalıyız.''

Süreçte bazı fasılların engellendiğini veya sıkıntıların yaşanabildiğine değinen Bağış, ''Ama biz bu fasıllar engelleniyor diye Türkiye'nin çağdaşlaşma sürecinde yavaşlayacak değiliz. Biz kararlılıkla, onların fasıl açıp açmamasına bakmıyoruz. Biz kendi vatandaşlarımızın standartlarının yükselip yükselmediğine bakıyoruz'' diyerek bu yönde yürütülen çalışmaları anlattı.

Türkiye'nin, sosyal, ekonomik ve toplumsal potansiyellerine değinen Bağış, ''Avrupalılar bunları görecek ve eninde sonunda mecbur oldukları için Türkiye'nin önündeki engelleri kaldıracaktır. Türkiye'ye ihtiyaç duydukları için kaldıracaklardır. Ama o güne bizim hazırlıklı olmamaz lazım'' dedi.

Buna Türkiye'nin her yanda hazır olunması gerektiğini dile getiren Bağış, bu nedenle bu tür toplantıları, Türkiye geneline yaydıklarını da anlattı.

Büyük Önder Atatürk'ün koyduğu ''Muasır medeniyetler seviyesi'' hedefini de hatırlatan Bağış, bu çerçevede çaba sarf ettiklerini kaydetti.

Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan, AK Parti Milletvekili Zülfikar İzol ve Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba ile diğer ilgililerin katıldığı toplantıda Bakan Bağış, soru ve talepleri de dinledi.

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, toplantının ardından Şanlıurfa'da yapımı devam eden Sheraton otelinin inşaatını gezdi, daha sonra Balıklıgöl'e geçerek, burada balıklara yem attı, ardından buradaki taziye evlerine giderek, yakınları vefat eden 2 aileye baş sağlığı diledi.

Bir çay bahçesine de giden Bakan Bağış, vatandaşlar ve esnafla sohbet etti. Bu esnada bir esnaf Bakan Bağış'a poşu hediye etti.