Yapılan basın açıklamasında HAS Parti Aydın Gençlik Kolları Başkanı Barış Soyuçok ; "Türkiye’nin Ramazan ayından bu yana barış ve kardeşlik sürecine zarar veren sistematik bir terör saldırısı ile karşı karşıya kaldığını,uluslar arası terör siyasetinin desteği olmadan terörün bu kadar güçlü olması mümkün değildir. Keşke Sayın başbakan BM salonunda yaptığı o güzel konuşmasında, teröre destek veren ülkelerin isimlerini de açıklasaydı.
 
Terör saldırılarının Türkiye’deki barışa yönelik çabaların asla sekteye uğratmaması gerektiğini,önce, gönüllerin ve zihinlerin ardından da dillerin ve en sonunda da ellerin temizlenerek, ülkede barış ve esenliğin sağlanmasını zaruri görüyoruz. Biz terörü sadece PKK olarak görmüyoruz. Adına uluslar arası terör siyaseti adını verdiğimiz, arkasında belli güçlerin varlığına inandığımız bu terör Türkiye’nin sürekli karmaşa içeresinde kalmasını istiyor. Terörün ortadan kalkması için bütün kesimlerin savaş dilini terk edip barış dilini kullanması gerekmektedir. Bunun için bütün halka karşı yapılan bu saldırıların nefretle kınanması yetmez ayın zamanda bu iradeyi aşacak bir siyasi akıl ile Türkiye’de barış ve esenliğin kurulması lazım. Bunun içen HAS Parti olarak biz bu terör sorunun büyük resmin küçük bir parçası olduğu kanaatindeyiz.
 
Kürt sorununun Türkiye’nin en hayati sorunu olduğunu,bu sorun diğer bütün sorunların kaynağını teşkil ettiği için uluslar arası terör siyaseti bu sorun üzerinden Türkiye üzerinden bir takım işler yapmaktadır. Bu sorun devletle kendi vatandaşları arasında bir barışma süreci olarak algılanmalıdır. Biz adil ve kalıcı bir barıştan yanayız ve barışı sağlayacak her türlü adımın şeffaf bir şekilde yürütülmesinden yanayız. Bu sorunun çözüm yeri Genelkurmay ve dağlardır sorunun çözüm yeri TBMM’dir. Bunu için BDP’nin meclis çatısı altına gelmesi gerekir. Devletin artık PKK ile görüşmeler yaptığı ortaya çıkmıştır ve barış sürecinin sağlıklı işlemesi için herşeyin Oslo’da değil, Ankara’da yapılması gerekmektedir. Dış güçlerin bölgede açık müdahalesini sürdüğü bir ortamda Türkiye’nin hiçbir yabancı ülkenin arabulucuğuna ihtiyaç duymamalıdır. Terör örgütü koşulsuz silah bırakmalıdır. Provokasyonların önlenmesi için bütün güvenlik tedbirleri alınarak güvenlik güçlerimizin ve sivil vatandaşlarımızın hayatı emniyet altına alınarak Türkiye’de rutin operasyonların durdurulması da temin edilmelidir. Örgüt mensuplarının sivil hayata adapte edilmesi için yasal düzünlemeler yapılmalıdır. Tüm toplumsal kesimlerin katılımıyla özgürlükçü, adil, sosyal adaletçi, sivil bir anayasanın acilen yapılması gerekmektedir.
 
Başbakan Erdoğan’ın BM’de yaptığı konuşmayı çok başarılı bulduğunu,bunlar güzel sözlerdir. Ancak Türkiye cumhuriyetinin başbakanı adaletli olmak ve adaletli bir şekilde konuşmalıdır. Onun için de sadece İsrail’in zalimliğinden değil, Irak’ta milyonlarca insanı katledenlerin de zalim bir devlet olduğunu sayın başbakan söylemeliydi. Yine aynı şekilde Türkiye’de terörü körükleyen ülklerin kimler olduğunu da BM salonunda açıklamalıydı. İşte Ak Parti ile Has Parti arasındaki fark budur. Zalimin hepsi bizim için zalimdir.
 
Başbakan’ın Kuzey Afrika ülkelerine yaptığı ziyaretlerde laiklik meseleseni gündeme getirdini,gönül isterdi ki, sayın başbakan bu bölgelerde, laiklik gibi 20. Yüzyılın tartışma konuları yerine bizim medeniyetimin üç ana unsurunu temsil eden barış, adalet ve hoşgörü gibi yeni fikirlerini ifade edebilseydi. Bırakın Libya’da laiklik meselesini Türkiye Cumhuriyeti başbakanı değil de, Fransız Cumhurbaşkanı söyleseydi. İşte onun için aramızdaki farklardan biri de budur. Biz sadece bu bölgelerde emperyalizmin kol gezmesine karşı çıkmayız. Buralarda bu bölge halklarının kendilerini nasıl istiyorlarsa o şekilde yönetmelerini isteriz. Biz olsaydık şunları söylerdik. "Ey Tunus halkı, Mısır halkı kendi bütünlüğünüze sahip çıkınız ve emperyalizmin temsilcilerini yönetimlerinizden uzak tutunuz. NATO VE BM’nin adaletsiz uygulamalarına karşı durunuz ve kardeşliğinizi pekiştiriniz. Merhameti, dayanışmayı ve hakkına razı olmayı unutmayınız yanlış yapanın da yakasına yapışınız.
 
                 FÜZE KALKANI KİME HİZMET EDECEK?
 
Has Parti Gençliği olarak,Türkiye’de füze kalkanı kurulmasına karşı çıktıklarını ve çıkmaya da devam edeceğiz.Bu proje NATO’nun değil ABD’nin projesidir. Polonyalılar’ın, Çeklerin karşı çıktığı bu projenin bizim topraklarımıza kurulması kabul edilebilir değildir.
 
Bu sistem, İsrail’i korumak için kurulmaktadır. Füze kalkanının muhatabı, İran, Suriye ve Kuzey Kore’dir. Bu milleti kandırıyorlar. Füze kalkanı projesinde buton bizim elimizde olacakmış. Biz daha önce parasını verdiğimiz Heronların komutasını elemize alamadık.
 
Füzenin sahibi olanlar, nasıl olacak da bu füze kalkanının butonunu bize teslim edecektir. Yarın NATO İsrail’i dost, Türkiye’yi düşman olarakk tanımlarsa bu füze kalkanı kime hizmet edecektir? Bu sorunun cevabı da verilmek zorundadır.Tüm şehitlerimizi Allahtan rahmet,Ailelerine Başsağlığı diliyorum" dedi.