Türk sinemasının yakışıklı jönü Tarık Akan, 1970 yılında sanat hayatına, Ses mecmuasının açtığı yarışmayı birincilikle kazanarak atıldı. 1971 yılında Emine ile sinema filmi kariyerine başladı. Bu fimde Filik Akın ve Ekrem Bora ile oynadı. 1973 yılında Suçlufilmiyle, Altın Portakal Film Fistivali'nde En İyi Erkek Oyuncu dalında ilk ödülünü aldı. Uzun yıllar Yeşilçam'ın aşk, eğlence, komedi filmlerinde rol aldı. Kemal Sunal'ın da oynadığı Hababam Sınıfı filminde halk tarafından çok sevildi. Sıcak samimi rolleriyle beğeni toplamaya devam etti. Güleç yüzü iğreti gibi durmadı. Halkın gönlünde yer etti. Daha sonra toplumsal filmlerde rol almaya başladı. Asıl kariyerini bunlarla yaptı. Bunun zirvesi 1977 yılında Zeki Öktem'in yönetmenliğini yaptığı başrolünü Melike Demirağ ve Tuncel Kurtiz ile paylaştığı Sürü filmiyle yaptı. Bu filmi büyük başarı kazandı. Yılmaz Güney tarzı filmleriyle toplumsal sorunları beyaz perdeye taşınmasına katkı sundu. 1978 yılındaki Maden filmi de bunlardan biri oldu. 1982 yılında Yılmaz Güney'in yönettiği Yol isimli filmiyle zirveye çıktı. Aynı yıl Cannes Altın Palmiye ödülüyle namı dünyaya duyuldu. Altın Portakal Film Festivali'nde yedi ödülle tek erkek oyuncu ünvanını elinde tutuyor. Tarık Akan 111 sinema filmi ve 4 de tv dizi filminde oynadı

ses.jpg

12 EYLÜL'DE YARGILANDI

1949 yılında subay çocuğu olarak İstanbul'da doğan Akan, eğitimini babasının memuriyeti nedeniyle Anadolu'nun çeşitli illerinde yaptı. İTÜ Makine Mühendisliği okudu. Gazetecilik Yüksek okulunu bitirdi. Hem okudu hem çalıştı. Anadolu insanını yakından tanıdı. Toplumsal sorunlara duyarsız kalmadı. Suya sabuna dokunmayan sanatçılardan değildi. Atatürk ve Cumhuriyet çocuğuydu. Bu konularda tavrını en baskıcı dönemlerde bile ortaya koymaktan geri durmadı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yargılandı. 2,5 ay hücre hapsinde kaldı. 12 Eylül anılarını 'Anne Kafamda Bit Var' isimli kitapta topladı.

SİLİVRİ BARİKATLARININ EN ÖNÜNDE

Yakın zamanda da onu Ergenekon tertibine karşı aldığı tavırda görüyoruz. Davanın düzmece olduğunu söyledi. Sanatçılar girişiminde yeraldı. 30 Ekim 2008'de 'Yurtsever Aydınlır Serbest Bırakılsın' kampanyasına imza verdi. Eylül 2009'da 'Beni de alın' kampanyasına imza verdi. 26 ocak günü 100 bini bulan imza Beşiktaş Adliyesi'ne verildi. AKP döneminde tiyatroların kapanmasına, heykellerin yıkılmasına, sanatçılara yapılan baskılara karşı direnenlerin yanında oldu. Tekel eylemlerine destek verdi. 2010 referanduma giden anayasa değişikliğine 'hayır' dedi. "Atatürksüz anayasaya karşı köy köy dolaşırım" dedi. 2011 seçimlerinde Cumhuriyet Güçbirliği'nin içinde oldu. TGB eylemlerinde de vardı. Milli günlerin yasaklanmasına karşı çıktı. 13 Aralık 2012 günü onbinlerin Silivri kapılarına dayandığı gün, o da barikatı yıkanların en önündeydi. O meşhur fotoğraf en çok paylaşılan kare oldu. 2013 Haziran ayaklanmasında da sanatçı duyarlılığını gösterdi. Alanlardaydı...

İŞTE ONUN UNUTULMAZ SÖZLERİ

17 Nisan 2011, Tuncer Cücenoğlu ile mülakat: "Solcu arkadaşlar kızacak ama 27 Mayıs ve 28 Şubat darbe değildir. Birincisi önümüzü açtı. Yeni düşüncelerle tanışmamızı sağladı. 28 Şubat da bir darbe değildir. Çünkü laik cumhuriyetten uzaklaşmamızın önünü kapadı. (...) TSK bizim gözbebeğimizdir."

"Babamın mesleği gereği Anadolu'nun çeşitli yerlerinde bulunmuştum. Zengin aile çocuklarını oynuyordum. Ama yabancılaşıyordum kendime. Çünkü ben bir halk çocuğuydum. Yılmaz Güney'in sinemasından daha çok etkileniyordum. 'Maden' filminden sonra da bu gerçekçi çizgimi böyle sürdürdüm ve salon filmlerinde asla oynamadım."

"Sürekli okuyan biriyim Ergenekon'un ne olduğunu bilmiyorum."

"Politik duruşum hep vardı. Ödün de vermedim bundan. Verilmez de zaten. Çünkü benim oluşumum Atatürk ilkeleriyle biçimlendi. Bu duruşum ölümüme kadar sürcecek. Çünkü bu benim sorumluluğum."

"Sosyalist düşüncede bir insanım."

"Eski filmlerimi izlediğimde kendi kendime 'ne yaşıkıklı adammıssın sen.' Şaka bir yana ama bu böyle."

1 Haziran 2011, Sanatçılar için 'müsvedde' diyen Başbakan Erdoğan'a cevap: "Tüpgaz patlamasıyla nükleer enerji patlamasını bir tutan bir başbakana ve beyine söyleyecek hiçbir cevabım yok benim."

13 Ekim 2011: "Ergenekon... Balyoz... Gençlik. 'AK' mı? 'KARA' mı?"

27 Ekim 2011, 27 Mayıs ve 28 Şubat savunması nedeniyle yapılan saldırılara cevap: "Atatürk'ün safında olduğum için saldırıyorlar."

14 Kasım 2011 Silivri çadırını ziyaret: Biz bu ülkede her dönemi yaşadık. Bu dönem hiçbir döneme benzemiyor. Herşey farkıl herşey hesaplı. Bazen gözlerim doluyor bazen kahkaha atmak geliyor içimden."

22 Ekim 2012, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramına çağrı: "Atatürk'ün çocukları olduğumuzu göstereceğiz."

28 Mart 2013, 8 Nisan Silivri buşuması için çağrı: "Karanlığa karşı hep birlikte Silivri'ye."

5 Nisan 2013: "Herşey Atatürk için herşey Cumhuriyet için."

20 Mayıs 2013: "Başbakan Anıtkabir'e gitmemek için elinden geleni yapıyor."

9 Haziran 2013 Gezi günleri: "Nazım Hikmet'in mezarından geliyorum. Yeni bir güneş doğuyor ülkemizde. Sağolsun bu gençlik, sağolsun TGB. Biz Atatürk'ün askerleriyiz. Hepimiz bunun farkındayız."

26 Ekim 2013: "Siz sanatçılar, var oluşumuzu Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün devrimlerine borçluyuz."

13 Aralık 2013 'Laik devlet, özgür toplum' için bir araya gelen Sanatçılar Girişimi toplantısı: "Sanatçılar olarak ilk kez sesimizi çıkarmıyoruz. Bu başkaldırılar her zaman olmuştur ve olacaktır."

24 Aralık 2015: Hepimiz Mustafa Kemal'in askerleriyiz. Ölene kadar da bu görevi sürdüreceğiz."