Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nin terasında Ankara'da bulunan yabancı büyükelçilere dün gece iftar verdi. Büyükelçiler aracılığı ile dünyaya mesaj veren Erdoğan, burada yaptığı konuşmada Esad yönetimini hedef aldı. Erdoğan, "Suriye düşmanca tutumunu devam ettirdiği takdirde Türkiye misliyle karşılık vermekten çekinmeyecektir" dedi. Erdoğan'ın mesajları şöyle:
KİMSENİN İÇİŞİNE KARIŞMIYORUZ: Türkiye olarak ne içinde bulunduğumuz coğrafyada ne uzak ne yakın coğrafyalarda hiçbir ülkenin içişlerine karışmadık, karışmıyoruz. Her ülkenin içişlerine, toprak bütünlüğüne, sınırlarına, toplumsal hassasiyetlerine karşı büyük bir hassasiyet gösteriyoruz.
İNSANLIK KATLEDİLİYOR: Bugün Arakan bölgesinde insanlar ve insanlık katlediliyor. BM'yi göreve davet ediyorum. Bu daveti yapmaktan daha normal daha insani ne olabilir? Burada bir avuç Müslüman ne yazık ki oradaki yönetim tarafından katlediliyor. Yakılıyor. Suriye'ye bakıp Suriye'de diplomasi çarpışıyor, siyaset çarpışıyor, mezhepler çarpışıyor diyerek yüreklerini serinletenler varsa diyorum ki hayır Suriye'de insanlık topyekun katlediliyor.
DİKKATE ALMADI: Biz Suriye ile olayların başladığı güne kadar çok olumlu ilişki kurduk. Kuzey Afrika'da başlayan halk hareketleriyle birlikte Suriye'ye dostça uyarılarımızı yaptık. Uyarılarımızın hiçbiri dikkate alınmadı. Eğer Esad yönetimi uyarılarımızı dikkate almış olsaydı Suriye bugün bu yaşadıklarını yaşamıyor olacaktı.
NEREDE BARIŞÇI EGEMEN GÜÇLER: Son 48 saat içinde Suriye'de katledilenlerin sayısının 550 kişiyi geçtiği ifade ediliyor. Nasıl buna sessiz kalınır? Bunların yanında Suriye yönetiminin kimyasal silah kullandığı iddiası da dillendiriliyor. Annan planı mevcut haliyle Esad rejiminin elinde bir istismar aracı haline gelmiştir. Uluslararası toplumun daha faza sorumluluk alması gerekiyor.
ER YA DA GEÇ GİDECEK: Suriye'de bu kanlı rejim er ya da geç mutlaka gidecektir. Son günlerde panik halinde ortaya konan acımasız katliamlar Suriye'de yok olmaya giden ayak seslerini bir kez daha ortaya koymuştur. Suriye halkı zafere her zamankinden daha yakındır. Bugüne kadar akan kan o kanın akmasına destek verenlerin alnında kara bir leke olarak kalacaktır.
MİSLİYLE KARŞILIK VERECEĞİZ: Suriye karasuların 13 mil açığında silahsız olarak seyreden bir Türk uçağı düşürüldü. Her ülkenin hava sahası başka ülke uçakları tarafından zaman zaman ihlal edilir. Bu durumda uyarılar yapılır. Ama bizim uçağımıza yönelik hiçbir uyarı yapılmamıştır. Uçağımız hasmane bir şekilde düşürülmüştür. Türkiye bu düşmanca tavır karşısında gereken tüm önlemleri almıştır. Benzeri bir hadisenin yaşanmasını engellemek amacıyla Türkiye anganjman kurallarını değiştirmiştir. Suriye rejiminin bu gelişmelerden ders almayıp düşmanca tavırlarını sürdürmesi halinde Türkiye misliyle karşılık vermekten çekinmeyecektir.

SURİYE VE İSRAİL'E DAVET YOK
İlk defa parti binasının teras katında verilen iftara Suriye ve İsrail büyükelçileri çağrılmadı. Bu arada Başbakan Tayyip Erdoğan masasını ABD Büyükelçisi Ricciardone ve AB komisyonu büyükelçileriyle paylaştı. Büyükelçiler adına Özbek Ulfat Kadirov kısa bir konuşma yaptı. AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik'in ev sahipliğinde yapılan iftar programına kabine üyeleri de ilgi gösterdi. Elçilere 14 dilde Mesnevi hediye edildi. Bu arada iftar yoğun güvenlik önlemleri altında gerçekleştirildi. Mısırlı Hafız Ahmet Nuraina iftar programında Kuran okurken Erdoğan hafızı kucaklayarak teşekkür etti. Başbakan Erdoğan'ın en çok beğendiği sanatçılardan olan Serkan Çağrı klarnetiyle konuklara müzik ziyafetti sunarken sanatçıya Leo Trio Joubran eşlik etti. iftara büyükelçilerin yanı sıra inanç gruplarının temsilcileri de katıldı. İftarda davetlilere, Analı Kızlı Çorbası, Adana Kebabı ve Talka Tatlısı ikram edildi.

'GÜNLÜK TUTUYORUM BELKİ İLERDE BİR GÜN ANILARIMI YAZARIM'
Başbakan Erdoğan her gün günlük tuttuğunu belirterek "Belki ilerde hatıraları yazma fırsatım olabilir" dedi. Genel Yayın Yönetmenliği'ni Hande Zapsu Watt'ın yaptığı, "The Istanbul Review" adlı edebiyat dergisinin yayın hayatına başladığı ilk sayısında, Erdoğan'la yapılmış bir söyleşi yayımlandı. Dergiye, edebiyatla ilişkisine dair bilinmeyen yönlerini anlatan Erdoğan çok yoğun mesaisine rağmen, kitap ve edebiyat dünyasından kopmamaya gayret gösterdiğini söyledi. Erdoğan, "Kendiniz hiç yazıyor musunuz?" sorusuna, "Günlük ve hatırat bildiğiniz gibi edebiyat formları olarak değerlendirilir. Bu anlamda, evet, yazıyorum. Her gün, fırsat bulabilirsem, günlük tutuyorum ve gelişmeleri not ediyorum. Belki ilerde, bu günlüklerden yola çıkarak hatıraları da yazma fırsatım olabilir" yanıtını verdi. Annesi merhume Tenzile Erdoğan'ın kendisini ve kardeşlerini Anadolu'nun, özellikle de Karadeniz Bölgesi'nin en güzel ninnileriyle büyüttüğünü dile getiren Erdoğan aynı şekilde merhum babası Ahmet Erdoğan'dan da Anadolu'nun oldukça zengin hikaye ve masal hazinesini hafızalarına miras devraldıklarını belirterek "Çocukluğumda simit ve su satar, kazandığım parayla hemen gider kitap alırdım" dedi. Sansürün, sadece edebiyatta değil, sanatta, medyada, siyasette ve diğer alanlarda da kabul edilmez bir engelleme yöntemi olduğunu ifade eden Erdoğan "Ben, ders kitaplarında bile yer alan bir şiiri okuduğum için mahkum olmuş, hapis yatmış bir siyasetçiyim. İfade özgürlüğünün, fikir özgürlüğünün ne manaya geldiğini çok iyi bilen bir Başbakanım. Genç nesillerin, yeni nesillerin, tüzüklerle, yasaklarla, sansürle imtihan edilmesine tahammül de rıza da göstermeyiz" dedi.