Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

ABD merkezli Politico dergisinin AB edisyonunda 'döviz kurunda artış, artan işsizlik, yolsulluk ve yükselen enflasyondan mustarip' Türkiye'nin euro'yu para birimi olarak kullanmasına izin verilmesi gerektiğine dair bir yazı yer aldı.

Bunun nedenlerinden biri olarak, en çok sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke Türkiye'deki derin ekonomik krizin AB'ye yeni bir göç dalgası getirecek olması gösterildi.

Lioness Capital'in baş yatırım sorumlusu Aslı Karahan-Ay'ın New York'tan kaleme aldığı yazıda "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'alışılmadık' ekonomi politikaları bir faciaya neden oldu" ifadesi kullanılarak şöyle devam edildi:

"Türkiye ödemeler dengesi krizinden, artan yoksulluktan, yüksek işsizlikten ve yükselen enflasyondan mustarip. Bu yazı yazılıırken, Türk lirası dolar karşısında değerinin yaklaşık yüzde 70'ini 2021'de, yaklaşık yüzde 33'ünü ise sadece kasım ayında kaybetti. Bu, sadece Türkiye için değil, komşuları için de bir tehlikedir ve ülkeyi istikrara kavuşturmak ve Batı'ya yeniden demirlemek Avrupa Birliği'nin çıkarınadır."

"İyi haber şu ki, AB, bunu başarmak için kullanabileceği bir araca sahip: Euro. AB, Türkiye'nin ağır hasar görmüş demokratik kurumlarını yeniden inşa edecek politikalar karşılığında, Türkiye'ye AB üyesi olmadan, euroyu kısmen kabul etme olanağı sunmalıdır. AB, bunu neden yapsın? Çünkü Türkiye siyasi ve ekonomik krizlere yabancı olmasa da bu sefer büyük ihtimalle AB'yi de beraberinde sürükleyecek bir patlama olacaktır. Türkiye, dünyadaki herhangi bir ülkeden daha fazla göçmen ve sığınmacıya - 3.6 milyon insan - ev sahipliği yapıyor ve Türkiye'deki derin bir ekonomik krizin AB'ye yeni bir göç dalgası getireceği neredeyse kesin."
"Böyle bir anlaşma, birlik için de önemli avantajlar sağlayacaktır. Özellikle böylesi bir düzenleme daha sonra Lübnan ve hatta belki de Ukrayna gibi diğer bölgesel müttefikleri istikrara kavuşturmak için tekrarlanırsa, euroya daha fazla uluslararası ağırlık, sıklıkla bahsedilen stratejik bir hedef verecektir."

"Türkiye, euro bölgesinin GSYİH'sının kabaca yüzde 5'ine eşdeğer büyük bir ekonomiye sahip. Kur riskinin ortadan kaldırılması, ikili ticaret ve yatırım akışlarını artıracak ve tedarik zincirleri Çin dışına taşınırken nispeten ucuz, genç ve üretken işgücünü kullanan Avrupalı ​​şirketlerin Türkiye'deki ayak izlerini genişletmelerine yardımcı olacaktır."

"En önemlisi, Türkiye'nin euroya geçmesine izin verilmesi, birliğin siyasi kırmızı çizgilerinin hiçbirini çiğnemeyecektir. Bu, Türklere Avrupa'da herhangi hareket özgürlüğü, Türkiye'nin Avrupa Parlamentosu veya herhangi bir Avrupa kurumuna katılımı ve kesinlikle AB'ye tam üyeliğine yol açmaz. Düzenleme, herhangi bir AB anlaşması değişikliği gerektirmeyecek ve birliğin stratejik 'ayrıcalıklı ilişkiler' fikrine çok uygun olacaktır. Aynı zamanda, Türkiye'nin Avrupa'nın kıyısında giderek daha fazla İslamcı, istikrarsız bir devlet haline gelme riskini de en aza indirecektir."

"Peki euroyu kısmen benimsemek ne anlama geliyor? Bunun için 'para anlaşması' olarak adlandırılan yasal emsal, AB ile AB'nin bir parçası olmayan, ancak Türkiye gibi gümrük birliğinin parçası olan iki mikro devlet olan Andorra ve San Marino, arasında zaten var. Para anlaşmasıyla Türkiye, euroyu yasal ödeme aracı olarak kabul etme ve euro madeni para basma hakkına sahip olacaktır; bonolar ise yalnızca Avrupa Merkez Bankası (ECB) tarafından çıkarılacaktır."

"Bu senaryoda, AB, Türkiye'nin borcunun finanse edilmesini üstlenmeyecek ve Ankara, enflasyon, bütçe açıkları, devlet borcunun GSYİH oranı, döviz kurları ve uzun vadeli faiz oranı istikrarı ile ilgili Maastricht Antlaşması'nın 5 kriterinin hepsini karşılayana kadar ECB Yönetim Konseyi'nde yer alamayacak."

"Gerçekçi konuşmak gerekirse, Türkiye'nin bu kriterlere en az 10-20 yıl, belki de daha uzun süre uyması pek olası değil. Ve eğer bir gün bunu gerçekleştirirse, ECB Yönetim Konseyindeki temsili, gözlemci statüsüyle sınırlandırılacak ve bu da ona para politikası üzerinde neredeyse hiçbir güç vermeyecektir."

"Türkiye'nin AB'ye yalnızca parasal olarak katılmasına izin verilmesi karşılığında, Brüksel, (geleneksel ve çevrimiçi) medya özgürlüğünün yeniden tesisi, yüzlerce gazeteci ve siyasetçinin serbest bırakılması, Türkiye'deki seçimlerde gözlemci rolü, üniversitelerde idari ve akademik bağımsızlığa dönüş ve yolsuzluk ve adam kayırmacılığı azaltmak için devlet bankalarının özelleştirilmesi dahil olmak üzere demokratik reformlar talep etmelidir."
"Böyle bir düzenleme Türkiye için neden çekici olsun? Elbette, bir dahaki sefere ekonomik ters rüzgarlarla karşı karşıya kaldığında rekabet gücünü artırmak için para birimini devalüe etme esnekliğini kaybedecektir. Ancak euronun benimsenmesi, Türkiye ekonomisi için çok sayıda sorunu çözecek, kronik enflasyon sorununu ortadan kaldıracak ve ülkeyi düşük faiz oranları, yüksek büyüme ve kur risksiz cazip bir yatırım yönü haline getirecektir."

"Üstelik bu nispeten kolay bir geçiş olacaktır. Türk banka mevduatlarının yaklaşık yüzde 55'i çoğunlukla euro ve ABD doları cinsinden olmak üzere halihazırda yabancı para birimlerinde. Türkiye-AB ticaret hacmi zaten büyük ve gümrük birliğinden 20 yıl sonra gitgide büyüyor. 2020'de AB ile ticaret, Türkiye ihracatının yüzde 41'ini ve ithalatının yüzde 33'ünü oluşturdu. Euronun benimsenmesi, Türk finans sektörünün Avrupa bankacılık ve finans yasa ve yönetmeliklerine uyumunu da hızlandıracak ve sektörün güvenilirliğini artıracaktır."
"Düzgün şekilde yürütülürse, Türkiye'nin on yıllardır can çekişen AB üyelik sürecinin aksine, euroyu benimsemesi bir yıldan daha kısa sürede tamamlanabilir..."

Son olarak, iç siyasi amaçlar bakımından, Türkiye'nin euroyu benimsemesi, ülkenin sonunda Avrupa düzeyinde refaha giriş biletini simgeleyen güçlü bir ekonomik ve siyasi çapa olacaktır. Gerçek bir ekonomik etkisi olmadan sadece sembolik anlamı bulunsa da, cumhuriyetin kurucu babası Mustafa Kemal Atatürk'ün imajını içeren euro madeni paraları, Türk kamuoyunda popülerlik kazanır. Bu, ülkedeki refleksif milliyetçi direnişin üstesinden gelinmesine yardımcı olabilir."

"'Bir krizin boşa gitmesine asla izin verilmemesi gerekir' diye bir laf vardır. Türkiye'nin parasal sıkıntıları, Brüksel ve Ankara'ya zedelenmiş bir ilişkiyi yeniden başlatma, ticareti derinleştirme, ekonomik bağları güçlendirme ve Türkiye'nin AB üyeliği denilen siyasi mayın tarlasından kaçınma fırsatı sağlıyor."

"AB, Türkiye'yi para birliğine kabul etmeli ve Türkiye de katılmaya istekli olmalıdır. Atatürk bunu kesinlikle onaylardı. Zeki, delici gözleri ve esrarengiz gülümsemesiyle euro madeni paraları üzerinde iyi görünecektir."