Son beş yılda meydana gelen olaylara Türk-Rus dostluğu damgasını vurdu. Bunu son olarak, Azerbaycan’ın 30 yıl sonra Ermenistan’ın işgali altındaki topraklarını kurtarma operasyonunda da gördük. 24 Kasım 2015’de Rus uçağının düşürülmesi ve 19 Aralık 2016’da Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un katledilmesi tertiplerine rağmen ilişkiler bozulmadı ve aksine daha da gelişerek stratejik boyuta taşındı. İki ülke de bu olayları soğukkanlılıkla değerlendirerek, saldırının nereden geldiğini iyi saptadı ve buna göre doğru tutum aldı.

İlginçtir, yüz yıl önce de Türk-Rus dostluğu yeni kurulmakta olan Sovyetler Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihine damgasını vurmuştu. Tarihi yakınlık iki ülkeye de çok şey kazandırdı. İlk Moskova Büyükelçimiz Ali Fuat Cebesoy, Rusya’daki rejim değişikliğinin önemini 1966 yılında ABD’li F. Latimer ile yaptığı görüşmede şöyle anlatır: “Eğer Ruslar çarlık olarak kalsaydılar, Türkiye yoktu bugün. Biz milli mücadele bile yapamazdık.” (Ali Fuat Cebesoy, Bilinmeyen Hatıralar Kuvayı Milliye ve Cumhuriyet Devrimleri, Temel Yayınları, İstanbul, 2001, s.329.)

O günden bugüne 100 yıldır süren dostluk her alanda iki ülkenin de barış içinde yaşamasını ve iyi ilişkilerle ticaretinin gelişmesini sağladı. 70 yıllık NATO süreci bile bu ilişkilere zarar veremedi… Zor günlerin dayanışmasının bugünlere taşınmasında Atatürk ve Lenin’in çabaları unutulmaz… Yakın zamandaki gelişmelere de Erdoğan ve Putin’in damga vurduğunu görüyoruz. Atatürk ölmeden önce devlet erkânına, “Size sarsılmaz Sovyet dostluğunu miras bırakıyorum. Buna zarar vermeyin” demişti. Zaman bunun haklılığını gösterdi… İşte iki dönemin kazanımları:

SOVYETLER BİRLİĞİ DÖNEMİ

  • Birinci Dünya Savaşı’nda Rusya ile karşı cephelerde savaştık. Rus ordusu Erzurum-Van hattından Bayburt-Tunceli hattına kadar geniş bir alanı işgal etti. Savaşın galibi olsaydı Doğu Anadolu’yu alacak, bununla da yetinmeyecek -savaş içinde kendisine vaat edilen- İstanbul’u da yılların hayali olarak topraklarına katacaktı. İşte bu plan büyük kuşatma sonucu bozuldu. Rusya’daki Çarlık rejimi Şubat 1917’de yıkıldı. Ekim 1917’de de Bolşevikler iktidara geldi. Artık Rusya’da yeni bir dönem başlamış oldu. Yeni Rus yönetimi 3 Mart 1918’de Brest Litovsk Antlaşması’yla Doğu Anadolu’dan çekildi ve 40 yıldır işgal ettiği Kars-Ardahan ve Batum’u bize bıraktı. Yeni rejimin tutumu sayesinde vatan toprağını genişlettik.
  • Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması ile savaşı bıraktı. 19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Milli Mücadele başladı. 23 Nisan 1920 günü Ankara’da BMM açıldı. Meclis Reisi Kemal Paşa, Rus devriminin lideri Lenin’e 26 Nisan 1920 günü dostluk mektubu göndererek ittifak teklifinde bulundu. İngilizlerin ördüğü Kafkas Seddi’nin yıkılması için her türlü desteğin verileceğini iletti. İlk ciddi girişimde bulunulmuş olundu.
  • 11 Mayıs 1919 günü Hariciye Vekili Bekir Sami Bey başkanlığında geniş bir heyet Moskova’ya yola çıktı. Bu heyet Rusya’da dostluk anlaşması için çerçeve belirledi. İlk temaslarda bulundu. Maddi ve silah yardımı için liste verdi. İlk etapta maddi yardım yola çıkarıldı.
  • Bu ilişkiler Türkiye’nin tanınması anlamındaydı. 1920 yılı sonunda Rusya Budu Midivani’yi Ankara’ya elçi olarak gönderdi. Türkiye de Ali Fuat Paşa’yı aynı tarihlerde Moskova’ya gönderdi. Böylece diplomatik ilişkiler de başlamış oldu. Bu siyasi adımlar o günler için çok kıymetliydi. Ankara’ya en büyük siyasi destek oldu.
  • İki ülke ilk aşamada İngilizlerin Kafkasya’da örmek istediği Kafkas Seddi’ni yıktı. Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan 28 Nisan 1920 tarihine kadar bağımsızdı. Bu dönemde İngilizler bu ülkeler üzerinde etki yapıyor ve bunarlı iki ülkeye karşı kullanmaya çalışıyordu. Bunu tehlike gören Mustafa Kemal Paşa, Rus yetkililerine bu seddin tehlikesini bildirdi. Her iki ülke de yaptığı operasyonla bunun önüne geçti. 30 Ekim 1920 tarihinde Ermeni çetelerini bölgeden kovan 15. Kolordu birlikleri, Nahcivan’da Kızılordu ile el sıkıştı. Bu sorun kökten çözülmüş oldu. 16 Mart 1921 günü Moskova’da Dostluk ve İşbirliği Antlaşması imzalandı. Doğu sınırımız belirlenmiş oldu. Batum dostluğun nişanesi olarak Gürcistan’a bırakıldı. Kars ve Ardahan’ın bizde kaldığı Sovyet yönetimine de tescil edilmiş oldu. Artık Doğu sınırımız belirlendi. Bu durumu Frunze, “Doğu sınırınızı gerekirse bize emanet edin. Birliklerinizi Batı’ya kaydırın. Rahat olun” diye açıklar…
  • Doğu’daki güvenceyle Batı Cephesi’ndeki ordumuza kuvvet kaydırması yapıldı. Sakarya Zaferi geldi… Sakarya Zaferinden sonra Fransızlar da etkisizleştirildi. 20 Ekim 1921 tarihinde Ankara Antlaşması ile Fransa Güney illerimizden çekildi. Bununla İngilizler yalnızlaştırılmış oldu. İtalyanlar da bu durumdan sonra Anadolu’dan çekilmeye başladı… Ankara-Moskova yakınlaşması emperyalistleri de telaşlandırdı. Ankara’yı tamamen karşılarına almamak için yeni politikalar geliştirmeye çalıştılar. Bir süre sonra Fransa ve İtalya bize silah vermeye başladı.
  • Rusya’dan para, silah ve mühimmat yardımı akışı 1922 başından itibaren hızlandı. Eylül 1920'den Mayıs 1922 tarihine kadar SSCB'nin Ankara Hükümetine maddi yardımı 11.028.012 TL idi, Sovyetler Birliği’nin Kurtuluş Savaşı'na katkısı, Büyük Taarruz öncesindeki rakamlara göre yüzde 35 dolayında olmuştur. Silah olarak 39 bin tüfek. 147 bin top mermisi, 63 milyon fişek, 327 makineli tüfek, 54 top. Bu yardımlar çok önemliydi. Türkiye’ye dünyada başka yardım yapacak ülke yoktu. Bu dönemde Sovyet Büyükelçisi Aralov’un girişimleri önemlidir… Bu yardımlara Azerbaycan’ın da yardımı eklendi.
  • Lozan Barış Antlaşması’nda da müttefiktik. Türkiye’nin tezlerini destekledi. Antlaşmayı tanıdı. Unutmayalım, NATO müttefikimiz ABD Lozan Antlaşmasını hâlâ imzalamadı. 
  • Osmanlı döneminde son yüz yılda 13 büyük savaş yaptığımız Rusya artık bizimle dost ve müttefikti... Bu tarihi bir başarıdır. Bu dostluk ve işbirliği Cumhuriyet döneminde de sürdü. Bugüne kadar da ciddi bir sorun yaşanmadan sürüyor.
  • Sovyetler Birliği’nin siyasi desteği Atatürk’ün ölümüne kadar sürdü. İki ülke Batı’ya karşı birlikte hareket etti. Birbirlerinin aleyhine hiçbir anlaşmaya imza atmadı. Türkiye 1932 yılında BM’ye girdi. Ardından da Sovyetler Birliği’nin alınması için çaba harcadı. Onlar da 1934 yılında BM’ye üye oldu…
  • Sovyet Rusya, genç Cumhuriyet yönetiminin ekonomik atılımına en ciddi destek veren ülke oldu. Planlama ve sanayi yatırımlarına hem kredi, hem de teknik olarak destek verdi. Bu dönemin sembolik yatırımları Kayseri ve Nazilli dokuma sanayi, Karabük Demir Çelik Fabrikasıydı. Bu yatırımlar için 1932 yılında Rusya faizsiz 8 milyon dolar kredi verdi. Bu borç uzun vadede tarımsal ürünlerle ödendi. Bu görüşmelerde Stalin’in “Durumunuzu biliyorum. Sizden faiz almayacağız. Uzun vadede ödeyin” sözleri çok şeyi anlatır… 
  • Sovyetler Birliği ile iyi olduğumuz 1967 yılında Seydişehir Alüminyum Fabrikası, Çayırova Şişecam Fabrikası ve Karabük Demir Çelik Fabrikasını da buna eklendi. 
  • 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Türkiye’ye asker yardımında bulunacağını açıkladı. Daha sonraki süreçte Türkiye’nin karşısında olmadı… Bu dönemde ABD baskı ambargolarına karşı bize destek verdi.

BU DÖNEMDEKİ KAZANIMLAR

  • Haziran 2014 tarihinde ABD, IŞİD’i Suriye’ye sürerek Irak’ta kurmaya çalıştığı kukla devleti koridorla Suriye’ye taşımaya başladı. Suriye’nin açıkça bölünme hamlesini gören Rusya, Eylül 2014’de hamle yaparak hava kuvvetlerini Suriye’ye gönderdi ve açık tavrını ortaya koydu. Türkiye de bundan güç alarak 24 Temmuz 2015’ten itibaren PKK ve IŞİD’e karşı büyük atılımı başlattı. Kuşatmayı yarmak için Rusya ile işbirliği yapmaya başladı. Bir anlamda ABD’nin örmeye çalıştığı Güney Seddi’ni yıktı… Bu operasyonlar halen sürüyor. Bu süreçte iki ülke de daha fazla birbirine yaklaştı…
  • ABD bu atılımı 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi’yle durdurmaya çalıştı. Rusya ve İran darbe girişimine açık tavır alarak Türkiye’nin yanında durdu. Türkiye bu tarihi fırsatı iyi değerlendirdi ve ABD Gladyosu olan FETÖ’yü ezmeye başladı. Devletten 125 bin (44 bin polis), TSK’dan 23 bin FETÖ’cü atıldı. Darbeciler yargılandı. Sona eren davalarda, 2 bin 260'ı ömür boyu olmak üzere 3 bin 664 sanık hakkında mahkûmiyete hükmedildi.
  • Türkiye, Rusya ile S-400 hava savunma sistemlerinin alımı konusunda anlaştı. Gelişmiş bir sistem olan S-400’ün alımı ABD ve NATO’yu rahatsız etti. Türkiye kararlı tutumuyla bunları dinlemedi ve sistemler Türkiye’ye getirilerek kurumu sağlandı. Bu alıma ABD çok büyük tepki gösterdi. Ekonomik krizle tehdit etti. İki ülke de buna aldırmadı. ABD daha da ileri giderek Türkiye’yi F-35 projesinden çıkardı. Sattığı uçakları vermedi. Rusya gelişmiş Su-37’leri Türkiye’ye vereceğini açıkladı. Türk Akımı gibi önemli bir proje gerçekleştirildi. Rusya Akkuyu Nükleer Santralini de kuruyor…
  • ABD daha da ileri giderek iki ülkenin arasını bozmak için FETÖ’yü kullanarak Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’u 19 Aralık 2016 günü suikastla katlettirdi. İki ülke soğukkanlı tutumla bu tertibi bozdu. Tetiği kimin çektirdiğini saptadı…
  • Türkiye’nin bölgesel ittifak girişimi Barzani’nin 25 Eylül 2017 günü yapmayı planladığı bağımsızlık referandumunu önledi. Irak ordusunun hamlesiyle Barzani Kerkük’ten çekilmek zorunda kaldı. Siyasi kariyeri de bitti. Barzani’nin gücünün boş olduğu da ortaya çıktı.
  • İki ülke Suriye’nin toprak bütünlüğünü tanıdı. Ülkedeki Batılı teröristlerin çıkarılması için operasyonlar yürütüyor. Türkiye bugüne kadar üç büyük operasyonla ABD planlarına ağır darbe indirdi. ABD bu süreçte açıkta PKK’yı destekleyerek binlerce TIR’lık silah gönderdi…
  • Türkiye-Rusya ve İran Astana süreçlerinde birlikte hareket etmeye başladı. Bu durum müttefikliğin temellerini attı. Bu ittifak başarılara büyük etki yapıyor. İttifakın gerisinde de Çin var. Ayrıca birçok İslam ülkesi gözünü Türkiye’ye çevirdi. Üçlü ittifak, Suriye sorununu çözmede önemli adım oldu. Bu güç bölgeyi de etkiliyor.
  • Türkiye Mavi Vatan atağını başlattı. ABD’nin Akdeniz kuşatmasını yarmak için bölgeye donanmasını göndererek bayrak gösterdi. Akdeniz ve Karadeniz’de baskılara meydan okuyarak hak ve hukukunu koruyacağını dosta ve düşmana gösterdi.
  • Bu süreçte Libya ile deniz sınırı konusunda anlaşma sağlandı. Libya’ya terörle mücadele konusunda destek vererek, Libya’nın emperyalist yağmadan kurtuluşunun yolunu açtık. Burada da Rusya ile işbirliğinin yolu açıldı.
  • Azerbaycan tarihi başarıya imza attı. Rusya dostluğu ile 30 yıldır çözülemeyen bir sorun çözdü. İşgal altındaki topraklarını kurtardı. Ermenistan’ı perişan etti. Bunda, Türkiye’nin gücü büyük etki yaptı. Doğru müttefikin ne kadar önemli olduğu görüldü. Bu operasyonu Rusya ve İran destekledi. Olumsuz haberlere rağmen Rusya’nın tavrı çok net şekilde görüldü. Rusya, Türkiye ve Azerbaycan’ı kaybetmemeye çalışıyor. Bu birliğin onun için Akdeniz’in yolunu açtığını da görüyor… Rusya, Çarlık döneminde savaşla ulaşmaya çalıştığı Akdeniz’e bugün Türkiye dostluğuyla ulaşıyor… Bugün bölgede ABD tarafından örülmeye çalışılan yeni Kafkas seddini de yıkıyor.
  • Kıbrıs’ta 46 yıldır kapalı tutulan Maraş, 8 Ekim 2020 günü açıldı. Türkiye artık Kıbrıs’ta federasyonu konuşmayacak. KKTC’yi dünyaya tanıtmaya çalışacak. Atılan bu adımda Rusya dostluğunun etkisi büyük… Bu hava içinde 18 Ekim günü yapılan seçimi Ersin Tatar kazandı.
  • Bütün bu gelişmelerden sonra diyebiliriz ki, Türkiye artık Batı cephesinde değil. “Yeniden Asya” açılımıyla Asya’da yerini belirlemiş durumda. Onurlu duruşunu gösterdi. Kendini buna göre düzenlemeye başladı. Artık geri dönüş yok. Bunda beş yıl içinde gelişen Rusya dostluğunun etkisi büyük. Putin boşuna, “Erdoğan baskılara rağmen bağımsız dış politika izliyor” demiyor. İşin sırrı bağımsızlıkta ve doğru dostlar edinmesinde…