Hürriyet gazetesinin haberine göre çözüm için “Kürtler batıda, Türkler doğuda aday gösterilsin” diyen Çelik, Başbakan Tayyip Erdoğan’a sunacağı raporunu Hürriyet’e açıkladı. Çelik’in, “Bölge insanına bir adım atıyorsunuz, bin adım atıyor size” diyerek anlattığı saptamaları şöyle: 

Ben gittim kaynaştım 
Batıda uzun yıllar, siyaset yapmış bir kişinin Güneydoğu’da siyaset yapması büyük bir yeniliktir. Tüm partiler bunu denemeli. İstanbul’daki etkin bir arkadaşın Diyarbakır’da değerlendirilmesi doğru olur bence. Bir Kürt politikacının Karadeniz’de, İç Anadolu’da görevlendirilmesinde büyük fayda olur. Laf birlikteliği değil, gerçek kaynaşma. Ben gittim, Şanlıurfalılar’la kaynaştım, et tırnak gibi olduk. 

Yüzleşme olmadan çözülmez 
200 yıllık bir süreçten söz ediyorum. Yüzleşme olmadan, parayla, yasayla bu işler çözülemez. Osmanlı’dan bu yana devlet, Doğu ve Güneydoğu’ya bakış geleneğini değiştirememiştir. Yani devletin güçlüden yana tavır alışı, ne yazık ki cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Önce bu yapıyla yüzleşmek gerekiyor. 

Kimlik, daha öncelikli 
Vatandaşın refah düzeyinin daha da gelişmesi konusunda bir talebi var, diğer talebi de kimlik sorunu, bu daha öncelikli. Refah düzeyini geliştirme konusunda devlet öteden beri doğrudan vatandaşı muhatap almamış. Aracılar muhatap alınmış. Feodal düzende, bir güç odağının içinde değilseniz işiniz çok zor. Yıllarca, o güç odakları, aracılar, daha da güçlenmiş ve sıkıntı da büyümüş. 

Devletten bahseden yok 
Gönderdiğiniz parasal imkanlar, zannetmişiz ki; bireyin özgürlüğünü öne çıkaracak. Tam tersine güç odaklarının gücünü arttırmış. Buradan bakınca bunları görme şansı yok, gidip yaşamak gerekiyor. Çözümleri oradaki tespitleriniz doğrultusunda yapmanız gerekiyor. Devletin imkanlarının en kılcal damarlara kadar ulaşması lazım. O feodal yapının unsurları, ‘yolu, suyu, trafoyu ben sana getirdim’ diyor. Devletten bahseden yok. 

Cezaevi dışında buluşalım 
İnsanımızı, cezaevi ile mezarlık dışındaki çözüm yolunda buluşturmak hepimizin görevidir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da devletin varlığı, kurumsal temsil makamların dışında pek görülmemiştir. Terör olayları ile birlikte, devlet kurumları, güvenlik odaklı yaklaşımın yan unsurları haline dönüştürülerek, asıl görev ve sorumluluklarından uzaklaştırılmıştır. 

İnkar politikalarıyla olmaz 
Kürtler, inanç, kültür, tarih ve kader birlikteliği yaptığımız, aidiyet bağları son derece güçlü insanlardır. Cumhuriyeti birlikte var ettiğimiz kişilerdir. Zaafa uğrayan aidiyet duygusunu güçlendirmeliyiz. İnkar politikaları, kağıt üstünde kalan yasalar ve insanla buluşmayan hizmetlerle bu birlikteliği sağlamak da, korumak da zor olacaktır. 

BDP de Türkiye’yi kucaklasın 
Süreç içinde oluşan aidiyet zafiyetini ortadan kaldırmak için ciddi gönül seferberliğine ihtiyaç var. Bu konuda herkese büyük sorumluluk düşmektedir. BDP, bölgenin önemli aktörlerinden birisidir. Gönül seferberliğine BDP’nin de gönüllü destek vermesi sağlanmalıdır. BDP, Türkiye’yi kucaklayan bir siyasi partiye dönüşmek zorundadır. 

PKK da İslami sentez 
Terörle, halkın desteğini alarak mücadele etmek yerine, halkı dışlayan bir terörle mücadele konsepti yürütülmüştür. Terör örgütü, bir yandan devlete karşı mücadele ederken, diğer yandan kendi mücadelesine halkı katmanın yollarını aramıştır. Başlangıçta Marksist-Leninist olan söylemleri, hak ve özgürlük temelli bir seyir izlemiştir. Günümüzde ise İslamı da içine alan bir senteze bürünmüştür. 

İrtica paranoyası 
Bölge insanının sosyolojik yapısı ve değer yargıları dikkate alınmadan Ankara merkezli laiklik kaygısı ve irtica paranoyası eksenindeki tartışmalar, bölge insanının Ankara’ya olan uzaklığını artırmıştır. (Hürriyet)