90 ülkeden 2.200 işadamı Türkiye'nin ekonomik ve siyasi gücünü artırmak için neler yapılacağını tartışacak. Başbakan ve 9 bakanın da katılacağı toplantılarda işadamları diasporayı etkin hale getirmenin yollarını arayacak...

 Yurtdışında yerleşik olarak bulunan Türk girişimcileri bir araya getirip bir sinerji yaşatmak amacıyla 2009'da kurulan Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) bu yıl yeniden Türk diasporasını bir araya getiriyor. Başkanlığını TOBB/DEİK Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu'nun yürüttüğü konsey, bugün başlayacak ve iki gün sürecek toplantıda 90 ülkeden 2 binden fazla Türk girişimci ve işadamını buluşturacak. 
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun bir önceki toplantıda 'diaspora' adını verdiği oluşum, Türk işadamlarını bir araya getirerek hem ekonomik hem de siyasi bir güce dönüştürmeyi amaçlıyor. Dünya Türk İşadamları Konseyi toplantısında dokuz bakanın katılımıyla bölgesel oturumlar da gerçekleştirilecek. DEİK tarafından daha önce katılımcılara gönderilen sorular ve yapılan anketlerin de gündeme alınacağı bu oturumlarda dünyanın farklı köşelerinde üretim ve ticaret yapan Türklerin sorunları gündeme getirilecek. 
BÜYÜK BİR BULUŞMA PROJESİ
Toplantının çok önemli olduğunu belirten TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 'Bu çok büyük bir buluşma projesi. Bu geleceği birlikte tasarlama platformu. İki temamız var. Dünya Dönüşürken Yükselen Türkiye ve Türk İş Dünyasının Küresel Partneri Türk Diasporası' dedi. 'İki yıl önce tarihimizde bir ilk oldu. O güne kadar hep risk, korku, tehdit gördüğümüz diaspora kavramını başka bir mana ile kullandık' ifadesini kullanan Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: Dedik ki artık bizim yurtdışındaki varlığımız Almancı göçmen işçi topluluğundan ibaret değil. Artık bilmem kimin bilmem ne diasporası bilmem kime bilmem ne diyecekmiş diye korkacak acizlikte değiliz. Artık biz de varız. Gurbet dönemi bitmiştir; madem dünya küresel, madem artık Türkiye'nin her yanı havayolu olmuş, şirketlerimiz her yerde, ha sen Almanya'dasın, ha iki saatte Türkiye'desin; Türkiye her yerde! Artık biz göçmen işçi topluluğu değil; Türk diasporasıyız.'

 

Çalıştığı şirketi satın aldı
SALİH Taşdirek, 1980 yılında Almanya'ya babasının yanına gitti. Frankfurt Havaalanında çalışan babasının öngörüsü sayesinde Türkiye'de aldığı mesleki eğitimini devam ettirdi bir yandan da Almanca kursuna gitti. Okulun ardından da 14 yıl çalışacağı ve satın alacağı şirkete girdi. Emniyet kilitleri, büyük binalar ve kamu kurumları için özel anahtar projelerini hazırlayan, uygulayan, bakım ve onarım hizmetini veren Erbacher şirketini 2004 yılında satın alarak patron koltuğuna oturan Salih Taşdirek, 'Essen bölgesinde kilit sektörünün piri benim, herkes beni bilir' diyor. 
Almanya'da çok sayıda sivil toplum örgütünün yöneticiliğini yapan Taşdemir'e, Alman hükümeti çalışmalarından dolayı defalarca ödül vermiş. Taşdirek, Türkiye'nin 10 yıl sonra Almanya'yı da geride bırakacağını düşünüyor. Taşdirek 'Türkiye'nin yükselen gücü bizi Almanya'da daha iyi bir yere getirdi, 10 yıl sonra Almanya'yı geçeceğiz. Avrupa Birliği'ne girmek bizim hakkımız, bunu bir bakanlıkla yapamayız, devletimiz Avrupa'da yaşayan Türkleri AB elçisi yapmalı' diyor.

Toplantılarda bu 4 soruya yanıt aranacak
AKŞAM'a konuşan Rifat Hisarcıklıoğlu, toplantılarda dört temel sorunun yanıtını arayacaklarını söyledi. Hisarcıklıoğlu bu soruları şöyle sıraladı: - DİASPORANIN ekonomik varlığını nasıl güçlendirebiliriz? - EKONOMİK varlığı güçlenen diasporanın entegrasyonunu ve sosyal sermayesini nasıl artırabiliriz? - SOSYAL sermayesi artan diaspora nasıl etkin Türkiye lobisi yapabilir? - DİASPORA ile Türkiye'yi nasıl bir araya getirip ulusal hedeflere beraber katkı sağlayabiliriz?

İNGİLTERE'DE İKİ MARKASI VAR
1990 yılında İngilizce öğrenmek için İngiltere'ye yüksek lisans eğitimi de yapan Hakkı Tatar, sahibi olduğu Pussycat London ve Jasmine London markalarının ürünleri İngiltere ve İrlanda'da olmak üzere toplam 350 mağazada satılıyor. 2 kişiyle faaliyete başlayan Bonzai Ltd'nin İngiltere merkez ofisinde 30 kişi çalışıyor, 350 reyonda da dolaylı olarak 1100 kişi istihdam ediliyor. Çin'deki fabrikalarında kendi tasarım ve üretimini yapan Tatar, Türk diasporasının Ermeni ve Yahudiler gibi etkin bir güce kavuşması gerektiğini düşünüyor. Tatar, 'Lokal dernekler yerine oluşturulacak veri tabanıyla birlikte dünyanın farklı yerlerindeki Türklerin bağlantısı artırılmalı. Ermeni ve Yahudi lobisi gibi ekonominin yanı sıra siyasette de etkili olmalıyız' diyor.

KRİZE KARŞIN YATIRIM YAPIYOR
2004 yılında Atina'da bir depo tutarak Türkiye'den aldığı demir çelik ürünlerini pazarlamaya başlayan Ferruh Özkan, kısa zamanda 550 noktaya ürün satar hale gelmiş. İki yıl sonra ise Yunanistan'daki iki varil üretim tesisinden birini satan alarak sanayiciliğe başlayan Özkan, 'Kriz öncesi ciromuz 15 milyon euroya ulaşmıştı. Krizle birlikte işlerimiz bozuldu ancak burayı terk etmeyeceğiz. Geçen hafta yaptığımız toplantıda sermayemizi artırmaya karar verdik' diyor.

Araplara 4 milyar dolar kazandırdı
NİYAZİ Rende, 1992 yılında yanına Türkiye'den bazı ürünlerin kataloglarını da alarak Suudi Arabistan'a gitmiş. 'Ne iş yapabilirim' diye araştırırken hava ile çalışan fren parçalarını tamir etmek üzere tamir takımları getirmeye başlamış. Çünkü bu ülkede bozulan yedek parçalar tamir edilmeyip atılıyormuş. 'Yanıma aldığım kişilere de bu işi öğretmeye başladım, işi öğrenenler kendi atölyelerini kurdular ve böylece bir  sektör oluştu' diyor. Rende, hava ile çalışan parçalarla birlikte hidrolik, gres ve su pompaları tamiri de yapıyor ve 'Bu sektörün oluşumuyla birlikte Arabistan en az 3-4 milyar dolar tasarruf sağlamıştır' diyor. Tamir takımlarını hala Türkiye'den alan Rende 'Gücümüzün farkına varmalıyız, diaspora büyük şirketlerin yanı sıra yıllarını yurtdışında geçiren küçük esnafı da büyütmeliyiz. Arap bölgesindeki yasal sorunları çözersek buradaki pastadan çok daha fazla pay alırız' diyor.

'Kurşunsuz bir hayat' işkadını yaptı
NEVİN Hüseyin, kendi öyküsüne 'Kurşunsuz bir hayat, insan hakları olan bir yaşam umuduyla 1977'de Avustralya'ya göç ettim' cümlesiyle başlıyor. Sermayesi olmadan, evden kurduğu paketleme işiyle iş hayatına atılan Hüseyin 'Bana iş verenlerle çok iyi bir ilişkim vardı. Her ziyaretlerinde onlara Türk yemekleri yaptım. Bana destek oldular ve makine almamı sağladılar. Evin garajına ilk makinemi kurdum' diyor. 1993'te garajda başlayan işini 1999'da  tüm Avustralya'ya yaydı, 2001'de garajdan çıkarak fabrikasını kurdu. İkinci fabrika 2008'de faaliyete başladı. Bugün 6 şirketi var. Avustralya'nın yanı sıra Yeni Zelanda, Tazmanya, Filipinler ve Tayland da hizmet alanına girdi. İş kurarken tek harcamasının 500 dolarlık telefon faturası olduğunu hatırlatıyor.

General Motors'a yazılım sattı
RECEP  Karadayı, İTÜ Makine Bölümü'nden sonra eğitim için 1982 yılında ABD'ye gitti. Doktora sınavlarına hazırlanırken General Motors'un araştırma bölümünde çalışmaya başladı. Burada edindiği tecrübe ışığında ihtiyaç duyulacağına inandığı yazılımları geliştirmek üzere Applied Automation Technologies adlı şirketini kurdu. General Motors, bu programları satın alan ilk önemli müşterisi oldu. Karadayı, geliştirdiği yazılımın bugün dünyadaki ölçüm makinlarinda kullanilan CAD tabanli yazılım olarak bir oncu kabul edildiğini, dünya lideri olduğunu belirtiyor. General Motors'un dışında Ford, Chrysler, Fiat, VW, Magna gibi otomotiv firmaları ve Boeing, Lockheed, Rolls Royce, Bell Helicopter, Generaly Dynamics gibi şirketler de müşterileri arasında.

Akşam