FBI'ın eski çevirmeni, İngiliz The Sunday Times gazetesine verdiği demeçte, Washington'daki Türk casuslarının ABD'nin nükleer sırlarının Pakistan'a satılmasına aracılık ettiğini iddia etti

11 Eylül saldırılarının ardından ABD Federal Soruşturma Bürosu'nda (FBI) bir süre Türkçe ve Farsça çevirmeni olarak çalışan Sibel Edmonds, ABD'de bazı üst düzey devlet görevlilerinin, Türkiye ve Pakistan'ın da aralarında bulunduğu bazı ülkelerin ABD'nin nükleer silah sırlarını elde etmesine yardımcı olduklarını iddia etti.

Edmonds, bu alışverişe Washington'da Türk diplomatik personeli sıfatıyla bulunan ajanların aracılık ettiğini öne sürdü.

İngiltere'de yayımlanan Sunday Times gazetesine konuşan Türk asıllı Amerikalı çevirmen Edmonds, bazı Amerikalı yöneticilerin, "istikrarsız yönetimlerin elinde olan bazı ülkelerin" casuslarının ABD'nin elindeki "kilit önemdeki" teknolojileri ele geçirmelerine yardımcı olduğunu öne sürerek bu bilgilere Washington'da FBI ofisindeki görevi sırasında çözdüğü binlerce saatlik "telefon kayıtları" sırasında ulaştığını savundu.

ÜST DÜZEY YETKİLİ KONUŞTU

Edmonds, dinlediği kayıtlardan yola çıkarak, elde ettikleri bilgileri karaborsada Pakistan gibi ülkelere satan Türk ajanların, Amerikan Dışişleri Bakanlığı'ndan adını vermediği, ancak "üst düzey ve tanınmış bir yetkili" olduğunu söylediği kişiye ödeme yaptığını da öne sürdü.

Edmonds gazeteye, bu kişinin yalnızca Dışişleri'ne değil, Pentagon'a ait çok gizli bilgileri de para ve siyasi hedefleri için yabancı ajanlara sattığını iddia etti. Edmonds, dinlediği ve 1997'ye kadar uzanan telefon kayıtlarında kara para aklama, uyuşturucu kaçakçılığı, nükleer ve konvansiyonel silah teknolojisi elde etmeye yönelik kanıtlar bulduğunu söyledi. Edmonds'un iddiaları ana hatlarıyla şöyle:

Türkler ve İsrailliler ABD'de nükleer teknolojiyle ilgili askeri ve akademik kurumlara köstebekler yerleştirdi. Her ay nükleer materyallerle ilgili Pakistan'ın müşterisi olduğu çok sayıda işlem gerçekleştiriliyordu. Bu şebeke, ABD'deki her nükleer kurumdan bilgi alıyordu.

Bu ajanlara ABD Dışişleri Bakanlığı'dan bir yetkili yardım ediyordu. Bazıları üniversite öğrencisi olan ve Los Alamos gibi nükleer araştırma tesislerinde çalışan köstebeklerin bir kısmını da o sağlamıştı.

Edmonds bu yetkilinin bir keresinde nakit 15 bin dolarlık bir rüşveti nasıl organize ettiğini de dinlemişti. Paket, Türk diplomatik topluluğundan bir kişi tarafından üzerinde anlaşılan yere bırakılacaktı.

Türkler, Pakistan Gizli Servisi ISI'nin bir maşasıydı. Çünkü Türkler daha az şüphe çekiyordu. Washington'daki Amerikan-Türk Konseyi gibi yerler, "alışveriş" amacıyla kullanılırdı. Edmonds 2.5 yıllık bir süre içinde en az üç "alışveriş"e tanık olduğunu iddia ediyor.

Pakistan operasyonu daha sonra ISI'ye başkan olan General Mahmud Ahmed tarafından yürütülürdü. Türkiye Büyükelçiliği'ndeki bir ataşeyle, Mahmud Ahmed ve adamları arasında yakın ilişki vardı. Diplomat ya da askeri personel görünümündeki Türk ajanlar, nükleer sırları içeren paketleri Pakistan Büyükelçiliği'ndeki bağlantılarına teslim ederdi.

Savunma Bakanlığı Pentagon'daki bazı üst düzey yetkililer de Türk ve İsrail ajanlarına yardım ederdi. Bu yetkililer, Pentagon ve ilgili kurumlarda çalışan potansiyel köstebekleri yabancı ajanlara bildirirdi.

Bu "işbirlikçi" yetkililerden biri olduğu sanılan Lawrance Franklin, ABD'ye ait savunma bilgilerini bir İsrailli diplomata verdiği gerekçesiyle 2006'da hapis cezasına çarptırıldı.

ÇOK KONUŞTUĞU İÇİN KOVULMUŞTU

Edmonds'un FBI'da 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından başlayan çevirmenlik görevi altı ay sürdü. Bir meslektaşını "Türk vatandaşlarının yasadışı faaliyetlerini gizlemekle" suçlamasının ardından Edmonds'un çevirmenlik görevine son verildi. Edmonds daha sonra, sözünü sakınmayan biri olduğu için kurban edildiğini söyledi. ABD Başsavcısı, Sibel Edmonds'un FBI metotları ve soruşturma süreci hakkında daha fazla konuşmasını önlemek için bir "devlet sırlarını açıklamama" yasağı koydu. Edmonds'un iddiaları ABD Kongresi'nde de dinlendi.