Siz Diyarbakır yerel seçimini mesela bir Yozgat seçiminden farklı bulmuyor musunuz?
Diyarbakır seçimi belediyecilik anlamında başka hiçbir ilin seçiminden farklı değil. Bizim buna farklı biçtiğimiz hiçbir misyon yok.

Stratejik bir önemi yok mu?
Diyarbakır seçiminin önemi şurada; bu DTP"li arkadaşlarımız Diyarbakır"ı bir “kale” gibi gösterip, eğer bu seçimi kaybederlerse sanki Kürt halkının seçimi kaybetmesi gibi kendilerine bir gerekçe yaratarak, böylece yapmamış oldukları hizmetleri gizlemeyi ve buradan hareketle yeniden seçim kazanmayı istiyorlar. Çünkü bu arkadaşlar “10 yıldır bu kentte yerel yönetim anlamında şu, şu, şu hizmetleri yaptık. Biz yereldeki iktidara yeniden talibiz, bize oyunuzu verin” diye vatandaşın karşısına çıkamıyorlar.

AKP Diyarbakır için hiç “Kaleyi fethetmek” demedi mi?
Biz asla böyle bir söylemde bulunmadık. Bize göre kale anlayışı da fetih anlayışı da çok yanlış. Tersine biz “kale”yi değil, “kapı”yı kullanıyoruz. Çünkü “kapı” diyalog demektir.

BAYDEMİR BENDEN DAHA FAZLA KÜRT DEĞİL
Diyelim ki seçildiniz; DTP dışındaki bir partinin seçimi alması sizce kentte bir gerginlik yaratır mı?
Niye yaratsın, Osman Baydemir benden daha fazla Kürt değil, ya da ben ondan daha fazla Kürt değilim. Benim Osman Baydemir ile ilgili, Kürtlük ile ilgili hiçbir farklılığım yok. Benim DTP tabanı, AKP tabanı ya da şu tabanı, bu tabanı diye bir ayrımım yok. Bu kentte yaşayan herkes bu kentin asıl vatandaşı.

Yine de 22 Temmuz akşamındaki gibi bir “balkon” konuşmasına ihtiyaç duymaz mısınız?
Yok böyle bir ihtiyaç. Diyarbakır halkı beni yeterince tanıyor. Benim kimseyi ötekileştirmeyeceğimi biliyor. Tam tersine zaten benim adaylığım bu ötekileştirmeyi ortadan kaldıracak bir anlayıştır. Dolayısıyla Diyarbakır halkının ya da DTP tabanının böyle bir sıkıntısı olmaz.

Peki sizce Diyarbakır"ı kaybetmek DTP içinde neye yol açar?
“Nerede yanlış yaptık” diye düşünecekler. Zaten biliyorlar yanlışı nerede yaptıklarını, ama bugün bunu sesli söyleyemiyorlar ya da itiraf edemiyorlar. Seçimi kaybettiklerinde bunu sesli biçimde tartışma fırsatı bulacaklar.

BAYDEMİR KENDİSİ ADAY OLMASA BANA OY VEREBİLİR
Sırf DTP kazanmasın diye devletin burada bir şekilde sizin adınıza çalıştığını hissediyor musunuz?
Hayır, asla böyle bir şey düşünmem. Ben hiçbir zaman adil olmayan hiçbir yarışa katılmadım. Ama birileri birilerini tercih edebilir. Bu herkesin en tabii hakkıdır. Birileri AKP"nin kazanmasını istiyor, başka birileri de DTP"nin kazanmasını istiyor olabilir.

Siz, seçimi kazanacağım, diyor musunuz?
Bakın Osman Baydemir"in kendisi aday olmasa bana oy verebilirdi. Ama Baydemir"in çok yakınındaki arkadaşlarının bir kısmı bana oy verecek, Baydemir de bunu biliyor.

Peki mesela Başbakan"ın “Ya sev ya terk et” benzeri cümlelerini Diyarbakır"da izah ederken zorlanmıyor musunuz?
Asla zorlanmıyorum. Diyarbakır"da militan kadrolar dışında kimsenin gündeminde bu yok. Diyarbakır"da herkesin gündeminde barış var, demokrasi var, iş, aş var.

"SOĞUKTAN ÖLÜN" DEME LÜKSÜMÜZ YOK
Diyarbakır"da kimle konuşsak herkes söylüyor, çok yardım dağıtmışınız; neredeyse saç kurutma makinesine kadar...
Biz parti olarak Diyarbakır"da hiçbir yardım dağıtmadık.

Yani Diyarbakır"da AKP"nin dağıttığı bir torba kömür dahi yok mu?
Kömür var, dağıtması gerekir zaten. Ama bunlar hükümetin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı"nın dağıttığı yardımlar.

Valilik dağıtmıyor mu?
Valilik ayrı bir olay.

Ama gördük Tunceli"de valiliğin ayrı bir olay olmadığını?
Bakın Türkiye"de bazı konularda aciliyetiniz var. Sizin eğer Diyarbakır"da 23 bin tane evde yaşam standardının çok altında mağdur insanınız varsa “Ben bekleyim bu insanlar soğuktan ölsün” demek gibi bir lüksünüz de yok.

BELEDİYEDE KÜRTÇE KONUSUNDA SORUN YOK
Sizce belediyede hizmet veren de Kürtçe konuşabilir mi?
Karşıdaki kişi Kürtçe konuştuğu zaman genelde burada çalışan insanlar yöre insanı olduğu için zaten karşısındakinin anladığı dilden konuşur. Şimdi sizin yerinize Kürt bir gazeteci olsaydı biz de Kürtçe sohbet edecektik.

Yani sizin yerel yönetimlerde Kürtçeyle ilgili bir sınırınız yok?
Yok, bir problem. Zaten doğal olan bir şeye sınır getirirseniz yanlış olan o. Ama şu anda Türkçe dışında bir dili kamuda kullanmak yasak. Bu doğru mu; değil. Bu düzeltilmeden de siz bir kamu kuruluşu olan belediyede ben iki dilde hizmet vereceğim, yazışmaları öyle yapacağım dediğiniz zaman yasalara takılıyorsunuz. Bu bizim tercihimiz değil. Ama şu an ki yasalar çerçevesinde olmaz.

Bir gün olabilir mi?
Tabii, önümüzdeki süreçte Türkiye"nin demokratikleşmesi çerçevesinde böyle bir ihtiyaç varsa niye olmasın? Bugün Irak"ta üç dilde yazışma var: İngilizce, Kürtçe, Arapça.

Milliyet