Pazar Vatan’dan Beliz Özkan’ın sorularını New York’ta yanıtlayan Rabia Kazan Licursi yaşadığı değişimi şöyle anlattı: “Birleşmiş Milletler çatısı altında World Federation of United Nations Association adında yardım organizasyonları yapan bir kuruluşta gönüllüyüm. Dünyadaki çocuklara, kadınlara, muhtaç olan insanlara yardım kampanyaları düzenliyoruz. Ben mutasıp bir annenin kızıyım. Bilinçli değil sadece annemin isteği ve baskısı neticesinde kapandım. Bazen gizli gizli açıyordum. Daha sonra Kur’an’ı inceledim. Başörtüsü ve saç için ise açık bir ayet görmedim. Başörtüsü takmamanın Tanrı için büyük bir günah olmadığını düşündüm ve başımı açmaya karar verdim. Başörtüsü ağırlık, sorumluluk ve dikkat gerektiriyor. Başörtüsüyle oturmanıza, kalkmanıza, gülmenize, konuştuklarınıza, kıyafetlerinize her şeyinize dikkat etmek zorundasınız. Türban farklı sorumluluklar getiriyor ve ben bu sorumluluğu daha fazla taşımak istemedim.

Şimdi old-fashion dediğimiz bir tarzım var. Şu anda daha sadeyim diyebilirim. Ama tabii ki; tulumlar giyiyorum, saçlarımı kabartıyorum, takma kirpik takıyorum; mutlaka bir farklılığım olması lazım. Kapalıyken Arap kadınlarını temsil ediyor gibiydim, şimdi ise eski Fransız kadınlarının modasından etkileniyorum. Yurt dışındayken dekolte giyiniyorum ama Türkiye’de hâlâ o kadar cesur olamam.”