Sultanhisar Belediyesi, 2013 yılında ihale sonucu 2014/6(J-41) Kaynak İşletme Ruhsatlı alanı satın alır. Aydın Valiliği İl Özel İdaresinden 03.12.2013 tarihli Protokolle Sultanhisar Belediyesine devredilen Sultanhisar belediyesine ait SULTER Sultanhisar Jeotermal Turizm Gıda Hayvancılık İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi adına kaydedilir.
Aydın Büyükşehir Belediyesi şirketi olan Ayjeotermal Anonim Şirketi tarafından (Aydın Büyükşehir Belediyesi Meclisinin kararı olmaksızın) 19.06.2018 tarihinde 50.000TL sermaye ile Aytermal AŞ adında bir şirket kurulur. Bu şirkette, Aydın Büyükşehir Belediyesi’nin %60 ve Sultanhisar Belediyesi’nin %40 payı var.
25.07.2018 tarihli genel kurul kararı ile şirketin sermayesi 8.505.000 TL yükseltilir ve bunun 5.073.000TL si Aydın Büyükşehir Belediyesi Şirketi olan Ayjeotermal AŞ tarafından, kalan 3.382.000TL’sı ayni sermaye olarak Aydın Valiliği İl Özel İdaresinden 03.12.2013 tarihli Protokolle Sultanhisar Belediyesine devredilen Sultanhisar belediyesine ait Sulter Sultanhisar Jeotermal Turizm Gıda Hayvancılık İnşaat sanayi Ticaret Limited Şirketi uhdesinde bulunan 2014/6(J-41) Kaynak İşletme Ruhsatı taahhüt edilir.
Aytermal Anonim Şirketi’nin son yenilenen şekli 27.08.2018 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilir.
Aytermal Anonim Şirketi, hemen Güney Koreli bir şirket ile bağlantı kurarak Sultanhisardaki söz konusu jeotermal alanda elektrik santrali kurmak üzere bir proje oluşturur.
Aytermal Anonim Şirketi’nin 27.08.2018 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilanı gerçekleştirilmesinden yaklaşık iki hafta sonrada 12.09.2018 tarihinde Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Sultanhisar Belediye Başkanı Osman Yıldırımkaya ve Güney Koreli firma yetkilileri Vali Köşger’i ziyaret ederek, hazırlanan proje hakkında Vali Köşger’e sunum yapıldı. Ruhsat işlemlerinin tamamlanmasının ardından, jeotermal santrali sahasında çalışmaların başlayacağı belirtildi.
01.03.2018 tarihinde Aydın Valiliği tarafından ihalesi gerçekleştirilen “çiftlik alanı” ile ilgili olarak Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu hak iddiasında bulunarak, kendilerine devredilmesi gerektiğini ifade etmişti. Hatta Özlem Çerçioğlu bu yer ile ilgili olarak 29 Ocak 2014 tarihinde “Özel İdare’nin Çiftlik Jeotermal Sahası’nı sattırmadık. Aydınlıların da enerjiye ihtiyacı var. Çiftlik sahası Büyükşehir Belediyesi’nin olmalı. Çiftlik sahasından Çine, Karpuzlu, Bozdoğan, Koçarlı, Karacasu’ya kadar tüm kenti ısıtacağız. Her konut 15 TL’ye ısınacak, hava kirliği bitecek. Aydın jeotermalle uçacak. Aydın’ın kurtuluşu, Aydın’ı uçuracak proje budur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bugüne kadar Aydın jeotermal elektrik santrallerinden doğaya salınan atıklarla hızla kirlenirken, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, JES’ler ile ilgili doğrudan görüş beyan etmekten kaçınmıştır. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7/i maddesi [1] ile kanundan kaynaklanan görevleri açıkça belirtilmiştir.
Özlem Çerçioğlu, 29 Ocak 2014 tarihinde jeotermal alanların kentin ısıtmasında kullanılacağını, Çine, Karpuzlu, Bozdoğan, Koçarlı, Karacasu’ya kadar tüm kenti ısıtacaklarını, her konut 15 TL’ye ısınacağını, hava kirliği biteceğini, Aydın’ın kurtuluşu, Aydın’ı uçuracak projenin bu olduğunu açıklamıştır. Fakat Özlem Çerçioğlu, 12.09.2018 tarihinden Sultanhisar’da Güney Koreli Şirket ile jeotermal elektrik santrali yapılacağını ifade ederek, Aydın Valisi’ne sunum yapabilmiştir.
Sonuç olarak; Aydın Büyükşehir Belediyesi Başkanı Özlem Çerçioğlu Sultanhisar’da jeotermal elektrik santrali kuruyor!
Takdiri okuyucularımıza bırakıyorum
***
10.09.2018 tarihli yazımın yayınlanmasından sonra 12.09.2018 tarihinde Magenta İletişim adına Barış Soydan tarafından düzenlenen e-mail tarafıma ulaştı.
E-mailde, Aydınpost'ta jeotermal santrallerle ilgili yazınızı ilgiyle okuduklarını, Magenta İletişim olarak Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği'ne (JESDER) iletişim hizmeti verdiklerini, konuyu bir de diğer açıdan dinlememizi arzu ettiklerini, zira TÜİK ve diğer kurumların verileri, jeotermal elektrik santrallerinin incir üretimi veya insan sağlığına iddia edilen olumsuz etkileri yapmadığını orta koyduğunu, bu kapsamda ekteki bilgi notunu dikkat çekerek, okurlarımızı bir de diğer açıya söz hakkı vererek bilgilendirilmemizi talep etmişlerdir.
Objektif davranma ve olaya her açıdan tarafsız olarak bakma adına gönderilen bilgi notunu aşağıda sizlerle paylaşıyorum. .
“JESDER: Resmi verilere göre jeotermalin incire ve sağlığa olumsuz etkisi yok
Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER), Aydın’da jeotermalle tarımı buluşturmayı hedefleyen girişimin doğaya zarar vereceği yönündeki iddialara, bilimsel araştırmalardan yola çıkarak açıklık getirdi.
JESDER tarafından verilen bilgilere göre Aydın’daki jeotermal elektrik santrallerinin atmosferde nem değişikliğine yol açarak incir üretimini olumsuz etkilediği yönündeki iddialar, son 30 yılın üretim verileri tarafından yalanlanıyor. Şehrin iklimsel faktörlerinin (sıcaklık, nispi nem, yağış miktarı) gelişimi ile bu yıllarda yapılmış olan incir üretimi arasındaki ilişkiye dair inceleme, bu önermenin doğru olmadığını ortaya koyuyor.
Veriler incelendiğinde, incir üretiminin fazla olduğu yıllarda nem oranının diğer yıllara oranla nispeten daha yüksek olduğu dikkat çekiyor. Bu durumda üretimin salt olarak sıcaklık ve/veya nemden etkilendiği söylemek doğru olmaz. Yüksek nem oranın ürün için zararlı olduğunu söylemi ise istatistiki verilerle çelişiyor.
Veriler, incir üretimini etkileyen asıl faktörün, yağış miktarı olduğunu gösteriyor. Toplam yağışın 400 mm’den düşük olduğu yıllarda üretimin de düşük olduğu görülüyor. Yağışın 700 mm üzerine çıktığı yıllarda da üretim yine düşüyor. İstisnai durumlar göz ardı edilerek incir üretimi için optimal yağış rejiminin yıllık 500-700 mm arasında olduğu söylenebilir.
Özellikle jeotermal santrallerin en yoğun bulunduğu bölge olan Germencik’te, üretim düşüşünün söz konusu olmadığı görülüyor.
Öte yandan incir üretimiyle ilgili veriler, Aydın’da üretimde yaşanan düşüşler ve artışların Türkiye geneli ile paralel olduğuna da işaret ediyor.
KANSER İDDİASI VE GERÇEKLER
Jeotermal enerjinin kansere neden olduğu, insan ve çevre sağlığına olumsuz etkide bulunduğu iddiası da Türkiye İstatistik Enstitüsü’nün verileri tarafından yalanlanıyor.
Veriler, Aydın’da ölümlerin büyük çoğunluğunun 75 yaşından sonra yaşandığını ortaya koyuyor. Yapılan araştırmalar ve değerlendirmeler neticesinde, Aydın ilinde gerçekleşen ölümlerin % 54’ü 75+ yaş aralığında gerçekleşmekte olduğu ve doğuşta beklenen yaşam süresiyle paralellik gösterdiği gözlemleniyor.
Öte yandan jeotermal enerji kullanımından önce tarımda kullanılan hidrojen peroksidin insan sağlığını olumsuz yönde etkilediği de biliniyor. 2011 yılında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yayını olan Analiz 35 dergisinde bu problem Hidrojen Peroksit Alarmı olarak kapak manşetine taşınmıştı. Dergide “Hidrojen peroksit ile yapılan deneysel çalışmalarda genlerde mutasyona sebep olduğu; bunun ise kansere, kısırlığa, engelli bebek doğumuna sebep olabileceği saptanmıştı. Yine yapılan bir başka araştırmada akciğerde kanserli hücrelere neden olan maddenin sigaradaki hidrojen peroksit’ in olduğu keşfedilmiştir” şeklinde açıklama yapılmıştı.
Aydın İl Çevre Değerlendirme Raporu (2014), Aydın’da hava kalitesi üzerine en önemli olumsuz etkenin enversiyon olayı olduğunu belirtiyor. Kentte ısınmada daha çok katı yakıtlar ile prina kullanılıyor. JESDER tarafından yapılan açıklamada, esasen jeotermal kaynaklar bakımından zengin bir kent olan Aydın’da, ısınmada jeotermal kaynaklardan yararlanılması halinde sorunun akılcı şekilde çözülebileceği belirtiliyor.
JEOTERMAL GAZLARIN ETKİSİ
JESDER tarafından verilen bilgiye göre Adnan Menderes Üniversitesi tarafından hazırlanan “Jeotermal Enerjinin Çevresel Etkileri” başlıklı raporda ise buhar ve jeotermal tesislerde gaz deşarjı için bulunan kirletici gazların son derece düşük olduğu vurgulanıyor. Rapor, jeotermal santral gaz atıklarından karbondioksidin, insanlar, hayvanlar ve bitkiler tarafından da üretilip atmosfere atılan bir gazdır ve sera etkisi dışında sağlığa bir zararı bulunmadığını kaydediyor.
Jeotermal santrallerden çıkan bir başka önemli gaz türü olan hidrojen sülfür ise yerkürede doğal olarak oluşan ve 8 ppb (milyarda 8 parça) gibi çok düşük oranlarda bile çürük yumurta kokusu ile varlığını hissettiren, renksiz ve yanıcı bir gaz olarak biliniyor. Adnan Menderes Üniversitesi’nin rapora göre hidrojen sülfür, kükürtlü bir bileşen olarak petrol, doğal gaz, volkanik gazlar ve kaplıcalarda doğal halde bulunuyor.
Aydın bölgesinde yoğuşmayan jeotermal gazlardaki hidrojen sülfürün 1000 - 2000 ppm seviyesinde olması ilk bakışta tedirginlik yaratabilir. Ancak JESDER tarafından verilen bilgiye göre bu gazlar jeotermal santrallardaki soğutma kulelerinin tepelerinden yukarıya doğru yüksek hız ve debideki hava akımlarının içine salınıyor ve hiçbir canlı ile temas etmeden, yükseklerde konsantrasyonların güvenli seviyelere düşmesi sağlanıyor.
JEOTERMAL SIVILARIN ETKİSİ
Jeotermal sıvılar çıkarıldıkları bölgeye bağlı olarak farklı ölçülerde arsenik, cıva, lityum ve bor içerebilmekte. Bu akışanlar santrallerde, geçirimsiz biriktirme havuzlarına yönlendirilerek ve yeraltının derinliklerine enjekte edilerek kontrol altına alınabilmekte. Santral işletme aşamasında tüm sıvı yeraltına reenjekte edildiğinden yüzeysel kontaminasyon olasılığı düşük olarak biliniyor.
Jeotermal kuyuları, ek bariyer teşkil etmesi amacı ile çok katlı tasarlanıyorlar. Buna rağmen, kaplama hatalarından kaynaklanabilecek sızıntıların hızlı bir şekilde tespiti ve onarımı için, kuyulardaki işlemler devamlı olarak gözleniyor.
JESDER tarafından yapılan açıklamada, ieotermal elektrik santralleri sanıldığı gibi jeotermal su ile çalışmadığı da vurgulandı. Jeotermal suyun ısısı eşanjörler vasıtasıyla Bütan, Pentan gibi kaynama noktası düşük (24C-34C) sıvılara aktarılmakta ve ikincil sıvının buharı ile türbinler çevrilerek elektrik üretiliyor. Isısı alınarak 70C-100C’lere düşen jeotermal su atmosfer ile hiç temas ettirilmeden aynı sahada açılan derin re-enjeksiyon kuyularına yüksek basınçlı pompalarıyla geri basılmakta ve ısınarak üretim kuyularına ulaşması sağlanmakta, böylece sonsuz bir döngü içerisinde fayda sağlamaya devam ediyor...
JESDER tarafından yapılan açıklamada jeotermal enerji kaynaklarımızın yenilenebilir, sürdürülebilir, yerli, en temiz enerji kaynağımız olduğunun altı çizildi. Jeotermal enerjinin konvansiyonel fosil yakıtlı santrallere göre çevreye çok daha az olumsuz etkide bulunduğunun araştırmalarla sabit olduğu da ifade edildi.”
[1] 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7/i maddesi “Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak; ağaçlandırma yapmak; gayrisıhhi işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; inşaat malzemeleri, hurda depolama alanları ve satış yerlerini, hafriyat toprağı, moloz, kum ve çakıl depolama alanlarını, odun ve kömür satış ve depolama sahalarını belirlemek, bunların taşınmasında çevre kirliliğine meydan vermeyecek tedbirler almak… sanayi ve tıbbi atıklara ilişkin hizmetleri yürütmek, bunun için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek….ve bununla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak.” hükmünü içermektedir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14/a maddesi ile “İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafi ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık…” görevleri arasında sayılmıştır.
Bu anlamda, Belediyelerin, yukarıdaki hukuki dayanaklara göre kente yönelik başlıca çevre görevleri şöyle sıralanabilir: Beldenin düzenli ve sağlıklı gelişmesini sağlamak, koruyucu sağlık hizmetleri sunmak, sağlıklı ve planlı kentleşmeyi sağlamak, kanalizasyon yapmak, su kaynaklarını ve kıyıları korumak, atıkları yok etmek, katı atıkları toplamak ve imha etmek, belde halkına refah sağlayıcı çalışmalar yapmak, toplu taşım faaliyetlerinde bulunmak ve trafiği düzenlemek.
Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA