Boynun ön tarafında, nefes ve yemek borusu ile ana damarlara yakın komşu olan tiroit bezleri, hayati önem taşıyan hormonları salgılıyor. T3 ve T4 hormonları vücuttaki metabolizmayı ve organ fonksiyonlarını düzenliyor. Bu bezlerin az ya da çok çalışması ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Hastalığın tanısı için klinik muayene yapılıyor ve kandaki hormon düzeyine bakılıyor. Böylece tiroit bezinin normal çalışıp çalışmadığı anlaşılıyor. Bu bezin çok çalışmasına hipertiroidi, az çalışmasına ise hipotiroidi adı veriliyor. Tiroit bezinde meydana gelen sorunlar nodüllere ve guatr hastalığına yol açıyor. Tiroit bezinin yapısındaki değişiklikleri en iyi gösteren görüntüleme yöntemi ise ultrasonografi oluyor. Acıbadem Adana Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Demircan, “Tiroit bezi önemli bir bez, yokluğunda hasta ilaç kullanmazsa hayatını kaybedebiliyor. Dolayısıyla bu bezlerin normal işlevinde olması gerekiyor.

Tiroit nodüllerinin görülme sıklığı yüzde 4-7 kabul edilirken, Türkiye’de ultrasonografi yapılan kişilerin yüzde 50’sinde tiroide bağlı nodül görülebiliyor. Buradaki önemli nokta ise hangi tiroit nodülünün ameliyat gerektiği oluyor. Tiroit nodülü suistimale çok açık bir konu. Gelişmiş ülkelerde her nodül ameliyatla alınmıyor. Ameliyatla alınan nodüllerin ne kadarının kanserli çıktığı önem taşıyor. Başarı buna göre tanımlanıyor” diyor. Prof. Dr. Demircan, ameliyat gerektiren durumları şu başlıklarda topluyor.

 

Kanser ya da kanser riski taşıyan durumlar

Ameliyat kararının net parametreleri bulunuyor. Kararı etkileyen en önemli tanısal işlem ise nodülde yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisi oluyor. Biyopsi sonucunda ortaya çıkabilecek dört olasılık; iyi, malign (kötü huylu), şüpheli ya da tanımlanamayan olarak sıralanıyor. Nodül iyi huylu ise ameliyata gerek kalmıyor. Ancak malign ya da şüpheli nodüller ameliyat edilmesi gereken grupta yer alıyor. Tanımlanamayan grupta ise yapılan biyopsilerde üç kez arka arkaya tanımlanamayan bir yapı görülürse onlar da ameliyat ediliyor. Bu yol izlendiğinde çok rafine bir hasta grubunda cerrahi operasyona başvurulmuş oluyor.

Tiroit bezinin büyümesine bağlı bazı durumları

Tiroit bezi büyüdüğü zaman çevresindeki nefes ve yemek boruları ile damarlara bası yapmaya başlıyor. Bazen bu bası semptomları göğüs boşluğu içinde de oluyor. Bu durumda meydana gelen sıkıntıların ortadan kaldırılması için ameliyat gerekiyor.

Graves hastalığı

Tiroit bezinin aşırı çalışması durumlarında Graves adı verilen bir hastalık görülüyor. Bağışıklık sisteminin bir hastalığı olarak görülen Graves hastalığında, vücut kendi kendine reaksiyon gösteriyor. Aşırı hormon salgılanıyor, metabolizma çok hızlanıyor, nabız yükseliyor, hasta kilo alamaz hale geliyor. Bu durum giderek yaşamı tehdit eden ciddi bir rahatsızlığa dönüşüyor. Bu hastalarda egzoftalmi denilen gözlerin dışarı doğru çıkması durumuna da rastlanabiliyor. Hastalığın tedavisi antitiroid ilaçlar, radyoaktif iyot ve cerrahi tedavi ile yapılabiliyor. Eğer hastalık diğer yöntemlerle kontrol edilemezse, ameliyat gerekiyor. Özellikle 40 yaş altında cerrahi tedavi tercih ediliyor.

Otonomik çalışan nodüller

Tiroit hormonunun aşırı çalışması kimi zaman nodüllerin yapısını da değiştiriyor. Özellikle 15-20 yıllık nodüller otonomi kazanıyor yani kendi başına hormon salgılar hale geliyor. Bunlar kontrol edilemezse, ameliyat ediliyor. Bazen de tek bir nodül otonomik çalışıyor. Buna da toksik hedenom adı veriliyor

ve cerrahi operasyon uygulanıyor.

Kozmetik nedenler

Bazen hastalar, özellikle de kadınlar guatrın görüntüsünden rahatsız olabiliyor. Bu yüzden büyük bir guatrın varlığı da ameliyat nedeni olabiliyor.

HASTA İYİCE BİLGİLENDİRİLMELİ

Tiroit ameliyatı önerilen hastaların; operasyonun hangi amaçla yapılacağı, ameliyat öncesi incelemelerin yeterliliği, ameliyatı yapacak cerrahın bu konudaki deneyimi, yapılacak ameliyatın şekli ve riskleri, ameliyat sonrası dönemdeki yaşam ile ilgili olarak yeterince bilgilendirilmesi gerekiyor.

EKİBİN DENEYİMİ ÖNEMLİ

Tiroit cerrahisinin, konu ile ilgili özel eğitim alan ve düzenli olarak tiroit cerrahisi ile uğraşan cerrahlar tarafından yapılması önem taşıyor. Hastaların kendilerine cerrahi müdahale öneren doktorlara ameliyat olmak için gideceği merkez ya da hekim konusunda danışması gerekiyor.

AMELİYAT SONRASI RİSKLER NELER?

Tiroit ameliyatlarında cerrahlar, çok dar bir alanda çalışıyor. Ancak kullandıkları 2.5 kat büyütme özelliğine sahip özel gözlüklerle, hasta için yaşamsal yapıları (Bir çok fonksiyonu bulunan sinirleri ve kalsiyum dengesini ayarlayan paratiroid bezlerini) çok rahat görebiliyorlar. Bu sayede tiroit bezleri üzerinde çalışılırken önemli anatomik yapılara zarar verilmiyor, yaralama riski en aza iniyor. Kanser ameliyatı yapılırken de geride tiroide ait doku kalmıyor. Bu durum tiroid kanserinin itedavisi çin çok önemli bir parametredir.

Tiroit ameliyatlarında kimi zaman ciddi komplikasyonlar görülebiliyor. Bunlardan bazıları; ses kısıklığı, kalsiyum düşmesi, kasılma ve kanama olarak sıralanıyor. Hastalık ileriki yıllarda tekrarlayabiliyor. Deneyimli uzmanların yapması halinde komplikasyon oranı yüzde 1’in altına düşüyor.

Tiroit ameliyatlarının etkisi kısa sürede geçiyor. Nekahat döneminden sonra hasta, ameliyat öncesi günlük hayatına geri dönebiliyor. Ameliyat sonrası tiroit bezinin tümü alınmışsa (total tiroidektomi) hastanın tiroit hormonu kullanması gerekiyor.