Özellikle de sanatçılar, siyasetçiler ve kamuoyunda popüler kişilerin yakalanmasıyla daha çok gündemimize girdi. Son bir yılda Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez ve Brezilya eski Başkanı Lula da Silva'dan sonra yine Güney Amerika ülkelerinden Arjantin’in ilk kadın Devlet Başkanı, 58 yaşındaki Cristina Kirchner’in de tiroid kanseri olduğu açıklandı.

Tiroid kanserini A’dan Z’ye Hisar Intercontinental Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İlker ABCI’ya sorduk…

Tiroid Kanseri Nedir?


Tiroid bezinde yer alan hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla oluşan kanser türüdür. Genellikle boyunda bir nodül olarak kendini gösterir. Tiroid bezi, boyunda yer alan 20-25 gram ağırlığında; iyot kullanarak yaptığı hormonla bütün vücut metabolizmasını düzenleyen bir organdır. Tiroid kanseri tek tip bir kanser değildir. Görülme sıklığına göre Papiller Kanser, Folliküler Kanser, Medüller Kanser ve Anaplastik Kanser olmak üzere 4 gruba ayrılır.

Tiroid Kanserlerinin Türleri

1. Papiller Tiroid Kanseri: En sık görülen tiroid kanseridir. Tiroid kanserlerinin %75-80’ini oluşturur. Genellikle iyi gidişlidir. Her yaşta ve çocuklukta görülmekle birlikte; 20-50 yaşlarında görülmeye başlar, 30-40 yaşlarında görülme sıklığı artar. Lenf bezleri yoluyla yayılan bu kanser türü, boyundaki lenf bezlerine ve akciğere yayılabilir. Uzun süre hiçbir belirti göstermeden ve ölüme neden olmadan var olabilir. Diğer kanser türlerinin aksine yaşlılarda gençlere göre daha hızlı seyreder. Boyundaki lenf bezlerinde kanserin yayılması gençlerde kötü risk taşımasa da; 40 yaş üzerindeki hastalarda hastalığın hızla ilerleyeceğini gösterir. Türkiye nüfusunun %2’sinde bu tip kansere rastlanmaktadır.

2. Folliküler Tiroid Kanseri: Tiroid kanserlerinin %15’ini oluşturur. 50’li yaşlarda ve kadınlarda daha fazla görülür. Tanısı en zor konan tiroid kanseri türüdür. Damar ve tiroid bezi kapsülünde yayılır. Akciğer, kemik, karaciğer ve beyin gibi başka organlara yayılımı nadir de olsa görülür. Damar yayılımı olanlarda kanser daha hızlı ilerler.

3. Medüller Tiroid Kanseri: Kanda kalsiyum oranını artırma eğilimine sahiptir ve tiroid kanserlerinin %6-8’ini oluşturur. Bu tür kansere sahip olan kişilerin ailelerinin de bu hastalık yönünden taranması gerekir. Medüller kanserli hastaların %30’unda yüzde kızarma, ishal ve yorgunluk görülebilir. Ameliyatla tiroid bezinin hepsi alınır. Lenf bezlerinde yayılım görülürse ameliyatta çıkarılır. Daha sonra kalsitonin (tiroid bezinde bulunan C hücrelerinden salgılanan ve kemikler üzerinde etkili olan bir hormon) seviyesi ölçülür. Seviyenin yüksek olması hastalığın nüksettiği anlamını taşır.

4. Anaplastik Tiroid Kanseri: En az görülen tiroid kanseri tipidir. Tiroiddeki kitle çok hızlı gelişir ve büyür. Solunumu güçleştirdiği durumlarda soluk borusunun çıkarılması gerekebilir. Radyoterapi ve kemoterapi uygulanır.

Kimler Risk Altındadır?

• Kadınlar (erkeklere göre daha sık görülür),
• Tiroid bezinde nodül olan hastalar,
• Çocukluk döneminde baş boyun bölgesine ışın tedavisi uygulananlar,
• Nedeni tam olarak bilinmese de özellikle bazı radyoaktif maddelere (uranyum gibi) maruz kalan kişilerde daha fazla görüldüğü için radyoaktif maddelere maruz kalanlar risk altındadır.
• Arjantin, İsviçre gibi ülkelerde ve ülkemizde tuzlarımızın iyotlanması ile birlikte guatrdan korunma anlamında bir başarı kazanılmakla birlikte, devam eden yıllarda tirodit (tiroid iltihaplanması) görülme sıklığı artmıştır. Dolayısıyla Hashimato tiroiditi ve zemininde gelişen tiroid kanseri sıklığı artış göstermiştir. Bu sebeple bebekler ve çocuklar dışında, erişkinlerin iyotsuz tuz kullanması daha doğrudur.

Belirtileri Nelerdir?

Tiroid kanserlerinin çoğunda hiçbir şikayet olmayabilir. Çoğu hastada tanı anında başka organlara da yayılma olduğu saptanabilir. Hastalık çok fazla belirti göstermemekle birlikte; boyunda şişlik, boğazda sıkıntı hissi, ağrı, yutkunma güçlüğü, nefes almada güçlük, ses kısıklığı, kilo artışı, sinirlilik, saçlarda zayıflık ve cilt kuruluğu gibi belirtiler gözlemlenebilir.

Erken Teşhis ve Tedavi

Erken teşhis ve tedavi ile hastalık tamamen ortadan kaldırılabilir. Teşhis koyabilmek için öncelikle kandaki tiroid hormonların düzeyini belirlemek için testler yapılır. Elle muayene sonrası yapılacak ultrasonografi ile nodülün varlığı, büyüklüğü ve yapısı hakkında değerli bilgiler edinilebilir. Yine nodüllerden alınan iğne biyopsileri ile çok hücresel özellikleri tanınabilir.

Teşhis konulduğunda hasta ameliyat edilerek tiroid bezi çıkarılır ve ardından kişiye özel tedavi yöntemi uygulanmaya başlanır. Gelişen teknoloji ile birlikte yapılan minimal invaziv tekniklerle hastanın minimum dikiş iziyle ertesi gün evine dönmesi mümkündür. Ayrıca ameliyat sonrası tiroid kanserlerin bazı tiplerinde radyoaktif iyot tedavisi gerekebilir.

Bu tedavide zırhlı hastane odalarında kanserin yayılma derecesine göre belli dozlarda radyoaktif iyoda maruz bırakılarak vücudun başka yerinde varolan kanser hücrelerinin yok edilmesi hedeflenir. Tedavi süreciyle birlikte hastanın TSH değeri sürekli kontrol altında tutularak kanserin tekrarlama ihtimali engellenebilir.