Son yıllarda Dünya ölçeğinde turizm rakamlarına bakıldığında insanların seyahat etme isteklerinin arttığı, seyahat güdüsünün oluşumunda dünyadaki farklı eğilimlerden etkilendikleri, buna bağlı olarak turizm pazarının genişlediği görülmektedir. Turizm pazarındaki pastanın büyüyerek rekabeti artırması, pazarda yarışan ülkelerin ayakta kalması için sürekli kendilerini yenilemesini ve markalaşmasını gerektiriyor. 2000”li yıllarda “marka olmak” sadece raflardan alınıp satılan ürünlerde değil pek çok şeyde aranılan unsur olmuştur. Kentlerin markalaşması için ülkeler 1990”lı yıllardan sonra “kent marka konumlandırması” yapmak üzere çalışmalar ve yatırımlar yapmaya başlamışlardır. Nedeni de dünyada kent markalaşmasını gerçekleştirmiş Londra, New York, Paris gibi kentlerin, ülkelerinin tamamının yarattığı turizm potansiyelinin büyük bir oranını tek başlarına oluşturmalarıdır.

Örneğin Fransa yılda ortalama 70 milyon civarında turist alırken, Paris tek başına 20 milyon civarında turist almaktadır. Amerika yıllık yaklaşık 70 milyon turist potansiyeline sahipken, New York yıllık yaklaşık 35 milyon turistin ziyaret ettiği kent olmuştur. Söz konusu kentlerin turizm potansiyellerini yalnızca tarihi ve doğal güzellikleri oluşturmamakta, sanayi ve teknolojinin, sermaye ve sermaye yönetiminin, iş çevrelerinin, politikanın önemli merkezleri olmaları da bunda rol oynamaktadır. Son yıllarda İstanbul ve Antalya benzer gelişim özellikler göstermektedir.

Ziyaretçiler hangi iklimde yaşarsa yaşasınlar, turistik ziyaret için öncelikle sıcak iklimi tercih etmekteler. Genel sıralamada ilk onda bile yer alamayan kentler iklim avantajını kullanarak ilk sıralara yükselmesini bilmiştir. Kentin park, bahçe, mimari düzenlemeler gibi doğal güzellikleri ziyaretçiler tarafından çekici bulunmaktadır. Kentin yeri, ziyaretçilere kısa ve uzun vadede sunduğu farklı ve eğlenceli olanaklara göre marka algılama sırasında yeri değişmektedir. Kentin ulaşım, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik ve alt yapı ihtiyaçlarının tamamlanmış olması tercih edilmesinde etkili olmaktadır.

Turizm kentinin markalaşma çalışması, kentin sahip olduğu özelliklerin yönetildiği, kentle ilgili planlama yapılması ile başlayan ve strateji kurulması ile devam eden bir süreçtir. Bu sürecin ilk aşaması kent marka kurulunun kurulması, ikinci aşaması hedef kitle, rakip ve marka analizinin yapılması ve hedef kitlenin tespit edilmesi, üçüncü aşama kentin markalaşarak ulaşacağı hedefin belirlenmesi, dördüncü aşama strateji oluşturulması ve yönetilmesi, beşinci aşama sonuçların ölçülmesidir. Kent; merkezi ve yerel yönetimlerin yönetsel etkinlik alanında bulunmasından ve her bir yönetim kademesinin çalışma alanlarının farklı olmasından dolayı markalaşma çalışmalarındaki koordinasyonu etkin şekilde yürütmek amacıyla kent marka kurulunun kurulmasını sağlayarak markalaşma çalışmalarına başlamak zorundadır. Kurul, yerel yönetim, merkezi yönetim, sivil toplum örgütleri, özel sektör ve halk arasında koordinasyonu sağlamak ve ortak akıl oluşturmak yöntemiyle insan kaynaklarının ve ekonomik kaynakların etkin yönetilmesini sağlamaktadır.

Marka en genel anlamıyla, günümüzde, pek çok ürün arasında farklılaşan, tercih edilen, akla ilk gelendir. Kuşadası Türkiye turizminin en önemli marka kentlerinden birisidir. Ayrıca Kuşadası turizmin ilk olarak gelişmeye başladığı ve patlamanın yaşandığı turizm merkezimizdir. Ama çeşitli nedenlerden dolayı son yıllarda marka değeri göreceli olarak zarar görmüştür. Bunu atlatmak için yeni bir marka oluşturup, bu marka ile dünyaya yeniden iyi bir lansman ile açılmak gerekir. Bu konuda vurgulanması gereken çok sayıda konu var. Bu konulardan birkaçını yazmak isteriz. Artık sadece deniz, kum, güneş turizmi ile marka olma dönemi geride kalmıştır.

Öncelikle Kuşadası’nın turizm kenti özelliğinin yanında barış ve özgürlük kenti olduğu vurgulanmalıdır. Olmazsa olmaz tanıtım için Kuşadası’nda yaşayan herkesin içinde olacağı varsayılan bir işbirliği gereklidir. Oluşturulacak yeni çalışma grupları ile ortak akıl harekete geçirilmeli, sinerji yaratılmalıdır. Kenti ziyaret eden ve etmesi amaçlanan hedef kitlenin eğilimleri, beklentileri, yer aldığı pazar kategorisi (yaş, cinsiyet, maddi gelir) belirlenmelidir. Rakip analizinde hedeflenen turizm pazarındaki diğer kentlerin marka imajları, marka kişilikleri, zayıf ve üstün yönleri, farklılaştıkları noktalar tespit edilmelidir. Kuşadası’na gelen turistte yeniden gelme isteği uyandırılmalı, yeniden tercih edilecek özellikler kazandırılmalıdır. Kısaca tercih edilen kent olmak için eldeki bütün veriler verimli olarak kullanılmalıdır.

Yazılacak ve yapılması gereken o kadar çok şey var ki, konu hakkında köşe yazısı değil, kitap bile yazılabilir. Liman, kruvaziyer, Tariş arsası, top sahası, çevre, yeşil alan, ulaşım ve daha çok sayıdaki sorun toplumsal anlaşma ile çözülmelidir. Bu sorunların çözümünü sadece Belediye Başkanı Ömer Günel’e havale etmek haksızlık olur. Onu her kurum ve kişinin desteklemesi lazım gelmekte, sevelim veya sevmeyelim. Yoksa yarın çok geç olabilir.

Başlığı İngilizce yazdım, Türkiye turizminin kalbinin yeniden burada atması lazım, tıpkı eskiden olduğu gibi. Türkçe yazdığımızda pek anlaşılmıyor, belki böyle daha iyi anlaşılır sanırım. Kuşadası için hep birlikte.

“Eğer bir atınız ve bir arabanız varsa, üç şeye sahipsiniz; Bir at, bir araba ve bir at arabası.” (Çin Atasözü)

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!