TEMA Vakfı’nın kuruluşundan bu yana toprak, orman, su kaynakları, doğa ve yaşama sahip çıkmayı her şeyin üstünde tuttuğunu belirten TEMA Vakfı İl Temsilcisi Özdemir, “TEMA Vakfı Gönüllüleri olarak; doğal varlıkları yok eden, insanlarına doğayla tam uyumlu ve insanca bir yaşam sunamayan toplumların hastalanıp varlıklarını sürdüremeyeceği gerçeğine inanarak, attığımız her adımı, başardığımız her işi, halkımızdan aldığımız destekle gerçekleştirdik. Çalışmalarımızda birinci önceliği eğitime ve bilgilenmeye verdik. TEMA Vakfı’na duyulan güven ve verilen destekle, bu güne dek, milyonlarca hektar toprağı ağaçlandırdık. Meraları ıslah ettik. Onlarca kırsal kalkınma projesi gerçekleştirdik. Doğaya zarar verdiğini düşündüğümüz proje ve politikaları eleştirdik. Hukuksal yollarla mücadelemizi verdik. Bunları yaparken hep yapıcı olduk. Mücadelemizi kişi ve kurumların kendilerine değil, yaptıkları yanlışlara karşı yürüttük. Polemik ve çatışmanın değil, ‘Daha Yeşil Bir Türkiye’ için yaşanabilir bir gelecek için, çözümlerin peşinde olduk. Bu günü olduğu kadar yarını düşündük. Kamunun çıkarlarını her şeyin üstünde tuttuk” diye konuştu.
TEMA’nın her yıl 743 milyon ton toprağın erozyona kurban edilmemesi için mücadele verdiğini kaydeden Özdemir, şunları söyledi: “Erozyonu önlemek için çaba gösterdik ve artan bir şevkle caba göstermeye devam edeceğiz. Enerji temini maksadıyla, yapılacak yatırımların sağlayacağı kar ile geri dönülmez şekilde vereceği zararların bilimsel ve doğru biçimde değerlendirilmesi gerektiğine inanmaktadır. Suyun bir kaynak ya da ticari bir mal değil, herkesin ve her canlının yaşamını sürdürebilmesi için ulaşma hakkının olduğu doğal bir varlık, ekolojik sistemin bir parçası olduğu herkes tarafından bilinmelidir. Enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmanın yolunun ‘Enerji Verimliliği ve Yenilenebilir Enerjiden’ geçtiği, güneş enerjisinin hayata geçirilmesi gerektiği görülmelidir. TEMA Vakfı, sürdürülebilir bir yaşam, daha güzel yarınlar için; sosyal, ekonomik ve ekolojik faydaları bir arada değerlendirmektedir. Ülkemiz ve insanlarımızı geleceği için bilimsel doğrulara dayalı olarak ‘Doğayı ve Yaşamı’ savunmaya devam edeceğiz. Halkımızın bize duyduğu güven ve desteği en büyük dayanak noktamız yapacağız”