Helalleştik ve yola koyulduk. Yıllardır beklediğimiz kutsal yolculuk başlamıştı.

İlk durağımız MEDİNE. Peygamberimizin mescidinin bulunduğu, hicret ettiği, kabrinin olduğu güvenli şehir.

Altı gün boyunca onun ayak bastığı yerlerde olmak, onun kabrini, sağlığında ziyaret ediyormuş gibi ziyaret teme bilinci, ülkemizden getirdiğimiz selamları ona arz etmek... Sadece ve sadece yaşandığında anlatılacak bir duygu.

Peygamberimize veda edip, ayrılmanın hüznünü hafifleten tek sevinç, MEKKE'ye ALLAH'ın evine KABE'ye gidiyor olmak,

Kabe'yi ilk görüş, yaklaşmak, tavaf etmek olağanüstü bir durum.

Çünkü artık ALLAH'ın evinde, O'nun misafiriyiz.

Renklerimiz, milletlerimiz, dillerimiz farklı olsa da, istikametimiz tek, bu istikamet bütün farklılıkları yok ediyor.

ARAFAT; Haccın olmazsa olmazı, aynı saatte herkesin toplandığı tek yer.

O saate, orada bulunulmadığında hacı olunamayacağı yer.

Arafat'dan MÜZDELİFE'ye, oradan MİNA'ya muhteşem bir yürüyüş,

Mahşeri bir kalabalık, sembolik olarak Şeytan taşlamaya gidiş,

Aslında taşladığımız; bencilliğimiz, kibrimiz, ön yargılarımız, şartlanmalarımız.

HAC; aslında anlatmak ve yazılmakla değil,yaşanmakla anlaşılacak bir derinlik ve ufuk.

Allah isteyen herkese nasip etsin.

2017 verilerine göre 2 milyon Türk vatandaşının kura havuzunda sıra beklediği bir farz ibadeti.

Türkiye bu organizeyi en iyi yapan ülkelerin ilk sırasında.

Yemek, sağlık, ziyaret organizasyonu ve diğer hizmetler mükemmel.

15-20 yıl öncesi; Avrupa ülkelerinde duyduğumuz, imrendiğimiz fakat hayal bile edemediğimiz, ağırlaşan hasta hacısını; Türkiye'den ambulans uçak gönderip aldıran tek ülke,

Çoğumuzun haritada dahi yerini gösteremeyeceği ülkeler dahil, Afrikalı, Uzakdoğulu, Balkanlı.. Tüm oraya gelen insanların sizi görünce, Türkiye ve Cumhurbaşkanımızın ismini söyleyip ellerini duaya açtığı bir durum.

1999'la hiç kıyaslanmayacak bir durum,

Herkes; Türk olduğunuzu anladığında size gülümsüyor, elinizi tutmak, sarılmak, konuşmak istiyor.

Türk lirası; kendi paraları gibi her yerde geçerli, bozdurma ihtiyacınız yok.

Her şey güzel,

Ancak tek mahsur; diğer ülkelere göre Türk hacılarının yaş ortalamasının yüksekliği.

Ülkemizdeki; her şeyi bitireyim, en son hacca gidiyim.. Yanlış algısı,

Âcizane tek tavsiyem; niyeti olanın bir an önce yazılıp, genç iken bu vazifeyi yapması.

Hacdan sonra kenara çekilmek diye bir şey yok.

Bu sadece bizim ülkemize mahsus uydurulmuş yanlış bir hurafe.

Ben bu yolculukta bize büyük katkı sağlayan, İzmir 16.kafile başkanımız çok tecrübeli ve bilgili hocam Süleyman Bey ve 1.2.3. grup başkanı ile birlikte. Özellikle bizim 4.grup hocamız genç, atak, dinamik Abdurrahim Hocama yürekten teşekkür ederek yazımı sonlandırıyor, kutsal yolculuğu arzu eden herkese ALLAH nasip etsin diyorum.