Günver Güneş'in yaptığı açıklamada, "Bugün Atatürk’ün Aydın’a gelişinin 81. yıldönümü. Biz büyük önderin kentimize gelişinin yıldönümünde o günün heyecan ve coşkusunu yaşamak yerine ülkesini kurtardığı halkının bir kısmı tarafından itibarsızlaştırılmaya, önemsizleştirmeye çalışıldığına tanık olmaktayız. Ülkemizde iktidar sahipleri tarafından da destek gören bu saldırı kampanyasına karşı varlıklarını büyük Atatürk’e ve onun mücadelelerine borçlu olan ne basın, ne yargı mensupları, ne üniversiteler, ne güvenlik güçleri seslerini çıkarmamakta olan biteni izlemekle yetinmektedirler. ADD bu sistemli saldırı kampanyasına direnecek, mücadele edecek, yurtsever halkımız çığlığı olacaktır.

Atatürk’e yönelik saldırılar, hiçbir dönemde bu kadar yoğunlaşmamıştı. Ülkeyi emperyalistlerin işgalinden kurtaran devrimci bir kahramana düşman olmak için insanın sadece bilincini değil bütün duygularını da yitirmiş olması gerekir. Ama kör olası menfaat ve para, insanlarda ne bilinç bırakıyor, ne de yurtseverlik ve vefa duygusu... Ne acıdır ki bugün Türkiye’de siyasi iktidarında kışkırtmalarıyla devletin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e açıktan ya da örtülü olarak saldırmak ve hakaret etmek artık sıradan bir olay haline gelmiştir. "Hala fiziki varlığı sona ermiş, kalkıp kendilerine cevap veremeyecek durumda bulunan bir insan ile uğraşmaya çalışmaları bize sadece iki şeyi açıkça gösteriyor. Birincisi, kuyruk acılarının ne kadar şiddetli ve derinde olduğunu; ikincisi ise mücadelemizin haklılığını..."

Ulusu ulusun değerlerini kompleksleri içinde aşağılamaya kalkanlar, Atatürk’ü halkın dikkatinden kaçırmaya çalışanlar, onun başardığı büyük işleri küçümsemeye yeltenenler Türk Kurtuluş Savaşı ve Türk Devrimi emperyalist güçlere ve onların destekçilerine karşı yapıldığı için bu güçler Atatürk’ten, Atatürkçülerden de korktukları için saldırmaktadırlar. O yüzdendir ki Kurtuluş Savaşını yok sayarak, 19 Mayıs’ı inkar ederek, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını iptal ederek, İstiklal marşını görmezden gelerek, gençliğe hitabeyi kaldırmak isteyerek tarihteki akıl hocaları Vahdettinin, Damat Ferit Paşa’nın, Ali Kemallerin izinden gittiklerini belgelemişlerdir. 90 yıl sonra şeriatçı gericilik, emperyalizm muhipliği kuva-yı milliye düşmanlığı ile yeniden hortlamıştır. Bu yasakçı zihniyet, Atatürk karşıtı unsurlar esir yaşamaktansa ölmeyi tercih edecek nesillerin yetişmesinden korkmaktadır. Bu çağdışı zihniyet Türküm, doğruyumla başlayan andımıza, Gençliğe Hitabe'ye tepki gösteriyor.? Neden acaba Tepki gösterenler Türk ve doğru değiller mi? Türk gençlerine istiklali koruma görevi verilmesinden mi rahatsızlık duyuyorlar ? Yoksa aziz yurdun kalelerine, tersanelerine girilmesi karşısında Türk gençlerinin bağımsızlığımızı koruma görevi üstlenmesinden mi rahatsızlık duyuyorlar?

Türkiye’de iktidar sahibi olan teslimiyetçi anlayışın Hedefi Cumhuriyeti yok etmektir. Hedefi Atatürk’ü yok etmektir. Emperyalizme meydan okunarak kazanılan Anadolu topraklarında kurulan Cumhuriyetten rövanş alınmak istenmektedir. Bunun için fütursuzca Atatürk’e saldırıyorlar. Fransa’da kabul edilen yasayı unutanlar, askerlerimizin başına geçirilen çuvalı unutanlar, dağda şehit olan Mehmetçiği unutanlar. Şartlandırılmış beyinlerinde besledikleri kinle nefretle bir şeyi unutmadılar Atatürk’ten intikam almayı

. Sevgili Aydınlılar, Değerli Atatürkçüler biliniz ki

Atatürk’e saldırmak ve düşman olmak, Türklüğe saldırmak ve düşman olmaktır. Atatürk’e saldırmak ve düşman olmak, bağımsızlığa saldırmak ve düşman olmaktır. Atatürk’e saldırmak ve düşman olmak, cumhuriyete saldırmak ve düşman olmaktır. Atatürk’e saldırmak ve düşman olmak, laikliğe saldırmak ve düşman olmaktır. Atatürk’e saldırmak ve düşman olmak, dine saldırmak ve düşman olmaktır. Atatürk’e saldırmak ve düşman olmak, çağdaşlığa ve uygarlığa saldırmak ve düşman olmaktır. Atatürk’e saldırmak ve düşman olmak, bilim ve tekniğe saldırmak ve düşman olmaktır. Atatürk’e saldırmak ve düşman olmak, aydınlığa ve aydınlanmaya saldırmak ve düşman olmaktır. Atatürk’e düşman olmak soysuzluktur, münafıklıktır. Atatürk’e düşman olmak akılsızlıktır.

Çünkü Mustafa Kemal I.Dünya savaşı sonrası dağılan Anadolu’da yeni bir devlet kuran, yazgımızı değiştiren, barış içinde uygarlığın aydınlık yolunu açan önder olmuştur. Ümmetten ulus yaratan, kulluktan onurlu, kişilikli bireyler yetiştiren düzeni kuran, laikliği yaşam tarzı haline getiren anlayışın, hoşgörünün, insanlık, dostluk, kardeşlik ve gerçek vicdan özgürlüğünün ortamını yaratan da o olmuştur. Laikliği insanlığın, bilimin ve aklın, aydınlanma ve çağdaşlığın, demokrasi ve kalkınmanın, saygınlığın ve yüceliğin, erdemin ve onurun temeli kılarak sağlam inşa edilmiş Türkiye Cumhuriyetini kurarak, yarınlara daha güçlü olarak hazırlayan da o olmuştur. Bizler Atatürk ile ilkellik belasından, onursuzluktan, bilgisizlikten, yoksulluktan, hurafelerden korkmamayı, din üzerinden çıkar sağlayanlardan, bölücülerden kurtulmamız gerektiğini öğrendik, ortaçağ karanlığından çıkmamız, çağımızın her güzelliğini paylaşmamız, huzur içinde yaşamamız, batılı emperyalistlerin kölesi olmamamız gerektiğini öğrendik. Türk milleti artık şunu çok iyi biliyor. Atatürk’ten yana olmak yurttan, ulustan, devletten, bağımsızlıktan, özgürlükten, egemenlikten, ahlak ve adaletten, namus, onur, bilim akıldan yana olmak demektir. Türk milletinin kurtarıcısı, Türk çağdaşlaşmasının fikir babası, büyük Türk Devrimcisi M. Kemal Atatürk yaptıklarıyla aradan geçen onlarca yıla rağmen hala güncelliğini bu özellikleri nedeniyle korumaktadır. Bu nedenledir ki Türkiye’de hemen her birey özgür yaşamını borçlu olduğu Atatürk’e sıradan tarihi bir kişilik olarak bakmaz. Her Türk vatandaşı özünde Atatürk’ü görür, onunla bütünleşir, onunla birlikte yaşar. O yüzdendir ki; Atatürkle ilgili kendisi ve çevresiyle yaşamında bir bağ arar. Bu bağlardan belki de en güçlüsü büyük Atatürk’ün yurt gezileridir.

M. Kemal Atatürk yaşamı boyunca 52 il merkezine çeşitli amaçlarla ziyaretlerde bulunmuştur. Bunun yanı sıra birçok ilçe ve kasabaya da gitmiştir. Onun ziyaret ettiği ve ziyaretinin önemli sonuçlar yarattığı şehirlerden biri de Aydın olmuştur. Atatürk’ün Aydın’a olan ilgisi daha kurtuluş savaşı yıllarında başlamıştır. Aydın cephesindeki direnişe büyük hayranlık duymuş, bölgenin direniş önderleriyle bizzat yazışmalarda bulunmuştur. Kurtuluş sonrası yanmış, yıkılmış Aydın’ın sorunlarıyla yakından ilgilenmiş, yakın arkadaşlarını Aydın’dan milletvekili seçilmelerini sağlayarak, Aydın’ın yeniden imarında önemli destekleri olmuştur. Türk Devriminin önemli isimlerinden Dr. Reşit Galip’in Aydın milletvekili olarak mecliste bulunması Atatürk’ün Aydın’a olan özel ilgisinin tezahürü idi.

Gelelim Atatürk’ün Aydın İline yaptığı seyahatlere. M. Kemal Atatürk Aydın ve İlçelerine 1924-1930-1931-1937 yıllarında olmak üzere dört kez ziyarette bulunmuştur. M. Kemal Atatürk’ün bu ziyaretlerinin bazıları özel, bazıları yol güzergahında olduğu için, bazıları da harp oyunları ve resmi açılışlar vesilesiyle gerçekleşmiştir.

M. Kemal Paşa’nın 1931 yılında gerçekleşen ve 81. yıldönümünü kutladığımız ziyareti doğrudan doğruya yapılan bir gezi şeklinde olmamıştır. M. Kemal Paşa Ankara’dan İzmir’e 27 Ocak 1931’de gelmiş, burada bulunduğu sırada II. Çok partili hayata geçiş sürecinin

toplumda yarattığı etkileri ve sorunları yerinde görmek ve değerlendirmeler yapmak amacıyla Aydın- Nazilli üzerinden bütün Batı Anadolu’yu kapsayan bir yurt gezisi planlamıştır. Bu gezi tarihimizde “Büyük Ege Gezisi” olarak bilinmektedir. M. Kemal Paşa beraberinde içlerinde Vasıf Çınar, Kılıç Ali, Reşit Galip, İzmir Valisi Kazım Dirik ve generallerinde bulunduğu bir heyetle 3 Şubat 1931’de İzmir’den saat 10.00’da hareket etmiş ve saat 15.00’de Aydın’a ulaşmıştır. Dönemin Aydın Valisi Fevzi (Toker) Bey ve Ordu Müfettişi General Fahrettin (Altay) Paşa M. Kemal Paşa’yı Aydın il sınırında karşılayarak, Aydın İstasyonuna kadar refakat etmişlerdir. Cumhurbaşkanlığı kalemi tarafından karşılama törenleri yapılmaması için defalarca uyarılarda bulunulmasına rağmen Aydınlılar bu uyarıları dinlememiş Ortaklardan başlayarak hemen her istasyonda Atatürk’ün özel treni durdurularak kendisine büyük tezahürat yapılmıştır.

Atatürk’ün özel treni Aydın istasyonuna geldiğinde hava yağmurlu olmasına rağmen inanılmaz bir kalabalık kendisini büyük heyecan ve coşkuyla karşılamıştır. Şehir bayraklarla donatılmış, caddelere, bulvarlara, meydanlara ve önemli binalara taklar kurulmuştu. Büyük Gazi’yi kurtarıcılarını Aydınlılar görkemli bir şekilde kucakladılar. M. Kemal Paşa refakatiyle beraber dinlenmek için önce Vali Konağı’na geçmiştir. Öğleden sonra Topyatağındaki Garnizonu, Saat 16.00’da Aydın Belediyesini ve CHF’nı ziyaret eden Gazi’ye burada Belediye Başkan Vekili Emin Bey tarafından şehrin sorunlarıyla ilgili bilgiler verilmiştir.

M. Kemal Paşa’nın 1931 yılı Aydın seyahati ulusal anlamda iki önemli gelişmeyle sonuçlanmıştır. Biri Aydın Türk Ocağını ziyareti sırasında karşılaştığı donuk, ilgisiz, sorumsuz tablo karşısında Ocakların konumunu hatırlatması ve ardından Türk Ocaklarını kapatarak parti ile bütünleşmesinin zeminini hazırlamış olmasıdır. Diğeri de Adnan Menderesle tanışması ve bu tanışma sonrasında karşılaştığı yetenekli genci parti de önemli bir konuma getirmesidir. Başka bir deyişle M. Kemal Paşa Menderes’i keşfetmiş, Aydın’a ve ülkesine hizmet etmek için Türk siyasi yaşamına hediye etmiştir.

Sonuç olarak Atatürk’ün Aydın ve ilçelerine gerçekleştirdiği seyahatler ve bu seyahatler sırasında yaptığı konuşmalar, görüşmeler ve belirttiği istek ve temennileri çağdaş Türkiye yaratma hedefinin bir adımı olarak hayata geçirilmiştir.

3 Şubat tarihleri Aydınımızın, Aydınlıların Atatürk’le daha yakın daha bütün olduğu tarihlerdir. Bizden sonra gelen kuşaklar onda bizim göremediklerimizi görecekler, onu daha da anlayacaklar ve yaşadıkları çağın sorunlarına ondan aldıkları ışıkla çözüm bulacaklardır.

Halkımıza sesleniyoruz. Bizler Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmeye yemin etmiş olanlarız.. Bizler dâhilî ve haricî bedhahların olacağını, bunların gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabileceklerini iyi bilenleriz! Bizler muhtaç olduğumuz kudretin, damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu yaşadığımız her an hisseden ve vazifemizin Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmak olduğunu bilenleriz. Bu zor süreçte bağımsız ve özgür yaşamak onurumuzu korumak için geçmişte gösterilen özverilerin değerini daha iyi anlamamız ve Türk gençliğine emanet edilen ulusumuzun savunuculuğunu ve sorumluluğunu her alana taşıyacağız. Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı aydınlık yolda daima ileriye doğru gideceğiz. Laik, demokratik, çağdaş cumhuriyet bütün baskı ve dayatmalara karşın sonsuza değin yükselecektir." ifadeleri yer aldı.