Karpuzlu'nun Tekeler Köyü (Şimdi mahalle)'nden arkadaşlarım aradı. Tekeler'in özellikle yaz aylarında artan su sorunu olduğunu belirttiler. İlkokulu 1971-76 yılları arasında babamın öğretmenliği nedeniyle bu köyde okumuştum. Ayrı bir bağım vardır. Haliyle hemen harekete geçtim ve Aydınpost'un yönetmeni Erman Çetin'e masaj göndererek, haber yapmasını rica ettim. O da Çineli'dir. Sağolsun bir gazeteci olarak hemen ilgilendi ve aynı gün içinde (25 Ağustos 2017) "Karpuzlu Tekeler'de su sorunu vatandaşı isyan ettiriyor!" başlığıyla yayınladı. Köylülerle görüşmüş ve olayı yansıtmış.

 

Benim zamanımda da köyde su sıkıntısı vardı. O yıllarda öyle her evin çeşmesinden su akmazdı. Birkaç mahallede çeşme vardı. Ordan sular kovalarla taşınırdı. Sonra girişimlerle köyün deposuna başka yerlerden su kaynağı bulundu ve borularla getirilerek bu sorun çözüldü. Şebeke kurularak da evlere kadar su getirildi ve büyük rahatlık sağlandı. O zamanlar iki bin nüfusu vardı. Zamanla göçe rağmen bu nüfus hep korundu. Demek zamanla su kaynakları kurudu ve yine su sorunu ortaya çıktı.

 

Benim çalışkan ve misafirperver köylülerim susuz kalmış. Fotoğraflarını da gördüm. Merkep ve kovalarla sular taşınıyor. Hem de bu çağda... Üzüldüm. En kısa sürede suları getirilir de bu sıkıntıdan kurtulurlar diye düşünüyordum.

 

Bizim Erman'ın yaptığı haber bunun yolunu açar. Belediye ve DSİ ilgilenir ve basit bir sondajla bu sorun kökten çözülür diye düşündüm. Hatta suyun bulunma müjdesini de Aydınpost'tan okurum diye düşünüyordum.

 

Daha da ötesi... Suyun bulunması nedeniyle köyde tören düzenlenir. Şenlik havasında yeni tesisin açılışı yapılır. Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Özlem Çerçioğlu açılışa katılır ve güzel bir nutukla ne büyük iş yaptıklarını, ballandıra ballandıra anlatır. Ve günün kahramanı olur. Köylülerimiz misafirperverdir dedik ya... Dururlar mı, sofralar kurulur. Koyunlar kesilir. Misafirlere ziyafet çekilir. Sayın Çerçioğlu köy girişinde davul zurnayla karşılanır ve omuzlara alınmak istenir. Erkekler geri durur. Kadınlar bu işi yapar... Tekeler'in kadınları güçlüdür!

 

Bu güzel günün haberini de ertesi günü bütün Aydın gazeteleri ballandıra ballandıra manşetten verir. "Topuklu Efe, susuz köye su getirdi" diye!

 

Bayramın birinci günüydü. Ermanla telefonda bayramlaştık. Haliyle haberi sordum. Bir gelişme var mı Tekeler'den diye... Ne dese iyi? Tekeler'e su geleceğine Erman'ın evindeki su kesilmiş!

 

"Haydaaaa..." dediğinizi duyar gibiyim.

 

Erman şaşkın. Acaba faturayı mı ödemedim diye, evdeki faturaları arar tarar sonra bulur. Yok canım ödenmeyen fatura yok. Hepsi düzenli ödenmiş... Çocuk işi garantiye almak için günü gelmeyen son faturasını bile ödemiş.

 

Aydın'ın sıcağında bizim Erman ,akşam 19:00'dan sabah 10:00'a kadar susuz kalmış. Buna bir anlam verememiş. Hele Tekeler haberinden dolayı suyunun kesileceği aklının ucundan bile geçmemiş. O kadar da olmaz. Bizim başkan gayet olgun, demokrat, hatta sosyaldemokrattır! Daha yeni geldi 'Adalet Yürüyüşü'nden. Hiç adaletsizlik, böyle küçük hesaplar yapar mı? Olsa olsa ASKİ'deki sayaç okuma memurları karıştırmıştır diye düşünmüş...

 

Yine de ne olur, ne olmaz diye ilk anda öfkeyle bir iki twit paylaşmış ama, sonra düşünüp 'acaba bir hata mı yapıyorum' diye twit atmaktan vazgeçmiş. Hatta sonra kendine geldiğinde suyun kesildiği günlerde, Çanakkale'de "Adalet Kurultayı" yapan bir partinin Aydın'daki yöneticisi hiç böyle şey yapar mı diye düşünmüş!

 

Bana da anlattı durumu... Ben, yok artık, dedim! Erman sen de... Olumsuz düşünme. Sakin ol. Bu sorun çözülür. Hangi zamanda yaşıyoruz. Köylünün derdini haber yaptın diye, senin suyunu keserler mi hiç! Hem de Tekeler'e su gelmeden.

 

Ne dersiniz sevgili okurlarım. Sizce böyle şey olur mu? Ben inanmıyorum. Olsa olsa bir hata olmuştur. Düzeltilir...

 

Sonra düşündüm de, ben 1991-95 yılları arasında Aydın'da SES gazetesini yönetirken, o zamanın Belediye Başkanı Sayın Hüseyin Aksu hakkında ne haberler yapardım. Benden ne çekerdi... Ama bir güne bir gün böyle bir yöntem uyguladığını görmedim. Bırakın tehdidi, 'mesaj vermeyi', en küçük serzenişte bile bulunmaz, beni davet eder; neyi yazmışsam onun açıklamasını bütün belge ve bilgileriyle önüme koyar, bazen de beni mahçup ederdi. Yıllarca da görşürüz. Her Aydın'a gelişimde de beni davet eder sohbet ederiz.

 

Sadece o mu, o dönemde siyasetçiler, daire müdürleri hatta valileri bile eleştirir; bir tane tepki almazdık. Ne tehditi... Bırakın suyu, elektiğimizi bile kesmezlerdi. Basın hürriyeti vardı ve gazetecilere saygılı davranırlardı. Biz de mesleğimizin gereğini yapar, dürüstçe eleştirir ve milletin derdini de korkusuzca gururla ve rahatlıkla yazar, ilgililere aktarırdık. Onlar da arar teşekkür eder ve gereğini yaparlardı. Biz de 'gereği yapılan'ları haber diye tekrar yazardır...

 

Saygılarımla... İnşallah bu yazdıklarımdan sonra benim de başıma 'yanlışlıkla' bir şey gelmez...

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA