TEİS Genel Başkanı Saydan, yaptığı açıklamada, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında çalışmalarını yürüten Ekonomi Koordinasyon Kurulu(EKK) gereksiz sağlık harcamalarını frenlemek için muayene ücretlerini artırma kararı almasına tepki gösterek, "Sağlık harcamalarında tasarruf edilmek isteniyorsa, reçetelere ilaç adı değil etken madde yazılsın" dedi.
 
Daha önce aile hekimliklerinden para alınmasının Danıştay tarafından durdurulduğunu hatırlatan Saydan, şöyle devam etti:
 
"Sendika olarak her yılın sonu yaklaştıkça, SGK’nın ödediği parayı azaltmak için hükümete sunduğu yöntemleri şaşkınlıkla takip ediyoruz. Ve her sene akılcılıktan uzak yöntemler veya yeni isimlerle vatandaşın SGK’ya para vermesi istenmektedir.
 
Bildiğiniz üzere, SGK tarafından 2009 yılında 1. Basamak ve Aile hekimliklerine 2 lira muayene ücreti getirilmişti. Sendikamızın da içinde olduğu sivil toplum kuruluşları Danıştaya, bu durumun Aile Hekimliği kanununa aykırı olması dolayısıyla dava açarak, uygulama durdurulmuştur. Muayene ücreti, Danıştay tarafından durdurulduğu için bu haksız ve hukuka aykırı uygulamaya yeni bir isim aranmış ve bulunmuştur. Bu da reçete parasıdır. Bu reçete parası olan 3 lira Hükümet için tasarruf ,vatandaş içinse tahlil yaptırıp,kuyruk bekleyip muayene olduktan sonra kendisine tedavi olması için doktor tarafından lüzumlu görülen ilaçları alabilmesi için SGK ya ödemek zorunda olduğu bir paradır.Vatandaşın cebinden çıkmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, primlerini her ay olmak üzere senelerce yatıran vatandaşa, 'ben senin sağlık giderini taşımak istemiyorum, yazdırdığın reçete başına bana 3 TL ver.' demesi tasarruf değildir.
 
Hükümet sağlık harcamalarına az para ödemenin yolunun vatandaşa reçete parası verdirmekle mümkün olacağını düşündüğü için devlet ve üniversite hastanelerinin 8 lira olan muayene ücretini 9 liraya, özel hastanelerin ise muayene ücretini 17 liraya yükseltmeyi planlıyor. Vatandaş zaten ilaçlarının katılım payını veriyor, ilaçlarının en ucuz ilaca göre fiyat farkını veriyor, her ay SGK prim payını yatırıyor, vergisini veriyor. Vatandaş tedavisinin tamamına yakınını kendi karşılamak zorunda bırakılmaktadır. Bu nasıl bir sosyal devlet anlayışıdır?”
 
-"DAHA FAZLA MASRAF OLACAK”-
 
İlaç ambalajlarının küçültülmesinin tamamen yurt dışına bağlı bir ilaç sanayinin olduğu bir ülkede mümkün olamayacağına işaret eden Saydan, şunları kaydetti:
 
"Basit bir örnek verecek olursak,herkes tarafından bilinen ağrı kesici Apranax forte 10 tab 4,91 TL, Apranax forte 20 tab 7,62 TL. Yani 2 kutu 10 tablet için SGK 9,82 lira ödemeyi mi düşünüyor?
 
Kamuoyunun bildiği üzere, Danıştay’ca reçeteye yazılan ilaç sayısı ve kutu sayısı sınırlaması kaldırılmıştır. Vatandaş hekime gittiğinde; 3 lira reçete parası vereceği için, daha fazla ilaç yazılmasını isteyecek,hele bu ilaçlar küçük ambalajlı olacak olursa; SGK bu sefer bir sürü ambalaj masrafı ödemek zorunda kalacaktır. Bu durum Raporlu hastalarda daha da masraflı olacaktır. Örneğin, diyabet, kalp,tansiyon hastalarımız 90-100 tabletlik bir kutu ilaç yerine 10'ar tabletlik 9-10 kutu ilaç almak zorunda kalacaklar. Ve bu durum SGK ya hiç de tasarruf olarak yansımayacaktır.
 
Diyabet hastaları tarafından çok bilinen ilaçtan örnek verecek olursak;
 
Diamicron 20 tablet 7,93 lira Diamicron 60 tablet 8,87 liradır. Yani SGK; 60 tabletlik bir kutu yerine,3 kutu 20 tabletlik ilaç parası olan 23,79 lira ödeyerek mi tasarruf yapacak?"
 
-“İLAÇ ADI DEĞİL ETKEN MADDE YAZILSIN”
 
Sürekli yüksek olduğu söylenen ilaç harcaması için Birleşmiş Milletlerin verilerinin incelendiğinde bir çok Avrupa ülkesinde ilaç harcamalarının Türkiye'dekini iki hatta üç'e katladığını belirten Saydan, şöyle dedi:
 
"Görüldüğü üzere, söylenenlerin aksine kişi başı ilaç harcamamız oldukça düşüktür. Eğer SGK kendince ilaç harcamalarını düşürmek istiyorsa;
 
Sağlık Bakanlığı ile birlikte 'ilaç nedir, nasıl kullanılır,ne kadar kullanılmalıdır' başlığını vatandaşlarımıza medyanın yardımı ile anlatıp,bilgilendirmelidir. Hastaya İaç eğitimi verilmelidir.
 
Doktorların, reçete yazarken hastalarına zaman ayırması ve bilgisayarlardan hastaların daha önce kullandıkları ilaçları kontrol etmeleri sağlanmalıdır.
 
Reçetelere ilaçlar 'etken madde'olarak yazılmalıdır. Böylece ilacın adının değil, içindeki etken maddenin tedavi edici olduğu vurgulanacaktır. Bu durum öncelikle eşdeğer ilaçlarla başlanmalıdır. Yerli ilaç sanayinin desteklendiği 'eşdeğer ilaçların', etken madde ile reçetelenmesi;
 
hem yerli ilaç sanayimizin kuvvetlenmesini ve rekabet etme imkanına kavuşmasını sağlayacak, İlaç için yurt dışına giden dövizlerimiz böylece ülkemizde kalacak, ülkemizin cari açık miktarının azalmasına katkı sağlayacak ve gelişen yerli ilaç sanayisi istihdam yaratacaktır.
 
Hem de ilaçta dışa bağımlı ülke olmaktan kurtulmuş olacağız.
 
Etken madde ile reçete yazılımı SGK’ya yüzde 20'lik tasarruf sağlayacaktır.
 
TEİS olarak, SGK tarafından 'reçete parası' veya küçük ambalajlı ilaçların hiçbir fayda getirmeyeceğini söylemek isteriz. Bu durum aynı bir bumerang gibi dönüp dolaşıp SGK'nın bütçesini vuracak, sağlık harcamalarının katlanmasına sebep olacaktır. Çünkü doktora gidip ilaçlarını alamayan vatandaşlarımızın sağlığı bozulacak ve SGK, 3 kuruşluk tasarruf yapacağım derken daha fazla ameliyat ve ilaç parası ödemek zorunda kalacaktır.”