Görmez, Fener Rum Patriği Bartholomeos’u ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti’nin dini azınlıkların hakları, özellikle de Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusunda yıllardır izlediği resmi politikayı eleştirdi, bunun değişmesi gerektiğinin işaretini verdi.

Görmez’in tarihi açıklaması şöyle:

“Muadelet esasının, özellikle haklar ve özgürlükler konusunda çağdaş dünyanın üzerinde ısrarla durduğu, muadelet esasının ahlaki olmadığını düşünüyorum. Herhangi bir ülkeye, büyük bir ülkenin “sen oradaki Müslümanlara yahut dindarlara ne kadar hak verirsen ben o kadar hak veririm. Yahut, ne kadar haksızlık yaparsan be de o kadar haksızlık yaparım” demesini büyük bir ülkeye büyük bir kültüre büyük bir medeniyete şahsen hiç yakıştırmıyorum.”

Diyanet İşleri Başkanı’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi azınlık politikasını değiştiren “milat” niteliğindeki açıklamasının anlamı şu; Türkiye Cumhuriyeti uzun yıllardır dini azınlık hakları konusuna, özellikle de Fener Rum Patrikhanesi’nin taleplerini hep Yunanistan’la “mütekabiliyet” çerçevesinden yaklaşıyordu.

Nitekim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu göreve gelmesinden sonra bu konudaki açıklamalarında, yaptığı görüşmelerde hep Ruhban Okulu'nun açılması ile Atina’da cami kurulması, Batı Trakya Türkleri’nin haklarının verilmesi arasında paralellik kurdu.

MUADELET'İN ANLAMI

Diyanet işleri Başkanı’nın açıklamasında kullandığı “muadelet” kelimesinin anlamı şöyle; “eşitlik, denklik, eşdeğerlik”. Dış politikada bu denklik, ülkelerin politikalarına uyarlanarak, “mütekabiliyet” olarak uygulanıyor. Yani bir ülkenin izlediği politikaya karşılık, diğer ülke de “aynı/denk/benzer” politikayı izliyor.

Türkiye de, Yunanistan’la ilişkilerinde, özellikle Batı Trakya’daki Türk azınlığın hakları sözkonusu olduğunda, “mütekabiliyet” esasını hayata geçiriyor. Fener Rum Patrikhanesi’nin, mesela Ruhban Okulu'nun yeniden açılması gibi taleplerini “mütekabiliyet” esasını çalıştırarak, Batı Trakya’ya ya da Yunanistan’daki Müslümanlara verilen haklara bağlıyor.

BAŞBAKAN BİR ÇOK KEZ DİLE GETİRDİ

Nitekim, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan pek çok kez bu politikayı açıkça dile getirdi. Mesela, Erdoğan 2010 yılı başında Kriter dergisine verdiği mülakatta, Ruhban Okulu’nun açılması konusunda, “İlgili bakan arkadaşlarımız konu üzerinde çalışıyor. Tabii, Batı Trakya’daki Türk azınlığımızın Yunanistan hükümetinden talepleri de göz önünde bulundurulmalıdır” ifadesini kullanmıştı. Erdoğan, Kriter dergisinin “Kısa vadeli programınızda, Ruhban Okulu’nun açılması var mı?” sorusuna şu yanıtı vermişti:

“Ruhban Okulu konusu çok boyutlu bir süreci gerektiriyor. Gerek yasal mevzuatımız, gerek eğitim sistemimiz noktasında konunun enine boyuna incelenmesi gerekiyor. Bakan arkadaşlarımızın ve kurumlarımızın konuyla ilgili çalışmaları devam ediyor. Tabii burada Batı Trakya’daki Türk azınlığımızın Yunanistan hükümetinden talepleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Yunan Hükümeti de aynı zamanda bu konulara eğilmek ve din adamlarının sorunlarına, liderlik, işsizlik ve azınlık dernekleriyle ilgili sorunlara çözüm getirmelidir.”

'ATİNA'DA CAMİ YOK'

Başbakan Erdoğan ayrıca, Fener Rum Patriği Bartholomeos’la yaptığı tüm görüşmelerde de, Ruhban Okulu'nun yeniden açılması konusu gündeme geldiğinde, hep karşılık olarak Atina’da caminin bulunmamasını ortaya koymuştu.

Mesela;

Başbakan Tayyip Erdoğan, Atina'nın merkezinde Osmanlı döneminden kalan ‘Mustafa Voyvoda Camii’nin 2004 Olimpiyatları için açılması yolundaki Hürriyet'in teklifine sahip çıkmıştı. Erdoğan, Yunanistan'ın bağımsızlığından sonra kapatılıp, minareleri sökülen caminin açılması teklifini, geçen hafta Ankara'da görüştüğü ve kendisinden Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını isteyen Fener Rum Patriği Bartholomeos'a yapmıştı. Görüşmede Patrik 1972'de kapatılan Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını isteyince Erdoğan, ‘‘Siz Ruhban Okulu'nun açılmasını istiyorsunuz ama adımlar karşılıklı olarak atılır. Bakın Atina'nın merkezinde Osmanlı'dan kalan Mustafa Voyvoda Camii var. Yunanistan neden bunu Olimpiyatlar için açmıyor’’ ifadesini kullanmıştı.

Erdoğan, Patrik Bartholomeos’la 2009 yılında yaptığı görüşmede de aynı politikayı izlemişti. Patrik görüşme sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Ruhban Okulu konusunu, İstanbul’da ve Ankara’da, Başbakanımıza defalarca yazılı ve sözlü olarak aktardım. İsteklerimizi arz ettim. Başbakanımız diyor ki; ‘Peki ama Atina’da cami yok’ Atina’da 1-2 veya daha fazla caminin olmasını ben de istiyorum, gayet makul görüyorum. Fakat mesul ben değilim. Oradaki hataları veya eksikleri niye biz ödeyelim? Zaten Kıbrıs faturasını bizim cemaatimiz ödedi. Cemaatimiz eğer bu kadar az kaldıysa, Türk-Yunan-Kıbrıs ilişkilerindeki hatalarda, faturaların bizim cemaatimize ödettirilmesindendir” diye konuşmuştu.

DEVLET POLİTİKASINI DEĞİŞTİRDİ

Şimdi Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Bartholomeos’a yaptığı tarihi ziyaret sonrasında ,Türkiye’nin izlediği bu devlet politikasının dışına çıkmış oldu.