CHP ve BDP’nin talebi doğrultusunda Hatip Dicle ya da diğer vekilleri kurtarma sürecinde Murat Karayılan hatta Abdullah Öcalan’a bile Meclis yolunun açılması riski var. 
 
HABER: Adem YAVUZ ARSLAN/ BUGÜN ANKARA TEMSİLCİSİ
 
Meclis yeni yasama yılına yemin kriziyle başladı. BDP Ankara’yı, CHP Meclis’i boykot etti. Muhalefet, çözümü iktidardan bekliyor. Fakat iktidar cephesinde de kafalar karışık. Çünkü çok bilinmeyenli bir denklem var. Atılacak adımları iyi hesaplamak gerekiyor. Dicle’yi ya da diğer vekilleri kurtaralım derkenÖcalan’ın bile yolunu açmak mümkün. 
 
DİCLE İÇİN İMKANSIZ 
 
Dicle 2007’de terör örgütü propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılandı, 1 yıl 8 ay hapis cezası aldı. Bu ceza da 22 Mart 2011’de onaylandı.Aslında YSK, bu mahkumiyetten zamanında haberdar olsa ya da haberdar edilseydi Dicle’nin adaylığı baştan engellenecekti. Ancak onama kararı üzerine kesinleşen ilam, sabıka kaydına rutin işleyişin uzun sürmesi nedeniyle geç işlendi. Bu noktadaDicle’nin ve BDP yönetiminin kötü niyeti aşikâr. Çünkü hem Dicle hem parti yönetimi sabıkadan haberdardı. 
 
YSK konuyu bilmediği için adaylığına engel çıkartmadı.Adaylığı kesinleştikten sonramahkumiyeti öğrendi. Bu mahkumiyetin 1 yıldan fazla olması sebebiyle hemAnayasa’nın 76hemde 2839 SayılıKanu’nun 11.maddesine göre milletvekili seçilememesi gerekiyordu. Öte yandan KCK davasından tutuklu kaldığı 453 günlük süre 1 yıl 8 aylık cezasından mahsup edildi.Ancak bu mahsup 1 yıl 8 aylık cezanın tamamını karşılamadı. Dolayısıyla mahsup işlemi de vekilliğinin düşürülmesini engelleyemedi. 
 
Kaldı ki bu mahsupla tüm mahkumiyeti karşılanmış olsaydı dahi, milletvekili seçilebilmesi için cezasını çekip bitirdiği tarihten itibaren 3 yıllık bir sürenin ‘iyi halli’ olarak geçmesi ve bunun sonunda yasaklanmış haklarının geri verilmesine dair bir karar alınması gerekiyordu. 3 yıllık bu süre de geçmiş olmadığından milletvekilliği düşürülmek zorunda kaldı. Yani YSK’nın kararı yürürlükteki mevzuata uygun. YSK Anayasa ve yasayı uyguladı. Şu aşamadan sonra Hatip Dicle ile ilgili yapılabilecek bir şey yok. Anayasa değişikliği yapılsa bile bu durum Hatip Dicle’yi milletvekili yapamaz. Ancak bu düzenlemelere geçici birmadde eklenmesi suretiyle Hatip Dicle’nin milletvekilliği geri verilebilir. Hatip Dicle aynı zamanda KCK davasından da tutuklu. Diğer 8 vekil de aynı şekilde KCK ve Ergenekon davalarından tutuklu bulunuyor. Bu kişilerle ilgili henüz ilk derece mahkemesindeki yargılama devam ediyor. 
 
KCK’LILAR NE OLACAK? 
 
Tutukluluk CMK’nın 100 ve devamı maddelerinde düzenleniyor. Kişinin ‘kaçma ve delilleri karartma şüphesi’ varsa tutuklanabilir. Mahkeme, sanıkların kaçma ve delilleri karartma riski var deyip tutuklu yargılanmalarına karar veriyor.Hatta bu kararlar itirazlar sebebiyle birden fazlamahkeme tarafından veriliyor. Kural olarak bir kişinin milletvekili seçilmesi o kişinin yasama dokunulmazlığından yararlanması hakkını doğuruyor. Ancak bu sınırsız değil. Eğer kişinin Anayasanın 14. maddesinde sayılan suçlardan birisini işlediği iddia ediliyorsa ve bu soruşturma seçimlerden önce başlamışsa bu suç yasama dokunulmazlığı kapsamına girmiyor. Yargıtay 9. CezaDairesi’nin uygulaması da bu yönde. 
 
TUTUKLANABİLİRLER
 
Bu durumda seçimden önce soruşturmaya başlanması ve işlenen suçun Anayasa’nın 14.Maddesi kapsamındaki suçlardan olması şartıyla milletvekillerinin tutuklanmalarına engel bir durumyok. Yani söz konusu vekiller bu kapsamda değerlendiriliyor. Tabii bu durumda akıllara BDP’li Sebahat Tuncel örneği geliyor. Ancak o olayda ilk derece mahkemesi kararını vermiş ve dosya Yargıtay’daydı. Bu sebeple delillerin karartılma ihtimali yoktu.Mahkeme de takdirini tahliye olarak kullandı. Yani tahliyesi bir zorunluluktan değil takdirden kaynaklanmıştı. 
 
Anayasa değişikliği yapılırsa...
 
BDP ve CHP’nin boykotu, sorunun çözümü için gözleri Meclis’e çevirdi. Bu konuda Erdoğan’ın yaşadıkları hatırlatılıyor. 2002’de Erdoğan ifade özgürlüğü kapsamında kalabilecek bir eylemden dolayı hapis cezası almış ve adaylığı kabul edilmemişti. Girişimler sonucunda Meclis toplandı, milletvekili seçilme koşullarını hafifletti ve bir ilde yenilenen seçimlerde aday olarak Meclis’e girdi. 
 
MAYINLI SAHA GİBİ 
 
Dicle’nin mahkum olduğu olay da yapmış olduğu bir açıklamayla ilgili. Anayasa’nın 76. Maddesi’ndeki koşulların esnetilmesi mümkün. Fakat bu durumda yapılan esnetilme sonu Alparslan Aslan, Veli Küçük, Murat Karayılan hatta Öcalan’ın bile bu durumdan faydalanmaları söz konusu olabilir. Yani bu konu birazmayınlı saha gibi. Ayrıca Dicle’nin konumunda anayasal düzenleme yetmez bir de bu değişikliğin geriye yürütülmesine yönelik bir hüküm de eklenmesi gerekiyor. Diğer vekiller için ise yasama dokunulmazlığı genişletilerek, hangi suç olursa olsun ve soruşturma ne zaman başlatılırsa başlatılsın, vekil seçilen kişinin yasama dokunulmazlığı kapsamına gireceği ve tutuklanamayacağına, tutuklu ise derhal tahliye edileceğine ilişkin düzenleme yapılması mümkün.
 
Ankara’da en çok konuşulan bir diğer senaryo ise tutuklu vekillerin tahliyesi için yasada değişiklik yapmak. Önerilen tutuklama hallerinin sınırlandırılması. İlgilimaddeye ‘bazı görevlerde bulunan kişiler için tutuklama koşullarının oluşmayacağı’ yönünde bir şerh konabilir. Fakat böyle bir düzenlemenin de adalet sistemini altüst edeceği açık. Böyle bir teklifle, CMK’da milletvekilleri hakkında tutuklama kararı verilmemesi gerektiği gibi bir görüş ileri sürülebilir. Ayrıca böyle bir düzenleme yapılırsa başka tartışmalar da doğar. Mesela Alparslan Aslan milletvekili seçilmiş olsa otomatikman tahliye olacak. Ya da Hizbullah üyeleri ile El Kaide mensupları bu yöntemle çıkarsa... 
 
Bir başka ifadeyle Dicle’nin yolunu açmaya çalışırken bir taraftan da Öcalan’a Meclis yolu açılmış olabilir. Ankara’da masaya yatırılan bir diğer seçenek de yargılama sonucunun beklenmesi. Anayasa ya da yasalarda bir değişiklik yapılmaz, yargılamanın sona ermesi beklenir. Bu durumda tutuklu kişiler mahkum olursa TBMM tarafından vekillikleri düşürülür. Beraat ederlerse tahliye olurlar ve vekillikleri devam eder. Ancak mevcut delil durumu itibariyle tutuklu vekillerin beraat etmeleri de çok kolay değil. Özellikle de KCK’lı vekillerin ya da mahkeme henüz kesin karar verilmemiş olsa dahi bir süre sonra durumlarını değerlendirerek tahliye edilmelerine karar verebilir.
 
Yeniden sandığa gidilir mi?
 
Cevabı aranan sorulardan birisi de şu: Sorun hiçbir şekilde çözülmezse yeniden sandığa gidilir mi? Anayasa’nın 78. maddesine göre, TBMM’de boşalma olması halinde, ara seçime gidiliyor. Ara seçim, her seçim döneminde bir defa yapılır ve genel seçimden otuz ay geçmedikçe ara seçime gidilemez. Ancak, boşalan üyeliklerin sayısı, üye tamsayısının yüzde beşini bulduğu hallerde, ara seçimlerinin üç ay içinde yapılmasına karar verilir. Üye tam sayısının yüzde beşi 28 milletvekilliğine denk geliyor. Yani 28 vekillikte boşalma olursa 3 ay içinde ara seçim yapılır. 
 
Bunun sağlanabilmesi, BDP’li vekillerin yemin ederek görevlerine başlamaları, ardından istifa etmeleri ve bu istifalarının TBMM Genel Kurulunda kabul edilmesine bağlı. Dolayısıyla BDP’lilerin yada CHP’lilerin Meclis’e gelmemeleri doğrudan ara seçim yapılmasına sebep olmaz. Tutuklu milletvekilleri de yemin edip göreve başlamayınca yine istifa edemeyecekleri için ara seçimde yerlerine seçim yapılamayacak.
 
ARA SEÇİM DE RİSKLİ 
 
Ara seçim kararı verilecek aşamaya gelinirse o takdirde boşalan yerlerde seçim yapılır. Ancak tüm partiler seçime girerlerse o takdirde bağımsızlar aynı sayıda milletvekili çıkaramazlar. Mesela Diyarbakır’da boşalan milletvekillikleri için ara seçim yapıldığında tüm partiler aday gösterebilir. Bu durumda bu seçimdeki oranlar alınsa AK Parti’de milletvekilliği kazanır. Yine aynı şekilde Haberal için Zonguldak’ta seçim yapılsa herkes oy kullanacağı için bu seçimde en fazla oyu alan AKP milletvekilliğini kazanır. Engin Alan’ın seçim bölgesinde de AKP kazanır. Bu nedenle bu formüle BDP, CHP ve MHP’nin sıcak bakmayacağı ortada. Bir diğer formül de BDP ve tutuklu milletvekillerinin istifasıyla boşalan illerde ve seçim bölgelerinde seçilen diğer tüm milletvekilleri de istifa eder. Ancak bu durumda en zararlı parti AKP olacağından bu formüle sıcak bakmayacaklardır. Ayrıca seçilmiş hiçbir milletvekili bu çözüme razı olmaz.